Karşıya geçmek gerekiyordu, kuşlara yetişmek istercesine koşmak belki de. Gereksiz aforizma kasmaya gücüm yok. Geçilmesi gereken yalnızca trafik ışıklarıydı. Konumumu almış ilerlerken, benimle dalga geçercesine kırmızı bir balon vardı yan yolda. Ne istiyordu ki benden? Kırmızıyı sevmem.
Kafamı çevirdim ve diğer yola baktım, sarı bir balon... Güzel renk, çok kıskandığım. Almalıydım onu, yalnız başına savunmasızdır basit ve anlamsız balonlar.
Açıkçası arabaların beni ezip ezmemesini umursuyorum ama sarı, aptal bir balon alınmaya değer. Kırmızı yanıyordu ışıklarda, ben onu sevmesem de işe yarıyordu arada. Pislenmişti biraz ama sıkıntı değil, içimi hep kirli hisler ısıttı bundandır ki bana özel kalsın istedim. Güzel şeyleri kendime saklamamalıydım, bu kadar küstahlık çok fazla. Onu özgür bırakacağım bir yer bakınmalıydı ayaklarım. Yürüdüm.
Çiçekler vardı sapsarı, uzun çalıların üzerinden yükselen. Onu koymak için mükemmel bir yerdi. Kendimle içselleştirmiştim. Rengi diğer çiçeklerin arasında kaybolmamıştı, onlardan olmuştu. Biraz hüzünlü böyle düşününce ama şaşıracaktım devamında. Arkamı döndüğümde gelen ses irkmişti beni. Patlamıştı ve özgür kalmıştı katıldığı güzellikten. Çiçeklerin güzelliği bozulmamalıydı, Ondan kalanları aldım ve gittim başka bir sonsuzluğa.