A Deal with the Elf King kitaplarını, A Deal with the Elf King sözleri ve alıntılarını, A Deal with the Elf King yazarlarını, A Deal with the Elf King yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dükkana döndüğümüzde kapının önünde beni bir kez daha öptü. Öpücüğü bir kez daha bomboş hissettirdi. Ama çabaladım ve içimde duymam gerektiğini düşündüğüm hislere tüm gücümle tutundum, ona ve bize dair hayallere...
"Bu da neyin nesiydi?Evlenmek mi?"
"Beni sevdiğini söyledin."
"Bu konuda pek tecrübeli olmayabilirim ama 'seni seviyorum' demenin seninle evleneceğim' demekle aynı şey olmadığını biliyorum"
"Bir yolunu buluruz." diye israr etti Luke. Başımı iki yana salladım. "Eğer beni seviyorsan, beni gerçekten seviyorsan, tek ihtiyacın olan bu demektir. Aşkımız yeterli demektir."
"Ama..." Sözlerim yarıda kesildi.
Gözlerim kapanırken Luke'un dudakları benimkilerle buluştu.Bu anı uzun zamandır bekliyordum. Ne var ki. Luke geri çekilirken kendimi garip ve tatmin olmamış hissettim. Yaşananların hiçbiri tam olarak hayal ettiğim gibi olmamişti. Mutluluktan havalara uçmamıştım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmıyordu. İçimde bir şeyler kopuk ve.... üzgün gibiydi?
Merhabalar,
Güzel mi güzel bir fantastik arayanlar doğru incelemeyi okuyor. Çünkü bu kitap size aradığınız her şeyi veriyor.
Konusu, dünyalar arası dengeyi korumak için insanların ve elflerin içinde bulundukları zorunlulukları ele alıyor. Esas karakterlerimiz, insan kraliçe ve elf kralıysa bu zorunlulukları nasıl kırabilirler onu araştırıyor.
"Elflerin dünyamıza gelmesinin yalnız iki nedeni olurdu: savaş ya da evlilik."
İlk cümleden beni kendine çeken kitaplar arasına girdi bu kitap.
Of of, kitaba doyamadım. O kadar güzeldi ki. Elis Kovanın okuduğum ilk kitabı. Ve bu seri basıldıkca akıp okumayı düşünüyorum. Çünkü bayıldım. Her şey o kadar dozundaydı ki, dönüp baktığımda 386 sayfa nasıl bu kadar her şeyi içinde barındırmış onu düşünüyorum.
Eldas, buzlu kekim... Başlarda kaşlarımı çattığım, ancak sonrasında o buz bakışlarında eridiğim...
Ben bu kitabı, dikenler ve güller sarayının Tamlinin şerefsizlik yapmamış hali gibi gördüm ve bayıldım.
Elisa Kova kitapa başlamadan böyle yazmış: Biraz molaya ve ikinci bir kadeh şaraba ihtiyacı olanlara.
Okuyun arkadaşlar
"Bu sefer neye kadeh kaldırıyoruz"
diye sordum.
Bir süre düşündü." Yarına."
"Yarının özelliği ne?"
" Her şey. Her olasılığı taşıyan yarına, onları yaşayacak kadar cesur ve hevesli olabilmemize."
Binlerce yıl önce şekillendirilmiş kadim bir güç elfleri ve insanları birbirine mecbur bırakmıştı. Capton diyarından seçilmiş olarak doğan İnsan Kraliçe iki diyarda da yaşamın bir asır daha huzur içinde devam edebilmesi için Elf Kralına gelin olmak zorundaydı. Fakat bu defa İnsan Kraliçe'yi bulmak bir yıl gecikmişti. İki tarafta da yaşam solmaya başlayınca Elf Kralı Eldas Capton halkını bizzat ziyarete gelir ve kraliçesini eliyle koymuş gibi bulur. Capton halkının şifacısı Luella on dokuz yaşına kadar İnsan Kraliçe olduğunu bilmeden yaşar ve talihsiz bir şekilde büyüsünün kendisinden bile saklanıldığını öğrenir. Şimdi İnsan Kraliçe olarak Elf Kralı ile gitmek zorundadır ve onu nelerin beklediği hakkında hiçbir fikri yoktur. İşte hikayede burada başlar. Luella kendisini tüketen ve nasıl kullanacağını bilmediği büyü gücü ile büyük imtihanlar verecektir. Sorumlulukları çok fazladır. Düşmanları vardır. Bir de bizim Yeşilçam jönlerine taş çıkartacak kadar kaslı, boylu poslu, yakışıklı bir Elf Kralı Eldas var işte
Kitabın eksikleri vardı ama ben yinede çok sevdim arkadaşlar. Sanki yazar elf ve insan aşkını değil de bizim fakir kız zengin oğlan hikayesini yazmış. Belki de bunun için kitabı daha çok sevdim
Neyse ben iyi ki okudum diyorum. Tarzı sevenlere önerimdir