Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

batur

batur
@Baturberg
Doğa bilimleri, felsefe, hukuk.
7 kütüphaneci puanı
89 okur puanı
Ocak 2023 tarihinde katıldı
batur
Bir kitabı okumaya başladı
Tanrılar Okulu
Tanrılar OkuluStefano D'Anna
8/10 · 4.216 okunma
Reklam
batur
Bir kitabı okumaya başladı
Bilim Felsefesi
Bilim FelsefesiCemal Yıldırım
8.2/10 · 121 okunma
100 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Dünya Görüşüm
Dünya GörüşümBertrand Russell
7.9/10 · 347 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Örgütlenmiş dinin, insanlığı her zaman böyle avucunda tutacağını sanıyor musunuz? Bence bu, insanların sosyal sorunlarına bulacakları ya da bulamayacakları çözümlere bağlıdır. Bu büyük savaşlar, bu büyük bunalımlar sürerse, çoğunluk yoksul yaşantısından kurtulamazsa, din herhalde devam eder. Şunu gördüm ki Tanrı’ya inanç, varlığına gösterilen kanıtlarla ters orantılı. Kanıt ne kadar az olursa o kadar çok inanıyor insanlar; işler iyi gidince, inanmak zamanı gelince de inanmıyorlar. Bana öyle geliyor ki, sosyal sorunların çözümlendiği gün din son bulacaktır. Tersine, bu sorunlar süregeldikçe yaşayacaktır. Geçmişte örnekleri var. On sekizinci yüzyılda her şeyin sütliman olduğu sırada aydınların çoğu özgür düşünür kişilerdi. Sonra Fransız devrimi oldu ve İngiliz soyluları özgür düşünürlüğün insanı doğruca giyotine götürdüğünü gördüler. Caydılar bundan ve kendilerini dine verdiler. Viktorya dönemi bu. Rus devrimi için de böyle. Rus devrimi halkı dehşete düşürdü. Tanrıya inanmazlarsa mal ve mülklerinin ellerinden alınacağını düşündüler ve inandılar. Bu sosyal değişiklikler din için kusursuz bir şeydir.
Reklam
Tanrıya inanma gereği olmasaydı, Tanrı insanları bu zorunluluğa itmeseydi kimse tanrı fikrini akıl süzgecinden geçirmezdi. Tanrıya inanma gereği olmasaydı kimse tanrının varlığına dair delilleri incelemezdi!
Bugünkü dünyamızda ve gelecek yıllarda felsefeye verebileceğiniz değeri bir iki kelime ile bize söyler misiniz? Bugünün dünyasındaki önemine inanıyorum. Dediğim gibi, önce bizi uyanık tutuyor; hiç olmazsa şimdilik, bilimin yanaşamadığı ciddî sorunlar olduğunu hatırlatıyor bize, bilimsel, sadece bilimsel tutum işimize elvermiyor çünkü. Sonra, insanları aydınca bir alçakgönüllülüğe iteliyor; onun sayesinde insanlar, eskiden kesinlikleri şüphe götürmeyen pek çok şeyin yanlış çıktığını ve bilime kestirme yollarla ulaşılamayacağını görüyorlar artık. Yine evreni anlayabilmek için —bu da her filozofun amacı olmalıdır— uzun zamana ve dogmacılıktan uzak bir düşünceye ihtiyaç bulunduğunu keşfediyorlar.
-Sizce Marx bir filozof mudur? -Bir bakıma filozoftur tabiî. Ama filozof var, filozof var; kimileri kurulu düzenin koruyucularıdır, kimileri de bozucuları; Marx bu sonunculardandı. Bu tutumlardan, ne biri ne de öteki işime geliyor benim. Felsefeye düşen işi göremiyorum bunlarda. Felsefenin gerçek görevi dünyayı değiştirmek değil, anlamaktır. Bu da Marx’ın dediğinin aksidir.
Mağaraya giren insanı, Buz Çağı’nın sonunda mağaradan çıkan insanla karşılaştırırsak, bunların başka başka iki varlık olduğu görülür. Mağaraya giren, daha maymuna benzeyen, eli bükük, bocalaya bocalaya yürüyen, hemen hemen alınsız ve çenesiz Neandertal insanıydı. Mağaradan çıkansa dış görünüşüyle bizden pek az farklı olan, boylu boslu Kromanyon insanıydı.
Sayfa 30
Korpenik'ten önceki çağlarda insan-merkezli dünya görüşünü savunmak için felsefi oyunlara gerek yoktu. Gök kubbesinin dünya çevresinde döndüğü gözle görülüyordu; dünyada da insan, çevresindeki bütün hayvanlara hükmetmekteydi. Ancak dünya merkezi konumunu yitirince insan da bulunduğu doruktan indirildi. Bunun üzerine, bilimin "kabalığını" düzeltecek bir metafiziğe gerek duyuldu. Bu görev de "idealist" denilen kişilerce yerine getirildi.
Reklam
Cahil insan!
Antropologların uzun çalışmalarından öğrendiğimize göre, en ilkel insanlar anlamadıklarının farkında oldukları olaylarla karşılaştıklarında cahilliklerinin bilinci içinde çırpınıp durmazlar; tersine, bütün önemli eylemlerini yönetecek ölçüde sıkıca bağlandıkları sayısız inançları vardır. Bir hayvanın veya savaşçının etini yemekle, kurbanın yaşarken sahip olduğu erdemleri elde edebileceklerine inanırlar. Birçoğu, kabile reisinin adını ağızlarına almanın insanı hemen öldürecek büyük bir günah olduğuna inanır, hatta ismin bir hece olarak yer aldığı bütün sözcükleri değiştirecek kadar ileri giderler. Örneğin John adında bir kralınız varsa Jonquil yerine George-quil veya dungeon yerine dun-george demeniz gerekir. Tarım düzeyine geldiklerinde yiyecek üretimi nedeniyle hava durumu önem kazanıyor; bazı büyülerin yağmur getireceğine veya ufak ateşler yakmakla güneş açacağına inanılıyor.
Septizmin önemi sandığımızdan daha belirgin
İnsanların uğrunda savaşmayı ve zulmetmeyi göze aldıkları fikirler bu kuşkuculuğun reddettiği yukarıdaki üç gruptan biri içinde yer alır. Herhangi bir görüş rasyonel nedenlere dayanmaktaysa, insanlar bu nedenleri ortaya koyar ve etkilerini beklerler. Böyle durumlarda bunları ateşli bir şekilde savunmazlar; sükunetle benimserler ve nedenleri soğukkanlılıkla açıklarlar. Ateşli bir şekilde savunulan görüşler asla iyi bir temele dayanmayan görüşlerdir; gerçekten de şiddetli duygusallık, görüş sahibinin rasyonel kanıtlardan yoksun olduğunun bir göstergesidir. Politika ve din konularındaki görüşler hemen hemen tümüyle aşırı duygusallık ile bağıntılı olan türdendir.
David Hume
Bunca cehalet ve karanlık içinde insan anlayışına tek kalan kuşkucu veya en azından temkinli davranmak ve olabilir görünmeyen hiçbir hipoteze az veya çok teslim olmamaktır.
884 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.