Eşitlikçi bir toplumda terbiye, zannedildiği gibi eğitim eksikliğinden ötürü değil, bir kesimde, etkili olmak için, hayalî olması gereken itibara saygı ortadan kalkacağı için, diğer bir kesimde ise daha kesin biçimde, muhatabın gözünde sonsuz değeri olduğu hissedildiğinden esirgenmeyen ve geliştirilen, eşitlik temeli üzerine kurulu bir dünyadaysa sadece itibari değere sahip her şey gibi, birden bütün değerini kaybedecek olan nezaket ortadan kalkacağı için yok olacaktır. Ne var ki, yeni bir toplumda terbiyenin ortadan kalkacağı kesin değildir; üstelik bazen, bir durumun o anki koşullarını mümkün olan yegâne koşullar zannetme eğilimimiz de güçlüdür. Çok üstün zekâlı birçok kişi, bir cumhuriyette diplomasi ve ittifak olamayacağını, köylü sınıfının, kiliseyle devletin ayrılmasına tahammül edemeyeceğini zannetmiştir. Aslında, eşitlikçi bir toplumda terbiye, demiryollarının başarısından ve uçağın askeri kullanımından daha büyük bir mucize olmayabilir. Ayrıca, terbiye ortadan kalksa bile, bunun bir felaket olacağına dair bir kanıt da yoktur. Nihayet bir toplum, aslında giderek demokratikleşirken, içten içe hiyerarşik hale gelemez mi? Böyle olması çok mümkündür. Papaların devleti de ordusu da kalmadığından beri siyasal güçleri çok artmıştır; katedrallerin on yedinci yüzyılda bir sofu üzerindeki nüfuzu, yirminci yüzyılda bir ateistin üzerindeki nüfuzundan çok daha azdı; Parma Prensesi de, bir devletin hükümdarı olsaydı, herhalde kendisinden aşağı yukarı bir cumhurbaşkanı kadar söz ederdim, yani hiç söz etmezdim.