Kitabı zor buldum diyemem ama zor okudum açıkçası. Bir yandan şairin kavgası, bir yandan dostlarına olan özlemi, bir yandan bağlı olduğu düşünceye kavgası..
Daha önce bir kitabına çok siyasi demiştim. Lafımı geri alıyorum. Bu kitabı daha siyasi. Hasan Hüseyin, Yusuf, Deniz, Mahir, Hüseyin.. Şiirlerde artık açık ediyor şair, yoldaşlarını, kavgasını, düşüncesini. Hasan Hüseyin için yazdığı şiirde onun yaşadığı zorluklara değiniyor.
Kendisi 16 yaşında Tunceli'ye sürgün edilmiş. 16 yaşında öğrenmiş alın terinin anlamını, 16 yaşında yemiş hayatın tokatını.. Yine de bıkmamış, yılmamış, yolundan dönmemiş.. İşte tam olarak en sevdiğim şeylerden birisidir. Ne olursa olsun savunduğun şeylerden vazgeçmemek, kendi doğrularını başkasına dayatmadan, onların içinde yaşaman.
"Açtılar devrimci geçinen ağızlarını
Hem de hiç utanmadan
Goşist dediler.."
Şair, Ahmet Erhan gibi devrimci birisi. Hasan Hüseyin gibi devrimci.. Okudum, iyi ki okudum.
Eğer görüşünüzde ısrarla diretmiyor ve gerçekten anlamak için okuyacaksınız okuyun. Yoksa kitabın kapağını açıp şairi incitmeyin.
Keyifli okumalar..
Daha ilk soluğundayız sabahın
Ağaçlar beyazlanıyor erkenden
Her dalda bir kalabalık çiçek
Her çiçek zulme karşı bir şiir.
Bu çığlık yaşanmaz mı hiç
Yaşanıp da anlaşılmaz mı.
Mektubunda sorsan da bir
Sormasan da beni.
Çünkü yaşıyorum henüz
Bir dişlisi gibiyim düzenin
Ve mutluyum
Mutluyum ki
Çarkımla dövüşerek yaşıyorum.
Ve yaşarken
Kötülüklere değil
Artık iyiliklere şaşıyorum.
Şimdi geç kalırsam eğer
Bekleme kadınım
Düşme yollara peşimden
Bil ki dostlar arasındayım
Fabrikalarda
Hücrelerde
Yürüyüşlerde ve alanlarda
Tek başıma değil milyonlarcayım.