"9.mezar " ,Aisha Shahin adına on yıl önce yazılmış sarsıcı bir mektupla başlıyor .
Mektubun gönderilme aşamasından size bahsetmicem bile, o ayrı bir olay .
Gelelim kitabımızın konusuna;
İsveç Adalet bakanı , parlemonta binasında bir anda sırra kadem basıyor.Diğer yanda Danimarka'da da ,ünlü bir TV yıldızının eşi korkuunç bir cinayete kurban gidiyor. Kim ve bunları neden yapıyor diye sayfaları büyük bir heyecanla çevirip okurken, esrarengiz cinayetlerin üstüne bir de yenileri ekleniyor. Katil her kurbanının vücudundan farklı bir organını alarak ,arkasında tek bir iz bırakmadan kayboluyor. Polisten hep bir adım önde ,yakayı asla ele vermiyor.
Ta kiiii o noktaya kadar.
Sonrası zaten beni bile şaşırttı. Çünkü bu türde böyle bir hikaye ve böyle bir son okumadım. Yazmak istediğim çok şey var aslında, ama ne yazsam ipin ucunu size vermiş olucam ve bu kitabı bazı şeyleri en azından tahmin ederek okumak size asla büyük bir keyif vermeyecek.
Bu yüzden sadece şunu söylemek isterim ki, son zamanlarda böyle soluksuz okuduğum bir hikaye olmadı.Ufak tefek kusurlar vardı ama hikâyenin bütününe baktığımızda ,bu çok fazla göze batacak bir unsur değildi. Zekice kurgulanmış bir hikaye ve sıkmayan bir anlatım .Bu türde aradığım en büyük özellik tam da bu. Kitabın sonuna dek adrenalin seviyeniz maksimumda, her an eliniz katilin ensesinde, ha bulduk,ha yakaladık derken her seferinde şaşkına uğruyorsunuz. Cidden kendimi zor tutuyorum yazmamak için. Olay içinde olay diyorum ve yorumuma burada son veriyorum. Muhakkak okuyun .
