Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ece

Derken güneş alacalı peçesini indirip yüzünü gösterdi. Gerilen atlasın orta yerinde narin, nazenin yükselerek, "Ey uykucular, dertliler, hastalar ve karasevdalılar, bitmez sandıysanız yanıldınız, bir gecenin daha sabahı geldi." diye kendini müjdeledi.
Sayfa 298Kitabı okudu
Reklam
... hepsi tamamlanmak için sabırla bekleyen bir yapbozun parçaları gibi yan yana diziliverdi.
Sayfa 296Kitabı okudu
Haddinden çok istenen şeyler, lüzumundan sıkı tutulan dilekler gerçekleşmez.
Sayfa 266Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne kadar farklı olabilirdik ki birbirimizden? Dünyanın öbür ucuna yürüsem de kasabalar kasaba, şehirler şehir, insanlar insandı. Ve bunca aynılığa rağmen, insanlar hep, insanlar daima, insanlar her yerde yalnızdı.
Sayfa 263Kitabı okudu
Herkesin zamanı kendini esir alır, biz o zindanı bilemeyiz ki.
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Bazen yalnızlık her şeyi öyle seyreltir ki, duru bir bakışla görüp seçiverir insan kendine benzeyeni. Sonra ona sarılır ve bir daha asla bırakmak istemez.
Bu yüzden geçmişi olmasa bile geleceği belirgin kılmaya ihtiyacım vardı. İşte tüm bu huzursuzluk ve sıkışmışlık, hastalığımı daha da ağır geçirmeme sebep oluyordu. Ne var ki aşk hastalığının en garip yanı bütün bunlardan ölesiye zevk almak, kederlenmekten ya da acı çekmekten bile memnuniyet duyabilmekti.
Sayfa 161Kitabı okudu
Ben de alışılmıştan biraz geç bir yaşta bile olsa, otuz üç yaşımda, aşkın havada uçuşan kokusunu fark etmiş, ardıma dönüp onu görmüş ve o andan itibaren umutsuz bir hastalığın pençesine düşerek, aşkımı yönelttiğimden başka şey düşünemeyecek hale gelmiştim. Bu beni geçmişsiz ve geleceksiz kılıyordu. Yaşadığım anın büyüsüyle kuşatılıyordum. Ne var ki aşk kuşku ve korku demekti aynı zamanda.
Sayfa 161Kitabı okudu
Aşk her şeyi güzel kılıyordu. Güzelliğin aslında ne kadar içeride oluğunu ve insanın içindeki mutluluğun ya da mutsuzluğun dünyaya kaderini değiştirecek kadar sirayet ettiğini de böylece anlamış oldum.
Sayfa 162Kitabı okudu
Her şey gerçek olamayacak kadar güzeldi. Yıllardır yaşadığım yeri bambaşka gözlerle görmeye başlamıştım. Sanki bu koca kenti ilk defa görüyor ve sadece onun gözleriyle bakıyordum. Anladım ki aşk gözlerini kaybetmekti zaten. Sesini kaybetmekti, tümden kaybolmaktı. Başkasının göründen bakıp, ağzıyla konuşmaktı. Aşk yakalandığım en kişiliksiz hastalıktı.
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Aşk yakalandığım en kişiliksiz hastalıktı.
Sayfa 162Kitabı okudu
"Korkma" demişti ona. "Korkma. Sakın aşağıyı düşünme. Düşmekten korkma."
Sayfa 245Kitabı okudu
"Korkuyorum ama, düşmekten çok korkuyorum. İpin üzerinde başka bir şey düşünemez oluyorum. Kalbim avucumun içinde çarpıyor." demişti Kasım. O zaman meslek sırrını vermişti Kasım'a Kadir Baba. İpin üzerindeyken yaşadığı korkuyla baş edebilmesinin en kolay yolunun asıl korkularından, en büyük korkularından, kabuslarından geçtiğini söylemişti.
Sayfa 245Kitabı okudu
"Bu dünyada korktuğun, en korktuğun şey neyse onu düşün. Hakiki korkun sana nerede olduğunu unutturur. O zaman düşmekten korkmazsın. Düşmekten korkmazsan da hiçbir zaman düşmezsin." demişti.
Sayfa 245Kitabı okudu
"Bilmem, Bonnie ve Clyde geldi aklıma. Çok severim ben. Sonra filmin gerçekten kötü bir sona sahip olduğunu fark ettim. Bir yandan da filmi benim için çekici kılan bu. Bilirsin, bazı hikayeler kötü sonlanmaya mahkumdur. Onu iyi bir sonla bağlamaya çalışmak gerçekliğe uymaz."
Sayfa 253Kitabı okudu
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.