Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Duygusuz zombi
öfkemizin çok az üzerinde durmak genellikle bastırmaya yol açar. En iyi ihtimalle, duygusuz bir zombiye dönüşürüz: Hiçbir şey hissedemeyiz, çünkü "kötü" duygularımızı yok etmek hiçbir duyguyu hissedememeye neden olur. Kendimizin önemli bir parçasıyla teması kaybederiz. En kötü durum senaryosu ne mi? Giderek birikir ve sonunda patlarız.
Kendin Olmak
İnsanlara nasıl olmaları gerektiğini söylemekten ziyade kendileri olmalarına izin vermemiz gerek.
Reklam
Hayata karşı bakış açımız
Hayata karşı bakış açımz, hayata karşı hislerimizi belli olaylardan veya tanıdığımız insanlardan daha fazla etkiler. Dünyayı berbat bir yer, diğer insanları adaletsiz veya hayatı sizden yana olmadığı şeklinde görüyorsak, o zaman öfke, üzüntü veya endişe ile ilgili bir formül yaratırız.
Eşitsizlik
Eşitsizlik acıya sebep olur, acı da öfkelendiren yarayı yaratır.
Zamanınızın mülkiyetine sahiplenmek
Zamanınızın mülkiyetini sahiplenin. Çoğu insan, birisi sormadan cüzdanına uzansa ve orada bulduğu parayı alsa, şaşırır. Peki bu nasıl diğerlerinin zamanınızı almasından farklı? Zamanınızın mülkiyetini sahiplenin ve sizin izniniz olmadan diğerlerinin almasına izin vermeyin. Başkalarının zamanınızı boşa harcamasına son vermek bencilce değil.
Hiçbir şey hissetmemektense...
Hayatlarımızda biraz keyif ve zevk olanlarımız için, öfkenin hissettirdiği heyecan hissettiğimiz en güçlü duygu olabilir; kötü bir duygu bile, hiçbir şey hissetmemeye tercih edilebilir.
Reklam
Öfkeyi canlı tutmak için
Öfkemizin ateşini gizlice körüklüyor olabiliriz. Nasıl? Bir şekli, öfkemizi fziksel olarak kendimize döndürmektir. Bu belki sıradan ve kültürel olarak kabul edilen bir şey kılığında gelir, örneğin sigara veya alkol içmek; belki de uyuşturucu kullanmak veya kendine zarar vermek gibi daha günahkârdır. Belki hijyenimize önem vermeyi kesebilir veya obeziteye varacak kadar yiyebiliriz. Belki hayat kurtaran ilaçları almayı kesebilir veya dikkatsizce araba kullanabiliriz. Bu davranışların her biri için şüphesiz haklı gerekçelerimiz var ve bunların öfkemizi canlı tuttuğunu nadiren fark ederiz. Bu eylemlere ne kadar düşkün olursak, başkalarına o kadar az çekici gelir ve aynı anda bizi eleştirdikleri, bize kötü davrandıkları ve bizi yanlış anladıkları- bizi öfkelendiren davranışlar!- için başkalarını o kadar çok suçlarız.
Güçlü müsünüz?
Güçlü görünüyor olabilirsiniz ancak güç gibi görünen şey, aslında aşağılık kompleksi ve yetersizlik hislerini telafi etme çabasıdır.
olumsuza odaklanmak
İnsan beyni doğal bir biçimde, hayatımızda birçok olumlu şey varken bile, bizi stresli ve öfkeli hissettirebilen olumsuzluklara odaklanmaya yatkındır. Acıdan anında ders çıkarırız - "sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer." Ne yazık ki beyin, olumlu deneyimleri anılara dönüştürmede kısmen zayıftır. Beynimizde, bilimadamlarıinın deyimiyle olumsuzluk ön-yargısı vardır - beynin, genellikle kötüler için cırt cırt, iyiler için teflon görevi gördüğü söylenir. Örneğin, birisiyle ilgili olumsuz bilgiler, olumlu bilgilerden daha akılda kalıcıdır; olumsuz reklamların siyasete yön vermesinin nedeni budur.
Sayfa 100Kitabı okudu
Kendini savunmak
Kendinizi savunduğunuz anda, savaşı kaybettiğinizi fark edin. Birinin eleştirisine yanıt verdiğinizde, suçlamalarını sanki çürütmeye değermiş gibi gerçek kılarsınız.
Sayfa 106Kitabı okudu
157 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.