Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aile Sorgulanıyor!

Diana Gittins

En Yeni Aile Sorgulanıyor! Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Aile Sorgulanıyor! sözleri ve alıntılarını, en yeni Aile Sorgulanıyor! kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yine de tüm aileler evli bir çifti içermez. Sık sık kız ve erkek kardeşler birarada yaşayarak evi ve toprakları birlikte yönetirdi. Bu dönemde birçok kadın ve erkek hiç evlenmezdi tek başına yaşamak neredeyse imkansız olmasına rağmen evlenmeden ekonomik olarak hayatta kalabilmenin yolları vardı. Orta çağda bekar kalmak günümüzdeki gibi patolojik bir kişilik bozukluğu olarak değil bir fazilet olarak görülürdü.
Sayfa 113 - Neden Kadınların İşi Hiç Bitmez?
Kendi çocuğu olsun olmasın başkalarına annelik yapmak kadın olmanın bir parçası sayılır. Patriarka, kadınlık kavramının erkeklerden asla beklenmeyen bir biçimde kendini başkalarına hizmet etmeye adamak idealiyle özdeşleştirmiştir. Babalık kavramı annelik kavramının tersine sadece meydana getirmek ya da en fazla biyolojik çocuklarına karşı -asla başkalarına değil- belirsiz bir sosyal ve ekonomik sorumluluk anlamını içerir. Ama kadınlardan medeni hali ve yaşı ne olursa olsun çocuk, teyze, abla yeğen ya da torun olarak akraba ve yakınlarına annelik etmeleri beklenir.
Sayfa 104 - İnsanlar Neden Çocuk Sahibi Olurlar?
Reklam
Çocuk sahibi olmak aynı zamanda statü kazandırır. Küçük yaştan beri kadınlığı annelikle özdeş görecek biçimde yetiştirilmiş kadınlar için anne olmak çok önemli bir statü değişikliğidir. Bu kadının "gerçek" bir kadın statüsüne yükselmesini sağlayan evlilikten bile önemlidir. Kadın artık hayatının "gerçek" amacına ulaşmıştır. (...) Bir erkek karısı ya da kız arkadaşı doğum yaptığında bu tür bir statü değişimi yaşamaz. Erkekler için temel statü değişikliği emek ordusuna katılıp yaptıkları iş çerçevesinde "gerçek" erkek olarak tanımlanmaya başladıklarında gerçekleşir. Kadınların meslek sahibi olması ise tanımlanmalarını değiştirmez. Mesleklerini potansiyel eş ve anneler olarak sürdürürler. Çocukları varsa ücret karşılığı yaptıkları işler eş/anne görevlerinin yanında ikinci sınıf sayılır. Bu sebeple bir erkek, çocuk sahibi olarak erkekliğini kanıtlayıp statü sahibi olmaz ama bir kadın için dünyaya "gerçek" bir kadın olduğunu göstermenin tek yolu çocuk doğurmaktır. Çocuksuz bir erkek statüsünü korur ama bir kadın çocuk sahibi olana kadar statü kazanamaz. Bir kadının sosyal statü kazanmasının tek yolunun annelik olduğunu savunan görüş patriarkal ideolojinin temel taşıdır ve günümüzde de eskisi kadar geçerlidir.
Sayfa 96 - İnsanlar Neden Çocuk Sahibi Olurlar?
Viktorya dönemi doktor ve bilim adamları erkek cinselliği ile ilgili de katı kurallar belirlemiştir. Erkeklerin istekleri doğal kabul edilmekle birlikte (kadınların aksine) yine de bu isteğin kontrol altında tutulması şart koşulmuştur. Mastürbasyon "irade zayıflığı'', delilik, epilepsi ve homoseksüelliğe sebep olabilecek çok kötü bir eylem olarak görülürdü. Meni bir enerji kaynağı olduğu düşünülüyordu ve gereksiz kullanıldığı takdirde erkeğin çöküşüne sebep olacağına inanılıyordu.
Sayfa 58 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Batı dini ve bilimsel ideolojisi kadını ya pasif (ideal) ya da şehvetli ve günahkar (korkutucu) olarak tanımlamıştır. Kendini bir erkeğe ya da babaya teslim etmek patriarkal ideolojinin otorite kalıplarından biridir. Tecavüze uğrayan kadın hem pasif bir kişi olarak görülür, hem de tecavüz edeni kışkırtmış olduğundan şüphe edilir. Bir erkeğin -kocanın, babanın veya tecavüz etmek isteyenin- cinsel isteklerini reddetmek, otoritesine karşı gelmek demektir. Hayatını korumak için durumunu kabullenen kadın kilise ve devletin gözünde bunu istemiş demektir.
