Ahlak Nizamı sözleri ve alıntılarını, Ahlak Nizamı kitap alıntılarını, Ahlak Nizamı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hazreti Isa, zengin delikanlıya verdiği öğütte, "git, bütün varını sat ve fakirlere dağıt" demekle fakirleri değil, zenginliğin çürüttüğü delikanlının ruhunu düşünüyordu.
Bir insanı, bir ferdi veya bir nesli çürütmek nasıl olur? Şüphesiz vicdan ve ahlâk değerlerine sistemli olarak karşı gelmekle... Fakat daha önce ve bu denemede muvaffak olmak için onun sâlim düşüncesini, her engele rağmen hakikate götürecek olan iz'an ve aklını şaşırtmak lazımdır.
Dâvamız, İslâm ahlâkına dayanan bir cemiyet düzeni kurmaktır. Her tarafı hörmetsizlikle târümar edilen bir cemaate hörmet, her uzvu haksızlıkla yararlanan bir hayata hakkaniyet, her hareketi hemcinsine zulüm olan bir insanlığın kalbine sevgi ve merhamet doldurmak istiyoruz. Bütün bunları yaparken, varlığımızı her taraftan çeviren hırslarla menfaatler gibi içteki düşmanlarla kökleri dışarda bulunan içimize sokulmuş düşmanları yenmenin yalnız îman ve iktidar ile mümkün olacağına inanmaktayız. Dâva, kendine inanan, iradesini bunca düşman kuvvetine karşı koymasını bilen cesur ruhların davasıdır.
"İnsana karşı yaşatılan sevgi azar azar eşyanın sevgisine yerini bırakıyor. Gitgide ölüler bile lüks ve konfor iştihasına sahip imişler gibi gömülüyorlar. Eşyaya hayranlık insanı kabalaştırıyor. İnsanın eşyaya esir oluşu, insanın insana esir oluşundan daha kaba ve iptidaî bir hali yaşatmaktadır...
Hakkın çiğnendiğine inanılan yerde ne ahlâk kalır ne de insanlık. Beylerin nizamı hürriyet nizâmı imiş; manzaraya bakın: Toprakla çetin mücadele içerisinde yüzyıllardan beri aynı tempoda kıvranan koca bir millet, tam kırk üç bin köy böylesine sürünürken, şehirde kaynaşan gözü açık, midesi muhteşem, hırsları cellât bir zümre, sayısını her yıl arttırdığı apartımanların kirasını toplamakla vakit geçiriyor. İçki sofralarıyle kumar masalarını süsleyen milyonluk gelirler, binlerce çalışan elin emeğini sömürmektedir. Bu devletin imparatorları herbiri kendini tanımayan binlerce esirin sırtında saltanat sürmektedirler. Hergün şereflere verilen ziyafetlerde, düğünlerde, kokteyllerde binlerce canlı cesedin emeği kan gibi akıtılmaktadır.
Bugünkü cemiyetimizde insanlık iki esaret boyunduruğu altında inlemektedir: Birisi büyük halk kütlesinin büyük üretim eşyasına esir olması, öbürü el emeğiyle çalışanların bu esirlikle birlikte aynı zamanda patronların boyunduruğu altında yaşamalarıdır.
Millet, kökleri mazide, gövdesi halde bulunan, dalları ve yaprakları istikbale uzanan, geçmişte, halde ve gelecekte hatıraları, temayülleri ve tasavvurlariyle birleşmiş olan varlıktır. Maziden gelip halden geçerek istikbale akan bir nehir gibidir. Milleti yaşatan hayatî kuvvetler onun mazisinde gömülüdür. Bu kuvvetler halin hayat tarlasını suladıktan sonra yine kaybolmaz, toprağa gömülmezler, istikbali de onlar yaratırlar. Bu sebepten millet bir realite olduğu halde milliyetçilik bir idealdir.