Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

50 Soruda Görelilik Kuramları

İbrahim Semiz

50 Soruda Görelilik Kuramları Gönderileri

50 Soruda Görelilik Kuramları kitaplarını, 50 Soruda Görelilik Kuramları sözleri ve alıntılarını, 50 Soruda Görelilik Kuramları yazarlarını, 50 Soruda Görelilik Kuramları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrı yalnızca kendisinin anlayabileceği bir evreni yaratacak kadar bencil olamaz
Sayfa 106Kitabı okudu
Görelilik Kuramı Nedir?
Bana göre olan ile sana göre olan ne bakımdan aynıdır, ne bakımdan farklıdır? Farklı olan tarafların bana göre ve sana göre görünümleri birbiriyle ilişkili midir? Evet ise, bu ilişki nedir? Biraz somutlaştırmak gerekirse, bana göre hızla giden bir araba, sen giden bir otobüste otururken, sana göre ne yapıyordur? Benim falanca frekansta duyduğum sesi ya da gördüğüm ışığı, sen hangi frekansta duyar ya da görürsün? Duyar ya da görür müsün? Bunları, yani senin olayları nasıl gördüğünü/duyduğunu, sana sormadan bilebilir miyim? Sen ve ben bir arabanın, kuşun, merminin... hareketini, ışığın ya da sesin davranışını aynı şekilde mi anlarız? Görelilik kuramı, bu soruların cevaplarını araştıran bir düşünce disiplinidir. Ancak, bu soruları yalnızca fizik (dolayısıyla doğabilimleri) açısından ele alır, felsefi yönleriyle ilgilenmez.
Reklam
F i z i k
Başvuru Kaynakları: ●
Şekilli Fizik Sözlüğü
Şekilli Fizik Sözlüğü
● 🌐 Physics Simulations, interactives.ck12.org/simulations/phy... ● 🌐 3D Interactive Physics Simulations, new3jcn.com/simulation.html Ön Okuma: ●
Fizik
Fizik
: Manga Fizik Kılavuzu ●
Aslında Hayatımız Fizik
Aslında Hayatımız Fizik
Bilimdeki her ilerleme, bilinmeyenin sınırlarını, dolayısıyla korkunun sınırlarını geri itiyor; dünyayı/evreni yüzlerce kaprisli Tanrının/cinin/perinin/ruhun her an her şeyi yapabilecekleri, bilinemez bir yer olmaktan biraz daha uzaklaştırıp, bilinebilirliğini biraz daha pekiştiriyor. Bu geriye itilen korku sınırları, bu bilinebilirlik duygusu, insan olarak kendimizi daha iyi hissetmemizi, daha mutlu olmamızı sağlıyor. Bilimin böyle bir işlevi de var…
Sayfa 245Kitabı okudu
Bilimsel bilgi üretmede amaç, doğayı, evreni tanımak, onun işleyiş kurallarını anlamaktır; çoğu zaman bilimcinin dürtüsü, sadece meraktır. Sonuçta bu evrende yaşadığımıza göre, onu daha iyi anlamak mutlaka eninde sonunda bir işe yarayacaktır, ama bilimci bu yararın (ya da kullanımın) ne olabileceğini çoğu zaman kestiremez. Maxwell bilgisayarı öngörebilir miydi?.. İşte bu yüzden bilimsel bilgiden fayda talep etmek yersiz ve gereksizdir. Çünkü zaten doğa ile ilgili faydasız bilgi diye bir şey yoktur. Uygulamadan en uzak olduğu düşünülen matematik dalı olan ki matematik bilimden çok bir dil sayılabilir- sayı kuramının bile bugün kriptoloji, yani şifreleme alanında uygulamaları var… Faydalı faydasız bilgi ayrımı yapmaya çalışmak, bilimin gelişimini kösteklemekten başka bir işe yaramaz.
Sayfa 241Kitabı okudu
Ateş ve Buz, Robert Frost
