Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kimi insanlar saadeti, sadelikte bulurlar!
— Peki, şimdiki saadetiniz ne biçim bir saadet? — Ne biçim mi? Anlatayım: Zengin olduğumuz zamanlarda bir saat bile rahat yüzü görmüyorduk. Ne oturup sohbet edebilir, ne öte dünyayı düşünebilir, ne de dua edebilirdik. İşimiz başımızdan aşkındı. Misafirler gelince bir sürü iş çıkar, onları nasıl ağırlayacağımızı bilemezdik. Bizi ayıplamasınlar diye, ne ikram edeceğimizi kara kara düşünürdük. Misafirler gidince de hizmetçi derdi başlardı. Onlar fazla yemek, az çalışmak ister. Biz de mal-mülkümüzün eksilmemesini isterdik. Böylece günaha girerdik. Bir taraftan da kurt tayları, danaları kapmasın, ekinlere hırsız girmesin diye uğraşır dururduk. Koyunlar kuzuları ezecek diye gözümüze uyku girmezdi. Biraz rahatlar gibi olunca da kışlık yem derdine düşerdik. Bütün bunlar yetmezmiş gibi aramızda geçimsizlik vardı. O, “şöyle yapılacak” der, ben “böyle yapılacak” derdim. Al sana bir günah daha. İşte bu şekilde boş işlerle uğraşıp durduk. Günahtan günaha girdik, saadet yüzü görmedik. Şimdi, sabah kalkınca güzel güzel konuşuyor, dostça sohbet ediyoruz. Kavga edecek, merak edecek bir şeyimiz yok. Bütün işimiz ev sahibine hizmet etmek. Elimizden geldiği kadar çalışıyor, ev sahibimiz kaybetmesin diye gayret ediyoruz. Bunu isteyerek yapıyoruz. İşten dönünce yemeğimizi hazır buluyoruz. Öğle ve akşam yemeği var, kımız var, gocuk var, kürk var; konuşmak için, öte dünyayı düşün mek için, dua etmek için bol vakit var. Daha ne olsun. Elli yıldır saadet arayıp durduk ama ancak şimdi bulduk.