Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanıklar-Hatıralar

6-7 Eylül 1955 Olayları

Rıfat N. Bali

En Eski 6-7 Eylül 1955 Olayları Gönderileri

En Eski 6-7 Eylül 1955 Olayları kitaplarını, en eski 6-7 Eylül 1955 Olayları sözleri ve alıntılarını, en eski 6-7 Eylül 1955 Olayları yazarlarını, en eski 6-7 Eylül 1955 Olayları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
581 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Eski İstanbul denilen bölgelerde yaşayan rum vatandaşlarımıza yapılan malesef kötü müdahaleleri anlatan bir eser gayet faydali ve ozaman yaşayan insanlariyla ister rum ister turk olsun baya röportaj mevcut tek kusuru aynı olayları röportaj bölümünde çok çok anlattığı için biraz sıkıyor ama mutlaka okuyun derim
6-7 Eylül 1955 Olayları
6-7 Eylül 1955 OlaylarıRıfat N. Bali · Libra Kitap · 201013 okunma
Galeyana gelen çapulcular durdulmaz bir kinle içeri girmek istiyorlardı. Onları azdırıp saldırtan karanlık eller birer gölge gibi sinsi belli belirsiz, görünmez olmuştu.
Reklam
"Altı kurşunun var. Beşi karaya ilk çıkana, sonuncusu bana" diyebilmişti. O iki karanlık günde başka yerlerde başka Komiser Osman'lar olabilseydi, bugün eminim bambaşka bir İstanbul'da yaşıyor olurduk.
6 Eylül 1955'i yaşamayanlar asla gözlerinde bu olayı canlandırımaz. Ne kadar korkunç olduğu anlaşılamaz.6-7 Eylül olayları film değildi. İstanbul yakılıp yıkılıyordu.
Hükümetlerin yarattığı düşmanlıkla insanların dostluğu çatışıyor.
O gün içimde kırılan şey, bu yaşıma kadar onarılamadı.
Reklam
Tarih, her memlekette az çok aynı şeyleri yazıyor. Bizimkinde şunun sonunu da bir görsek!...
Gazeteci Metin Toker'in gözünden 6-7 Eylül
Ben Beyoğlu'nun o geceki halini hayatımın sonuna kadar unutamam. Bütün cadde kumaşlar, vitrinlerden çıkarılıp atılmış eşyalar ile doluydu. Buzdolapları, radyolar, çamaşır makineleri ortalardaydı. Taksim'den itibaren cadde geçilecek gibi değildi. Ben arabadan indim önden yürüyerek erdal'a yol açtım. kumaşların üstünden Taksim Tünel'e kadar öyle gittik. Bu sırada etrafımızda elleri sopalı ve haydut kılıklı kimseler bir yandan onu bunu kırıyor, diğer taraftan amansız bir servet düşmanlığı yapıyorlardı. "On binlerce lira kazanıyorlar, iki paralık malı dünya kadar pahalıya satıyorlar" sözlerini o gece kulaklarımla duydum. Bu demokrat Parti'nin görülmemiş kalkınmasına karşı büyük kitlelerin ilk tepkisi oldu. Artık Kıbrıs'ı da Rumları da herkes unutmuştu. Tek istek, haksızlıklarla burulmuş kalpleri dolduran tahrip isterisiydi. Valinin odasında doktor Namık gedik'e (Dönemin iç işleri bakanı) bir koltuğa adeta serilmiş, şaşkın ve kararsızdı. Ankara yolunda olan başbakan Adnan menderes'ten sıkıyönetimin ilan edildiği haberi ben vilayette iken geldi. Harekatı bir korgeneral idare ediyordu. Askere Ateş emri verilmişti fakat asker Ateş etmiyordu. Zaten halk orada burada burada askeri alkışlıyor, onun gözü önünde tahrip ve yağma hareketini sürdürüyordu.
Mevlüt okuyarak dükkanını kurtaran Necmi Rıza
Necmi rıza'nın Galatasaray'da Dörtyol ağzında, biraz ileride bir kumaş mağazası vardı. Tüm sosyete oradan alışveriş yapardı. Bir mevlit sesi geldi kulağıma "Allah adın zikredelim evvela…" "Bu hengamede bu olur mu?" diyorum kendi kendime. Aaa… Necmi Rıza rahmetli mağazanın önünde elini kulağına atmış mevlit okuyor. "Necmi abi ne yapıyorsun?" dedim. "Seni Allah yolladı!" dedi. "Beni Rum, Ermeni zannedip mağazamı yağmalamasınlar diye burada Mevlüt okuyorum. Sen yanımda durursan bir şey olmaz" diye ekledi. Orada durdum, bekledim. Hakikaten gelenler bakıyor bir subay, geçip gittiler.
Sarkis çerkezyan'ın dükkanını yağmalayan laz komşusu
Kumkapı'da iki tane dükkanım vardı. caddedeki dükkanın kepenkleri sökülmüş, sokağın içindeki dükkanı da arkadaşım Nevzat ve sevgilisi Tatar Sabahat korumuş. Yağmacıları görünce Nevzat'la sevgilisi Sabahat gelip kapıyı kırmışlar, içeri girmişler gaz ocağını yakmış çay koymuşlar, pencereye de kırmızı yağlı boya ile "Kıbrıs
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.