342 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
O kadar şanslıyız ki Osman Hamdi Bey gibi birisi bu dünyada bizden önce var olduğu için. Ve bir o kadar da şansızsınız onu tanımadığınız için. Hiç düşünmeden alın ve okuyun, tabii sanatı, tarihi, edebiyatı seviyorsanız. :)
Kaplumbağa Terbiyecisi
Kaplumbağa TerbiyecisiEmre Caner · Kapı Yayınları · 2014812 okunma
Masadaki herkes gibi Ahmet de Osman Hamdi'nin kültür birikimine hayrandı.
Sayfa 79
Reklam
Ama savaş her zaman olduğu gibi sefaleti de beraberinde getirmişti.
Sayfa 96
Eskiden beri savaş koşullarında yaşayan insanların hayata tutunacak gücü nereden bulduklarına akıl sır ermezdi. Savaşın hedefindeki bir kentte yaşamanın ne demek olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. Herkes kanıksıyordu işte. Çaresizce uyum sağlıyordu. Dört bir yandan gelebilecek ölüme, birden gelen ölüme, yaşananlar yetmezmiş gibi ortaya çıkan salgın hastalıklara, yüzlerce kilometrelik yolu yayan kat eden insanlara acımadan yağan kara ve dahasına... Herkes alışıyordu. " demek böyle oluyormuş, " diye mırıldandı. " demek böyle oluyormuş... "
Sayfa 160
Zaman tüm yaraların ilacıydı gerçi ama günler sanki daha bir yavaş geçiyordu artık. Anlamsızlık duygusu kaplamıştı tüm benliğini. Yok olup gitme karşısında kendini biçare hissediyordu tüm insanlar gibi.
Sayfa 264
Kısa bir hikaye anlatırdı babası: Bir zamanlar, bir sel afetiyle karşı karşıya kalan bir kaplumbağayla bir akrep varmış. Korkan ama yine de doğru şeyi yapmak isteyen kaplumbağa, akrebe eğer kendisini sokmamayı kabul ederse, onu köpüren sulardan karşı kıyıya taşıyacağını söylemiş. Akrep de kaplumbağaya söz vermiş ve hayvanın sırtına tırmanmış. Kaplumbağanın kısa ve güçlü bacaklarının kuvvetli çırpınışlarıyla onları karşı kıyıya götürmesi için yola koyulmuşlar. Bir ara üzerlerine sular hücum etmiş ve onları geriye doğru sendeletmiş. Kaplumbağa yüzmüş, yüzmüş, ileri gitmek için çabalamış ama dalgalar onları sürekli geriye atıyormuş. Derken dalgalar daha da hiddetlenmiş ve kaplumbağa yorulmuş. Sonra akrebin azıcık ağırlığı bile ona ağır bir yük gibi gelmeye başlamış. Ama kaplumbağa yine de akrepten aşağı inmesini istememiş. Daha sıkı yüzmüş ve sonunda kıyı görünmüş. Başaracaklar gibi görünüyormuş. Ve derken akrep onu sokmuş. İğnesini sokup zehrini derisinin derinliklerine bırakmış. Kaplumbağa arkasına dönüp hayretle bakmış, zehir kanını yakıyormuş, bacakları kurşun gibi ağırlaşmış. Ama haraket edemiyormuş. İkisi de suda boğulmaya başlamış. Son dakikada ağzı ve burun delikleri tuzlu sularla dolarken zavallı kaplumbağa haykırmış: "Neden böyle bir şey yaptın? İkimizi de öldürdün!" Akrep gayet rahat bir tavırla cevap vermiş: "Çünkü bu benim doğam."
Reklam
SORUMLU OLMAK... Yirminci yüzyılda uygarca direnişin adıdır “medeni cesaret.” Bu konuda çok zengin değil toplumumuz. Bir kaplumbağa gibi yaşamayı, bir "sürüngen" gibi beslenmeyi, bir “yılan” gibi yükseklere tırmanmayı hüner saymışız yıllarca. Sorumluluk pınarlarından, bilinç çeşmelerinden gürül gürül akan kişilikleri, köhneleşmiş yasaların kıskacı altında yaşatmayı tek çıkar yol bilmişiz yıllarca. Karanlıklarla beslenen korkuları, bir tel örgü, bir dikenli tel gibi sarmışız dört bir yanımıza. Yüreksizliğin özrünü bir parça da kendi küçücük dünyalarımızın mutluluğuna sığınarak gidermek istemişiz. Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız. Uygarca paylaşılan sorumluluk bilinci, özgürlüğün de, demokrasinin de tek güvencesidir. Bu güvence sağlanmadıkça, demokrasinin temeline bir tek taş bile konmuş olamaz. Unutmayalım ki “cesur bir kez, korkak bin kez ölür.” Önemli olan, insanın böyle bir toplumda bir “mezar taşı” gibi suskunluk simgesi olmamasıdır.
Yeni Ortam 9 Aralık 1974
Zaman
Vakit yaşlı bir kaplumbağa gibi ilerliyordu.
Sayfa 110Kitabı okudu
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :) Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226.5k okunma
448 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Eveet beklediğim gibi tam çerezlik bir kitap çıktı. Eğlenceli, zevkli ama hafif, çok kafa yormadan okunabilecek bir hikaye... Hani gençlik filmleri vardır ya, onların tadını aldım bu kitapta da... Harriet, adının Harriet Quimby (ünlü bir bayan pilot)'den geldiğini sanırken aslında kaplumbağa Harriet'dan geldiği ortaya çıkan zeki, çalışkan bir kız ;) Aynı zamanda zalim ergen okul arkadaşları tarafından Geek Girl etiketi yapıştırılmış bu kızımız bir anda kendini moda dünyasının içinde buluyor. En yakın arkadaşının en büyük hayali model olmakken onun değil de kendisinin seçilmesi de olayların üstüne tuz biber ekiyor ;) Resmen şaşkın ördek gibi oradan oraya savruluyor desek yeridir. Hayatındaki bu değişiklik de yalan üstüne yalan doğuruyor maalesef... Bu süreçte de öğrendikleri, karşılaştığı olaylar cabası... Genel olarak sevdim kitabı, sadece bana biraz uzun geldi nedense... İlk defa bir kitaptaki üvey anneyi sevdim. Kitap komik ve eğlenceliydi zaten ama sonlarında Toby'nin "İngiltere'deki evliliklerin %53'ü boşanmayla sonuçlanıyormuş. Yani, dolayısıyla, istatistikler benden yana aslında." diyerek içeri dalmasıyla kahkahalarımı tutamadım :D Herkese iyi okumalar ;)
Geek Kız 1 - Modelliğe İlk Adım
Geek Kız 1 - Modelliğe İlk AdımHolly Smale · Eksik Parça Yayınevi · 2014101 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.