Küçüklüğünden beri normal olmadı hayatı, bunu biliyor. Ama zaman çok şeyin üstünü kapladı, düşen yaprakların yerin üstünü örtmesi, sonunda toprağa karışması gibi. O zamanlar yaşadığı şeyler, bedeninin toprağına gömülü artık.
Sevgiye layık olmadığımı hissediyorum mesela. Sevimsiz bir... soğuk bir kişiliğim var, sevilmesi zor biriyim. Uzun, ince ellerinden birini sallıyor, demek istediğine yaklaşmış ama tam da ifade edememiş gibi.
Delirmek sahiden mutluluktur! Bak etrafına, dünyadan habersiz ne kadar insan varsa o kadar çok gülümsüyor. Hayatı ciddiye alan senin benim gibi faniler de yüzü hiç gülmüyor. Ben kararımı verdim; atla atına, düş yola.
Marianne'in birinden diğerine zahmetsizce geçtiği bir dizi kimliği olduğunu düşünüyor gibiydi. Bu şaşırttı Marianne'i, çünkü genelde ne yapsa ya da ne söylese aynı kalan tek bir kimliğin içinde hapsolduğunu hissederdi.
"saygı görmek", her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten biri beni görene, yüzümü bir avuç toz haline getirip beni ölümden beter bir utanca mahkûm edene kadar herkesi mükemmele yakın bir hileyle kandırmak anlamına geliyordu.