En Eski Aile Çay Bahçesi kitaplarını, en eski Aile Çay Bahçesi sözleri ve alıntılarını, en eski Aile Çay Bahçesi yazarlarını, en eski Aile Çay Bahçesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
bu yekta kopan'ın ilk okuduğum kitabıydı ve cok beğendim ve diğer kitaplarını da bir an önce okumak istiyorum. ayrıca kitabı okurken bir an acaba hakan Günday mı okuyorum diye konuştum kendi kendime çünkü dili,benzetmeleri aynı hatta aynı karamsarlık aynı hayata bakış falan filan belki de bu sırf bu kitap için geçerlidir bilemem ama arkadaşlara tavsiyemdir okuyun,bakalım sonunda siz ne tepki vereceksiniz ama benim tepkim son sayfaya uzun bir süre boş boş bakmak oldu.............
"Oysa yağmurda ıslanmanın verdiği huzur hiçbir şeyde yoktur. İnsan olmaktan utanmadığın tek andır, ağaçlar gibi, çiçekler gibi, köpekler, kuşlar, kediler, bildiğin bilmediğin bütün hayvanlar gibi ıslandığın an. Doğanın bir parçası olduğunu hissedersin. Manzaraya dışarıdan bakan kibirli insanlardan uzakta, o manzaranın bir parçası olursun. Irkının kendini beğenmişliğini unutur, bir böcek kadar özgür, sunarsın kendini doğaya. Yalan yoktur o anda. Aldatma yoktur. İki kuruşluk hesap için bin kazık atan dostlar, uçkurunun derdine düşmüş babalar, hayatını altüst eden kardeşler yoktur. Yağmur damlaları vardır sadece. Bir de sen."
Öyküleriyle tanıdığımız usta kalem, bu kez bir romanla karşımızda. Mutsuz bir ailenin hikayesine konuk oluyoruz, anlatıcımız Müzeyyen’le. Müzeyyen kırgın, bu yüzden hırçın bi’ kadın. Romanı okudukça onun neden böyle olduğunu anlıyoruz. Ama bir de madalyonun diğer yüzü var ki yazar bizi şaşırtmayı başarıyor bu noktada.
Roman bölümleri adlandırılmış. Birkaç bölüm olanlar anlattıktan sonra“Çıkan Bölümün Özeti” başlıklı bölümler var ki çarpıcı olmuş. Hayatından çıkan iki önemli kişinin ardından yazılmış bu bölümler. Ve tabii bir de “ Kalan kısmın özeti” bölümü var.
İnsanın kendisiyle yüzleşmekten korkmaması gerektiğinin; konuşulmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceğinin zaman zaman sembollerle (özellikle “Kırmızı Salyangoz” bölümü çok güzeldi bence) anlatıldığı güzel bir roman.
"Ağaçları, kuşları adıyla bilmeyen bütün insanlara okkalı bir küfür savurdum içimden. Ağaç değil onun adı; zeytin, çınar, elma, kavak…Kuş değil onun adı; güvercin, serçe, karga, saka…
İnsan değil bizim adımız; yalancı, katil, ikiyüzlü, rezil…"
Ama Nejat Bey, çirkinliklerini gönlünce sergileyebilir. Ne de olsa o, çirkinlikleri, arızaları, hataları, yalanları örtbas edilen erkekler ülkesinin değerli bir üyesi. O bir erkek.