Bazıları dünyanın ateş ile biteceğini söyler Bazıları da buz. Arzudan tattığım kadarıyla Ateşi tercih edenleri tutuyorum ben. Ancak iki kez yok olmam gerekirse, Nefreti de yeterince biliyorum; Bilecek kadar mahvetmek için buzun da Muhteşem ve yeterli olduğunu.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Kopernik, dünyanın Güneş Sistemi içinde özel bir yer olmadığını göstermişti, bu önce dünyanın (ya da Güneş Sistemi'nin) evrende özel bir yer olmadığı, sonra da evrende hiçbir özel yer olmadığı şeklinde genelleştirildi.
Sayfa 167Kitabı okudu
Güneş'in bir anda yok olduğunu düşün. Eğer Newton genelçekimi doğru ise, yani anlık etki iletimi varsa, Dünya anında yörüngesinden çıkar. Özel görelilik ise, bu yok olmanın etkisinin en fazla ışık hızıyla iletileceğini, yani Dünya'nın Güneş yok olduktan sonra yaklaşık 8 dakika daha, Güneş varmış gibi aynı yörüngede devam etmesi gerektiğini söyler.
Sayfa 134Kitabı okudu
1905, Einstein'ın mucize yılıdır ("annus miralibis"). Bu yıl içinde o zamanın en önemli akademik fizik dergisinde, dört makale yayımlamayı başardı. Makalenin biri Brown hareketini, bir diğeri, fotoelektrik olayı açıklıyordu, kalan ikisi de özel görelilik üzerineydi. Bilimsel araştırma yapan herhangi birinin sana söyleyebileceği gibi, başlı başına bu bile büyük başarıdır; hele makale yazarının o sırada bir üniversite elemanı olmadığı düşünülürse. Fakat bunları büyük başarının ötesinde mucize kılan, bu makalelerin üç konuda devrimsel çalışmaların ürünü olmasıdır. Bunlar üç Nobel ödülü değerinde çalışma içeriyor demek bile, değerini yeterince belirtmiyor.
Sayfa 129Kitabı okudu
Bir olayın ya da deneyin sonucunu aslında kesin olarak öngöremiyoruz; ancak olasılıklar hesaplayabiliyoruz. Fakat, bazen bu olasılıklar yüzde 100'e ya da sıfıra ayırt edilemeyecek kadar yakın oluyor. Senin taş da böyle. Ve klasik fizik bu tür olayları kapsıyor. 20.yüzyıldan itibaren ise, olasılıkların daha ortalarda olduğu durumları incelemeye başladık; bu çalışmalardan da modern fiziğin iki temel direğinden biri olan kuantum fiziği doğdu. Diğer temel direk ise görelilik.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Işıktan hızlı gitmek, zamanda geriye gitmekle eşdeğerdir, dolayısıyla nedensellikle çelişir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Sesin havadaki hızını havanın sıkışabilirliği belirlediğinden, uçağın havayı itişi havanın sıkışabileceğinden daha çabuk olduğunda, hava bir katı cisim gibi davranır ve zorlamayla yırtılır.
Sayfa 100Kitabı okudu
Zaman nedir? Binlerce yıldır filozoflar, ilahiyatçılar, edebiyatçılar, bilimciler bu soru üzerine kafa patlatmışlar, çeşitli tanımlar yapmaya çalışmışlar. Ben yalnızca iki fizikçinin söylediğini aktarayım: 2.Dünya Savaşı sonrasının belki de en önemli fizikçisi Richard Feynman: "Zaman her şey durduğunda devam edendir"; onun hocası John Wheeler: "Zaman, her şeyin aynı anda olmasını engelleyendir"demiş.
Newton'un gezegen hareketlerini açıklaması da büyük bir devrimdir: Gezegenler, düşen elma ya da havada uçan top mermisi ile aynı yasalara uymakta, aynı kuvvetlere maruz kalmaktadırlar. Yersel-göksel ayrımı kalkmıştır. Artık bilimsel olarak kozmoloji yapabiliriz, çünkü evrenin başka yerlerinde kurallar farklı değildir-
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.