Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendimize ayırdığımız bir boş vakitte düşünme yeteneğimiz yoksa ve kitap okuyup bir şeyleri didikleyemiyorsak kimse kusura bakmasın bu durumda primattan bir farkımız yok demektir. 1.8 milyon yıl önce hominid olan insansı maymun atamız homo erectus bile alet yapabiliyordu, ateş yakıp et pişirebiliyordu. Yani günlük ihtiyacı giderme yetisi onlarda da vardı. Önemli olan bizi Sapiens yapan şey düşünüyor ve fikir sahibi olmamızdır. Homo Sapiens demek fikir sahibi demektir. İşin en korkunç ve üzücü yanı ise insanları günde 10-12 saatlik işlere mahkum edip onları boş vakitsiz bir hayata mecbur etmektir. İnsanlar bu kadar saat çalışıyor, eve geliyor eşiyle ve çocuğuyla ilgileniyor ya da televizyon izliyor. Bizi zorla primat olmaya mahkum ediyorlar aç kalma tehdidiyle. Hayat o kadar korkunç ve anlaşılmaya muhtaç bir düzlem ki ona kafa yormadan süren bir hayat acınasıdır. Halkın kanını emen siyasetçiler tam da böyle primat bir toplum arzulamaktadır. Hiçbir şeye dair düşünmesinler, dini dogmalara körü körüne inanıp ölesiye savunsunlar diye bunu yapıyorlar. Çevremde o kadar çok böyle insan var ki, içinde yaşadığım toplum bir cinnet halini alıyor.
Yalnız, mutsuz, bazen somurtkan ya da yabancılaşmış olmak bu çağın samimiyetsiz ilişkilerine alet olmaktan, emeksiz icraatlerinin içinde bulunmaktan, kılıksız karaktersizlerle muhatap olmaktan ve -mış gibi yapmaktan iyidir; evvela dürüst kalmak mühim, en çok da kendimize.
Reklam
Ümit Yaşar Oğuzcan
"Bir gece başımızı alıp gitsek diyorum Bir deniz kenarı mı olur Bir dağ başımı olur Kaçsak bu kalabalıktan Bir yer bulsak kendimize Düzenli yaşamalardan uzakta Bir yanımızda şehrin ışıkları Bir yanımızda kucak dolusu yıldızlar Orada hiç yemesek hiç uyumasak Hiç düşünmesek yarını Sonra unutsak sıkıntısını günlerin Gecenin karanlığı Sonra bıraksak kendimizi sevgiye erdemliğe mutluluğa Her nefes alışta duysak yaşadığımızı Sonra kaybolsak bu özgürlükte Bu hazda.."
Kendimize dönüp bir nefis muhasebesi yapmak gerekiyor nerde hata yapıyoruz diye Çünkü imanımızla birlikte insanlığımızı da kaybettik.
"bir kadın" hakkında izlenimlerim
... Annie Ernaux'un bir kadın kitabını okumak, yetişkin bir kadının annesiyle olan ilişkisini seyretmek gibi. Bir kadının annesini ''kadın'' olarak anlatması o kadar zor ki. Kusurları örtmeyen mesafesi annesine olan sevgisini hissetmenize engel olamıyor. Kız çocukları için her şeyin annesinde başladığını buram buram hissettiriyor. Üzeriniz de yoğun bir etki bırakıyor. Ayrıca kendimize dahi söylemekten çekindiğimiz gerçekleri öyle sıradan bir dille yazıyor ki hayran kalıyorsunuz içtenliğine ve kalemine... .
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.