“Hayat her zamanki gibi sürüp gidiyor, ama hiçbir sonuç doğurmuyordu; başka bir deyişle, sesler yankılanmıyor, düşünceler gelişmiyordu. Her şey kökünden sökülmüş
gibiydi, bu yüzden de her şeye yanılsama hakimdi.”
“Hayatın büyük bir bölümü o kadar tatsız tuzsuzdur ki hakkında söylenebilecek hiçbir şey yoktur; onu ilginç bir şey olarak
göstermek isteyen kitaplar ve konuşmalar kendi varoluşlarını haklı çıkarmak umuduyla abartıya başvurmak zorunda kalır. İş ya da toplumsal zorunluluklardan dokunmuş kozasının içinde, insan ruhu çoğunlukla hazla acı arasındaki farkı bizim
iddia ettiğimiz canlılıkla olmasa da kaydederek uyuklayıp durur. En heyecan dolu günlerde hiçbir şeyin olmadığı anlar vardır, içtenlikten uzak bir şekilde, "Çok mutluyum!" veya "Korkunç!" diye haykırmaya devam ederiz. "Bir şey hissettiğim sürece, bu hazdır, bu dehşettir" demenin gerçekte çok anlamı
yoktur. Mükemmel bir şekilde uyum sağlamış bir organizmanın sesi çıkmaz.”