Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanın, mümkünse karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama saadetini yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkânın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini kaybetmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.
... evet, hayat zordur, ancak iyimserlikle ve kendimize duyduğumuz inançla zorluklarla yüzleşirsek, bu fırsatı hayatımızı iyileştiren bir değişim yaratmak için kullanabiliriz.
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
İstediğimiz şeyi rica etmemizin önündeki 3 engel şunlardır; 1- karşıdakinin duygularını incitme korkusu, yani suçluluk duyma korkusu 2- istediğimiz şeyi istemeye iznimiz olduğunu bilmemek 3- karşıdaki “hayır” dediğinde, kendi kendimize söyleyeceklerimizden korkmamımız.
Acıktığınızda yiyin; vücudunuzun ihtiyaç duyduğunu yiyin; niçin acıkmadan da yemek yediğinizi bulun; her lokmanın tadına varın ve doyar doymaz yemeyi bırakın. Vücudunuzu dinleyip ihtiyaçlarını kabul etmenin yollarını bulun; gün boyu sürüp giden medya bombardımanına değil kendimize odaklanın. Aksi halde, erişilmesi imkansız bir kusursuzluğa beyhude ulaşma çabası içinde kendinizi sonsuza dek hapsolmuş halde bulabilirsiniz.
Sayfa 163Kitabı okudu
Varoluşçulara göre gözümüzü dikmiş uçuruma bakmaktayız ve hayat ile ölüm arasında bile tercih yapmakta özgürüz. Her yol açıktır ve sadece kendimize dayanabiliriz. Varoluşçu psikoterapi, kılavuzu felsefe olan tek terapi biçimidir...
Sayfa 155Kitabı okudu
.....sırası gelince kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa, hepsini korkmadan ortaya dökebilseydik, dünyayı saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk.
Reklam
Bir bilgeye sordular Öfke nedir Dediki Başkalarının hataları için Kendimize verdiğimiz bi cezadır
Biz de kadınlara bunu mu yapıyorduk? Onları önce kendimize muhtaç hâle getirip sonra da “Aman Ali Rıza Bey, tadımız kaçmasın” dedikleri için dalga mı geçiyorduk? Neden tadımızın kaçmaması gerekiyordu? Neden korkuyorlardı huzuru kaçan bir evden?Duydukları sevgiden mi yoksa sahiden sahipsiz kalma korkusundan mı?
Sayfa 157 - Artemis MilenyumKitabı okudu
Kendimize dair gerçekleri ancak rüyalarımızda bulabilirmişiz. Çoğu insanın özgür olmak istemediğini söylüyor. Çünkü özgürlük sorumluluğu getiriyor ve insanların çoğu sorumluluktan korkuyor.
Mesele, okuduklarımızın bizi bir yere götürmemesinde. Kendimizi okuduğumuz zaman hayatın haşiyesinde dolaştığımızı biliyoruz. Garplı, bizi, ancak dünya vatandaşı olduğumuzu hatırladığımız zaman tatmin ediyor. Hülasa çoğumuz seyahat eder gibi, benliğimizden kaçar gibi okuyoruz. Mesele burada. Halbuki kendimize mahsus yeni bir hayat şekli yaratmak devrindeyiz.
Reklam
“Bütün davalarımızın çözümü için kendimize dönmek, her şeyi Türk Milleti için, Türk’e doğru ve Türk’e göre kılmak mecburiyeti vardır.”
Başkalarına bizi reddetme şansını vermeden, biz kendimizi reddederiz.Başkalarının bize yapacağı şeyi,bizim kendimize yapmamız daha güvenlidir. İşte insan zihni böyle çalışır.
Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak, En çabuk unuttuğumuz şeydir, ne yapsak.
şimdi biz neyiz biliyor musun? akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. birbirine uzanamayan boşlukta iki yalnız yıldız gibi acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız ne kalacak bizden? bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden bizden diyorum, ikimizden ne kalacak?
Sayfa 16
Suçluluk duygusunun özeti sanki
Kendimize çocuğun ilk öğrendiği şeyin ne olduğunu sorduğumuzda şu kaçınılmaz sonuca varıyoruz: Çocuk, öğrenilecek hiçbir şeyin olmadığını öğrenmektedir. Çocuk, kendi davranışlarını varlığının gelişmesi için ana çıkış noktası yapmamayı öğrenmektedir. Bu öğrenilecek hiçbir şeyin olmadığını öğrenme tecrübesi, özerkliğin yanlış gelişimindeki belirleyici noktadır. Özerkliğin hasar görür ve kendi gereksinimlerimizi daha ziyade tehlikeli, hatta düşmanca şeyler olarak algıladığımız yanlış bir gelişim başlar. Özerklik ve bizi özerkliğe doğru götürme ihtimali olan her şey zamanla içimizde korku uyandırır.
Sayfa 19 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.