"Yalnızlık etrafında, hatta hayatın içinde var olduğunu sandığın insan sayısıyla alakalı bir şey değilmiş..
Asıl ve en büyük yalnızlık sana kendini yalnız hissettiren insanlarla olmakmış.."
Yol ayrımına vardığında o iki tabelayı gördü.
Okudu.
Diz çöktü ve başladı ağlamaya..
Anıra anıra-haykıra haykıra ağlıyordu.
Çünkü kaderin bir cilvesiydi o iki tabela.
Birinde; " Bir alev bir ormanı yakar," yazıyordu.
Ötekisin de ise; "Sevgi ormanı kurtarır.."
Hayat acımasız; araya mesafe girdi mi ne yaparsan yap bir aradayken hissettiğin o duygular da kalmıyor. Önce tek tük aramalar, sonra bayramdan bayrama telefonla konuşmalar...
“Yalnızlık, kendisi hakkında yapılan tüm hesapları, pazarlıkları reddeder kardeşim. Acıdır ama fena halde gerçektir. Yalnız kalmamak için sevmediği adamlarla veya kadınlarla evlenenlerin hepsi ‘yapayalnız’ ölmüştür bu hayatta.”