1890'larda İstanbul

Francis Marion Crawford

1890'larda İstanbul Sözleri ve Alıntıları

1890'larda İstanbul sözleri ve alıntılarını, 1890'larda İstanbul kitap alıntılarını, 1890'larda İstanbul en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Koltuklarımız kabardı :)
Türk aslında güzel nitelikleri olan biridir ve dünyanın üstün, egemen ırklarından birine dahildir.
Sayfa 12 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Türk aslında güzel nitelikleri olan biridir ve dünyanın üstün, egemen ırklarından birine dahildir.
Sayfa 12 - PdfKitabı okudu
Reklam
Fes, "Islahatçı" olarak tanınan II. Mahmut tarafından ülkenin resmi başlığı kabul edilmiş. Kendisi Yunanlılardan aldığı bu başlığı ordu mensupları ile bütün hükümet görevlilerinin daha önce giydiği hantal ve ağır sarıklar ile değiştirmişti. Fes canlı rengi dışında çirkin ama derli toplu, bir örnek ve temiz, üstelik uzun siyah püskülü subay ve askerlerin bronzlaşmış yüzlerine fiyakalı bir hava veriyor. Ancak sarık ortadan kalkmamış, hem de bol miktarda mevcut, beyaz veya yeşil olarak.
Göze ilk çarpan fesin egemenliği. Tepesi budanmış parlak kırmızı yüzlerce küçük huni oradan oraya koşturuyor sanki. Hepsi tipatıp birbirine benzeyen ve aşağı yukarı aynı boyda kırmız böceği kümeleri gibi vızır vizir mekik dokuyorlar. Fes, "Islahatçı" olarak tanınan II. Mahmut tarafından ülkenin resmi başlığı kabul edilmiş. Kendisi Yunanlılardan aldığı bu başlığı ordu mensuplari ile bütün hükümet görevlilerinin daha önce giydiği hantal ve ağır sarıklar ile değiştirmişti. Fes canlı rengi dişında çirkin ama derli toplu, bir örnek ve temiz, üstelik uzun siyah püskülü subay ve askerlerin bronzlaşmış yüzlerine fiyakalı bir hava veriyor. Ancak sarık ortadan kalkmamış, hem de bol miktarda mevcut, beyaz veya yeşil olarak. Hamallar, sucular ve şekerleme satıcıları gibi daha yoksul kesim feslerinin etrafına beyaz yahut kırmızı bir kumaş parçası dolayarak Müslüman olduklarını vurguluyorlar. Beyaz ve yeşil sarıklar medrese eğitimi almış mollalara özgü, ancak bu eğitim muhakkak dini bir görev üstlenmelerini gerektirmiyor.
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kalabalığın içinde bir aşağı yukarı taşıyan yiyecek ve içecek satıcılarının sonu gelmez: Ekmek, pide ve peksimet satan, yuvarlak tablasında birkaç çeşit peynirin yanı sıra yoğurt satan, tahta şişlere geçirilip ızgara yapılmış kuzu ve koyun eti parçacıklarından oluşan kebap ile büyük bir tencerede sıcak tutulan pilav yahut kabak ve diğer sebze dolmaları satan aşçılar. Tabii bunlara ilaveten şekerleme saticıları, muhallebiciler, şerbet satanlar. Sayıca en çok olansa sakalardır. Genelde omuzlarına silindir şeklinde ve suyu güneşten korumak için üstü yeşil dallarla örtülü bir kap asılıdır. Ucunda parlatılmış pirinç musluğu olan hortumu bir ellerinde tutarken, diğer ellerindeki iki-üç kalın bardağı parmaklarının maharetiyle oynatarak, bulundukları yeri belli etmek üzere, bitmek bilmeyen bir melodi çalarlar.
Türkleri bir millet olarak mı, yoksa İslam'ın müşterek bağıyla bir araya gelmiş bir farklı ırklar topluluğu olarak mı tanımlamak daha doğrudur bilemiyorum.
Reklam
331 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.