Geçenler de iç çekerek "yoruldum" dedim daha önce hiç duymamıştım bunu kendi sesimden. Babamın da iç çekişimden içi yanmış olsa gerek ki kırmızı bir balonla geldi yanıma ve güldü yüzüm istemsizce. Munzur bi ses tonuyla "Hiç büyümemişsin hala kırmızı balon gördüğün de gülüyorsun." dedi ve ekledi sesi titreyerek "Yorulma, bak ben yoruldum mu hiç?"
Küçük bir öykü
Karşıya geçmek gerekiyordu, kuşlara yetişmek istercesine koşmak belki de. Gereksiz aforizma kasmaya gücüm yok. Geçilmesi gereken yalnızca trafik ışıklarıydı. Konumumu almış ilerlerken, benimle dalga geçercesine kırmızı bir balon vardı yan yolda. Ne istiyordu ki benden? Kırmızıyı sevmem. Kafamı çevirdim ve diğer yola baktım, sarı bir balon... Güzel renk, çok kıskandığım. Almalıydım onu, yalnız başına savunmasızdır basit ve anlamsız balonlar. Açıkçası arabaların beni ezip ezmemesini umursuyorum ama sarı, aptal bir balon alınmaya değer. Kırmızı yanıyordu ışıklarda, ben onu sevmesem de işe yarıyordu arada. Pislenmişti biraz ama sıkıntı değil, içimi hep kirli hisler ısıttı bundandır ki bana özel kalsın istedim. Güzel şeyleri kendime saklamamalıydım, bu kadar küstahlık çok fazla. Onu özgür bırakacağım bir yer bakınmalıydı ayaklarım. Yürüdüm. Çiçekler vardı sapsarı, uzun çalıların üzerinden yükselen. Onu koymak için mükemmel bir yerdi. Kendimle içselleştirmiştim. Rengi diğer çiçeklerin arasında kaybolmamıştı, onlardan olmuştu. Biraz hüzünlü böyle düşününce ama şaşıracaktım devamında. Arkamı döndüğümde gelen ses irkmişti beni. Patlamıştı ve özgür kalmıştı katıldığı güzellikten. Çiçeklerin güzelliği bozulmamalıydı, Ondan kalanları aldım ve gittim başka bir sonsuzluğa.
Reklam
Bir mavi balon, Bir mavi bisiklet, Bir pamuk şeker, toz pembe... Bir elmalı şeker, kan kırmızı... Küçüklükte ,bizleri mutlu edebilenlerdi. Şimdilerde ; Mavi bir gökyüzü, Mavi bir geleceği, Toz pembe hayallerle kovalıyoruz... Feryad- ı Naz Nuh Karaaslan
KÜÇÜK DOKUNUŞLAR
Yaşamak adına yıllandıkça; Daha farklı gözlerle bakıyor, Çözümlüyoruz hayatlarımızı.. Bu, Yükseklerden, Aşağıda olup-biteni izlemek gibi... Seyrimizin en güzellerinin; Küçüklüğümüzde kaldığını anlıyor,
Siyah Balon
Küçük zenci bir çocuk, şehrin lunaparkında dolaşırken bir satıcının elindeki balonları seyre dalmıştı. Her renkten ve her biçimden balonlar ışıl ışıl parlıyorlardı. Derken, birdenbire kırmızı bir balon kazara bağlandığı yerden kurtularak havada uçtu, uçtu, uçtu ve nihayet aşağıdan seçilemeyecek kadar yükseldikten sonra gözden kayboldu. Bu manzarayı seyretmek için öyle bir insan kalabalığı toplanmıştı ki, satıcı bir tane daha bırakmanın iyi bir reklam olacağını düşünerek havaya parlak sarı renkte bir balon daha bıraktı. Arkasından bir tane de beyazını çözdü. Küçük zenci,olduğu yerden bir hayranlık içerisinde ardı ardına uçan rengarenk balonları seyrettikten sonra: Baloncu amca dedi. Acaba bir de siyah renkte balon bıraksanız, ötekiler kadar yükselir mi? Baloncu adam, anlayışlı bir bakışla çocuğa tebessüm ederek, siyah renkli bir balonu çözdü. Parmaklarını gevşetip onu da boşluğa bırakırken: Yavrum! dedi. Bizi yükselten dışımızdaki renk değil, içimizdeki cevherdir.
Sohrap Sepehri - Suyun Ayak Sesi
youtu.be/4jqd3NFjDak Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim.
Reklam
271 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.