Aile Çay Bahçesi kitaplarını, Aile Çay Bahçesi sözleri ve alıntılarını, Aile Çay Bahçesi yazarlarını, Aile Çay Bahçesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yutkundum. "Figüranın repliğini söylemesi zordur," derdi Özlem, "saatlerce konuşmadan durur sahnede, ustalarının tiratlarını dinlerken kendi sesini bile unutmuştur. Kısacık bir cümle söyleyecektir. Başrolün hayranlık yaratan oyununa devam etmesini sağlayacak küçük bir cümle. O cümleyi yanlış söyler, doğru düzgün bir tonlama yapamaz, yılların aktörlerini kızdıracak bir zamanlamayla açarsa ağzını ikinci bir şansı yoktur. Başroldeki, uzun konuşmalarından birinde şaşırsa bile dert etmez, bir sonraki repliğinde toparlar durumu. Ama figüranın tek şansı vardır, beş-altı saniye sürecek bir replik. O yüzden bil ki ben her oyunun sonunda sadece figüranları alkışlarım. Asıl zoru onlar başarmıştır çünkü."
Anladım ki, söylenmesi gerekeni hep o söyledi. Ben sadece düşündüm. Zihnimde tartıştım insanlarla. Ne yaşadıysam kabuğumun altında yaşadım. Uykusuz gecelerde kavga provaları yaptım; işten çıkaran patronla, yağmurlu havada ıslatıp geçen taksiciyle, tiyatroda gelip yerime oturan çiğ suratlı kadınla, posta kutumu karıştıran apartman yöneticisiyle zihnimde savaştım. Karşılarına dikilip edeceğim lafları düşündüm. "O bunu derse böyle derim, şunu derse şöyle yapıştırırım cevabı," diye hesap yaptım. Şehrin kokuşmuşluğuyla, insanların kabalığıyla, yolların pisliğiyle, binaların bakımsızlığıyla, köpeklerin havlamasıyla, kedilerin çöp karıştırmasıyla, kadınların sinsiliğiyle, erkeklerin salyalı yalanlarıyla didiştim durdum aklımın karanlık koridorlarında. Sonra sustum. Ses olmadı düşündüklerim. Nefretimi kusamadım dünyaya. O güvenlikli kabuğumun altından çıkaramadım başımı.
Böylesiniz siz insanlar. Kaypak bir cümlenin, oyunlu bir cümlenin gölgesinde yaşamayı seviyorsunuz. Ağaç, ağaçtır. Sana özel bir cümle fısıldamak derdinde değildir. Bildiği gibi yaşar, bildiği yaşama bizleri ortak eder, hepsi bu. Hangi canlıya iyilik, hangisine kötülük yaptığını düşünmeden, doğanın kahramanı rolüne soyunmadan doğar, büyür, ölür.
Oysa yağmurda ıslanmanın verdiği huzur hiçbir şey de yoktur. İnsan olmaktan utanmadığın tek andır, ağaçlar gibi, çiçekler gibi, köpekler, kuşlar, kediler, bildiğin-bilmediğin bütün hayvanlar gibi ıslandığın an. Doğanın bir parçası olduğunu hissedersin. Manzaraya dışarıdan bakan kibirli insanlardan uzakta, o manzaranın bir parçası olursun. Irkının kendini beğenmişliğini unutur, bir böcek kadar özgür, sunarsın kendini doğaya. Yalan yoktur o anda. Aldatma yoktur. İki kuruşluk hesap için bin kazık atan dostlar, uçkurunun derdine düşmüş babalar, hayatını altüst eden kardeşler yoktur. Yağmur damlaları vardır sadece. Bir de sen.
Görevi yalan söylemek olan haber kanallarından birinde üç adamla bir kadın konuşuyorlardı. El kol hareketlerinden, yüzlerindeki gerilimden saçmaladıklarını anladım. Altyazıda "Ortadoğu'nun yeni düzeni" yazıyordu.