Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendi kendine saygı; kendi kendine sevgi; kendi kendine karşı koşulsuz bir özgürlük ...
Sayfa 8
Kavga etmemize rağmen sonunda haksızlıklara boyun eğmeye devam ediyorsak, yakınmamıza rağmen kendi umutlarımıza, değerlerimize ve potansiyelimize ihanet edecek şekilde yaşıyorsak ya da toplumun şirret, dırdırıcı, öfkeli ya da yıkıcı kadın klişesine uygun davranmaya başlıyorsak, depresyon, kendine saygı duymama, kendine ihanet etme ve hatta kendinden nefret etmek gibi duygularla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.
Reklam
ÇOCUK NE YAŞIYORSA ONU ÖĞRENİR Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, Kınama ve ayıplamayı öğrenir. Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, Kavga etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk alay edilip aşağılarımışsa, Sıkılıp utanmayı öğrenir. Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, Kendini suçlamayı öğrenir. Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, Sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendirilmişse, Kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, Takdir etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, Adil olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, İnançlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, Kendini sevmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir. (Nolte, 1975; Çeviren: Doğan Cüceloğlu)
Sayfa 115 - Kronik Yayınları
İyi anne ya da baba,kendisini yaşayabilen kişidir.Yaşamın içinde olan ve kendisini yaşayabilen kişi,diğer insanların da yaşamına saygılıdır.Anne ya da baba olduğunda çocuğunu kendine özgü bir dünyası olan bir varlık olarak algılar ve haklarına saygı gösterir.Üstelik çocuğa gerekli olan modeli de sağlamış olur.Çünkü yaşamak iniş ve çıkışları içerir.Ana-babasının bu dalgalanmaları yüreklice göğüsleyebildiğini gözlemleyen çocuk da ilerki yaşamındaki inişleri dünyanın sonu gelmişçesine algılamaz.Noksan yönleriyle yüzleşebilen bir ana-baba modeli gördüğünden,kendisi de kendine karşı dürüst olmayı öğrenebilir.
Eğer
Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, kınama ve ayıplamayı öğrenir. Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,kavga etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp utanmayı öğrenir. Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, kendini suçlamayı öğrenir. Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk desteklenip,yüreklendirilmişse, kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, adil olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse,inançlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir. (Nolte’nin Eğer şiiri, çocuk gelişimini çok iyi özetlemektedir.)
Sayfa 28 - Nobel Tıp KitabevleriKitabı okudu
Erdemler ve bizi harekete geçiren temel ihtiyaçlar birbiriyle uyumlu ve denge içinde olabilir. Ahlaki ve manevi büyümemize yardımcı olan faziletli dürtülere tümüyle teslim olursak, kişisel ihtiyaçlarımızı görmezlikten gelebiliriz ki bu da kendimizi için yıkıcı olacaktır. Dünyada hayatta kalmak için temel arzular gereklidir, fakat onlara tamamen teslim olursak bu sefer de tamamen bencil insanlar oluruz. Ahlaki ve ruhsal büyümemizi teşvik etmek için ikisi birlikte çalışır, çünkü bir eylemi erdemli kılan şey, bir süre için daha aşağı ihtiyaçlarımızın üstesinden gelmeyi veya onları bir kenara bırakmayı içermesidir. Peygamberimiz’in hadisinin de gösterdiği gibi başarılı insan, bu aşağı dürtüleri disipline edip onları melekî teşviklerle dengeleyen insandır. O zaman her ikisi de insanın iyilikte gelişmesine yardımcı olur. Kişi bu aşağı telkinlere fazla kayarsa kendisini şerrî (şeytani) etkilere kolayca yakalanabilecek bir konuma getirmiş olur. Örneğin hayatta kalma arzumuz hırs ve başkalarını sömürüye, güç arzumuz zorbalığa, servet arzumuz açgözlülüğe, güvenlik arzumuz şiddete ve saygı arzumuz kibre yol açar. Daha önce de gördüğümüz gibi böylesine bir insan manevi açıdan kendine zarar verir hale gelir, bu yüzden şeytani etkiler insan için “apaçık bir düşmandır” (2:168; 7:22; 12:5; 35:6).
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Başkasından saygı görmek istersen, önce ve en önemlisi kendi kendine saygı duymalısın..
73 syf.
·
Puan vermedi
Gönlümü sıcacık hissettiren kendimizle  ve başkalarıyls bağlantımıza, Dünya barışına sunduğu katkısını her zaman takdir edeceğim ve yolundan gitmeyi çok çok istediğim kıymetli Marshall'ın kaleminden kısa ama satırlarını  bol bol çizdiğim  bir çalışma. Kitaba  "çocuk" kelimesinin tehlikesnden söz etmekle başlıyor Rosemberg.  Çocuk kelimesinin karşımızdaki kişiyi  insanlıktan çıkarmamıza, daha az saygı ve şefkatle bağlantı kurmaya sebep olduğuna  dikkat çekiyor. Bu kısımda hak vermemek mümkün değildi. Ceza ve  ödül ile bir şeyleri yaptırma kısmında iki önemli soru bırakmış: 1)Çocuğun neyi farklı yapmasını istiyorum 2) Çocuğun benim istediğim şekilde davranması için onu harekete geçiren şeyin ne olmasını istiyorum?  Ceza; utanç ve suçluluğu getirdiği için (ki bu biz yetişkinler için de böyle) davranışın üstüne düşünmeyi ve dönüşmeyi getirmiyor.   Karşılıklı ilgi, saygı, her iki tarafın da ihtiyaçlarının önemsediği, kendi ihtiyaçlarıyla ve diğer kişinin iyilik halinin  birbirine bağlı olduğunun bilince olup bağlantı  kurduğumuzda çatışmaların kolayca çözüleceğini ifade etmiş. (alışıldık iletişim şeklmzn yerine seçtiğimiz şekildeki iletişimin zorrluğunu ifade etmeyi de ihmal etmeden. ) Marshall Rosemberg ile herkes  tanışmalı tanımakla kalmamalı dediklerine kulak kesilmeli kendine bakmalı karşıya bakmalı...
Çocukları Şefkatle Yetiştirmek
Çocukları Şefkatle YetiştirmekMarshall B. Rosenberg · Şiddetsiz İletişim Kitaplığı · 01 okunma
Önemli olan kadının kendine saygı duyabileceği bir ortamın yaratabilmesidir. Kendine saygı duyan kadına erkeklerde saygı duyar.
Mösyö de Villefort genellikle pek az kişiyi ziyaret ediyor ya da pek az kişiye iadeiziyarette bulunuyordu. Bu ziyaretleri karısı onun adına gerçekleştiriyordu: Sosyetede ciddi ve yo­ğun işlerine bağlanan bu olgu aslında bir kibir sorunundan, aristokrasinin doğasından, nihayet, Kendine saygı duyuyor­muş gibi davran, sana da saygı gösterilecek, gibi herkes tara­fından kabul gören bir önermeden ibaretti; bu önerme günü­müz toplumunda, Yunanların, yerini başkalarını tanımanın daha kolay ve daha avantajlı sanatına bırakan, Kendini tanı, önermesine göre çok daha yararlıdır.
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.