“Gerçekten de,gece,lamba yanıp,rüzgâr camları sarsarken,bir kitap alıp ateş başına oturmaktan daha güzel bir şey var mıdır?”
Madame Bovary
Gustave Flaubert📚
“Keşke insanlar kendilerini cilalayıp parlatmak yerine başka insanlarla bağ kurmaya, yeni şeyler öğrenmeye, dünyanın türlü türlü hallerine yüreklerini ve ruhlarını açmaya daha istekli olsaydılar.”
Canan Tan bir kitabında şöyle diyor;
“Arkadaşlık ve dostluk,yakın kavramlar gibi dursalar da,aralarında büyük farklar vardır.insanın pek çok arkadaşı olabilir,dostuysa parmakla gösterilecek kadar azdır.Önce arkadaşını seçersin,sonra da dostluk çizgisini aşabilirse,ona “dostum” dersin.”
Dünya klasikleri çoğumuzun edebiyata açılan ilk penceresi olmuştur.Kimileri Rus edebiyatının usta kalemlerine tutkun olur,kimileri Fransız ve İngiliz yazarların kalemine…Peki ya siz?
instagram.com/p/CYbCx5GNRm7
Ekonomik kalkınmanın gerçek trajedilerinden biri, insanların maddi koşullarını iyileştirince mutluluklarını da artıracağımızı sanmış olmamız. Oysa Richard Easterlin adında bir ekonomist bundan kırk yıl önce gelir seviyesiyle mutluluk arasındaki ilişkiyi araştırdı ve bir toplum aşırı zengin olsa bile daha fazlasını arzulama, başkalarını kıskanma, yüksek statü hırsı ve kaygının sürdüğünü tespit etti. Bir halkın refah seviyesini yükselterek parasal doyuma ulaştıramazsın. Rekabet, sosyal bir salgın hastalık. Ve çekememezlik, kıskançlık, yetersizlik gibi duygular milyarderlerde de var.
Nesnel göstergeler dünyanın kötüye gittiğini söyleseydi kaderci tutum takınmak sorumsuzca bir davranış olurdu; hele dünyanın iyiye gittiğini söylediklerinde kaderci tutum takınmak daha da sorumsuzca olacaktır.
“İnsanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları,kendilerini kolladıkları için Yaşar sanırdım,oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş.Seven insan Tanrı’nın,Tanrı da onun içindedir,çünkü Tanrı sevgidir.”
İnsan Neyle Yaşar?
instagram.com/p/CYs5En7NGG1