Pireler berber iken develer tellal iken diye başlardı annelerimizin, ninelerimizin masalları. Bizler büyüdükçe masalların rengi değişti, anlatanları değişti fakat daha çok dinler olduk. Uykumuz sanki daha çok derinleşti. Periler, padişah kızları, devler, cinler gitti yerlerini daha çok karanlıklar, çirkinlikler aldı. Baharlar gelmez oldu, geldiysede biz farketmedik, umutlarımız tükendi. Hep bir bitmez kara kışın ortasında kalakaldık. Gökten elmalar hiç düşmez oldu. Keşke hiç büyümeseydik, hep çocuk kalsaydık süsleseydi yine peri kızları rüyalarımızı...
Ahmet Ümit annesinden dinlediği masalları anlatırken belkide gerçeğe hiç bu kadar yakın durmamıştı, insan adlı bilinmezi bu denli görünür kılmamıştı. Yaşam adı verilen serüvende hepimizin pişmanlıkları, hayal kırıklıkları, açgözlülüğü, bencilce davranışları, kıskançlıkları, sabırsızlıkları olmuştur. Belkide içinde yaşadığımız bir masaldır. Bazen ibret alırız masaldan, bazende ibret alır masallar bizlerden...