Sayfa 57 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Viktorya dönemi doktor ve bilim adamlarının cinsellik ideolojisinde yaratığı devrime tanık olmuştur. İlk kez kadınların cinsel haz ve istek duymadıkları ileri sürülmüştür. Bir çok doktor cinsel haz alma yetisinin erkeklere özgü olduğunu iddia etmiş ve kadınlar için tamamıyla uygunsuz olduğuna karar vermiştir. Kadınlarda cinsel uyarılma büyük bir
Sayfa 56 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Reklam
Laiklikle birlikte bilime ve "rasyonel" düşünceye verilen önem de artmıştır. Bilim toplumu ve genelde dünyayı anlama yolu olarak gitgide daha çok otorite kazandı. Ancak otoritesi hem kadını doğal olarak aşağı tanımladığı için hem de bilimin erkeklere mahsus olduğu konusunda ısrar ettiği için patriarkal bir otorite idi. Mitlere ve batıl inançlara karşı açılan sefer bilim adamlarınca rasyonellik ve mantık bayrağı altındaki erkeklerin, irrasyonel, kontrolsüz kadınlara karşı açtıkları savaş olarak sunuluyordu.
Sayfa 51 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Üreme konusunda kadının rolünün önemsiz olduğunu "kanıtlama" çabaları Leevwenhock'in spermatozo'yu keşfetmesiyle güç kazanmıştır. Bu keşiften çıkardığı sonuç şudur: "Fetusu oluşturan erkeğin menisidir, kadının tek katkısı meniyi kabul edip beslemekten ibarettir" (a.g.c. sf. 75) Bilim adamları kadınlarda yaşam veren özel bir güç bulunmadığını bütün yaşam gücünün tanrı tarafından erkeklere verildiğini kanıtlamaya çalışmışlardır. Elbette bu bakire hamilelik mitiyle aynı mesajı içermektedir. Böylece bilim, teologların tanrı katında eşitlik ve patriarkal otorite kavramları arasındaki çelişkiyi çözme çabalarını "gerçekleştirmiştir". İlk bilimsel kadın tanımları Yahudi-Hıristiyan cinsellik ve dişilik tanımlarını aynen almıştır. Özellikle de tüm kadınların heteroseksüel, erkeklerden aşağı bir cins ve cinsel ilişkinin tek amacının üreme olduğu inançlarını benimsemiştir.
Sayfa 51 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Kutsal ve tinsel kadın, her zaman elinden gelen en iyi şekilde ailesine hizmet eden, hem kocasına hem de tanrıya itaatkar (tabii ikisi çelişebilirdi) dindar bir anne idi. Bu görevleri babası veya abisi için yerine getirerekte yüksek statü elde edebilirdi. Ancak patriarkal aile dışında erkeğin tinsel eşiti olması için başka hiçbir yol yoktu. Hem ev içinde hem de çoğunlukla dışarda çalışabilirdi ama çeşitli mesleklere girmesi bir koca ya da baba ile yaşamasına bağlı idi. Bütün kadınlar bu durumdan memnun değildi -cadılara yapılan zulüm de bir çoğunun memnun olmadığını göstermektedir- ancak bu hem kilise hem devlet tarafından vaaz edilen idealdi. Bu kadınların otorite ve güç getiren işlerden dışlanmalarını sağlıyordu ve düşük ücretlere bir açıklama olarak sunuluyordu. Böylelikle de kadınları bu ideallerin hiç değilse bir kısmına uymak zorunda bırakıyordu. Kadınlık ideali evlilik ve annelikle öylesine özdeşleştirildi ki, bekar ve dul kadınlar erkeksi, tehditkar ve marjinal görülmeye başlandı.
Sayfa 50 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Bir erkek için evlilik bağılılık ya da yarı bağımlılık statüsünden karısı ve çocuklarından itaat ve hizmet bekleyebileceği bağımsızlık ve otorite statüsüne geçiş anlamına geliyordu. Halbuki bir kadın tanım gereği her zaman bağımlıydı ve dolayısıyla ayrılmış veya dul kalmış bir kadın yalnız kendini güvensiz bir konuma sokmakla kalmıyor aynı zamanda bizzat kadınlık fikrine ters düşüyordu. Kadınlar gittikçe ekonomik güven ve toplumsal statü açısından evliliğe bağımlı hale geliyordu.
Sayfa 50 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Reklam
Püriten doktirinlerin en önemlilerinden biri ailenin erkeğin yönetiminde "küçük bir ulus" olması gerektiğini savunan doktrindir. Pater familias nosyonu gücünü korumuştur, ancak derebeyinden çok hane halkı ve baba üstünde yoğunlaşmaya başlamıştır. Stone'e göre Orta çağda "iyi" bir derebeyi tüm akrabalarına ve vesayeti altındaki tüm yanaşmalara karşı patriarkal bir sorumluluk taşırdı. Ancak böyle yaygın bir patriarka düşünce artık devlet otoritesine karşı tehdit sayılıyordu. Devlet artık patriarkayı aile içinde kadınlar ve çocuklar üstündeki otoriter hakimiyet biçiminde yeniden tanımlayarak takviye ediliyordu. (1977 sf 153-4) Bu ideolojik bir tanımdı. Gerçekte daha önce de bahsedildiği gibi tüm aileler ne çekirdek aileydi ne de erkek yönetimindeydi. Ordu yönetebilen derebeyinin politik gücü gitmiş ya da ciddi biçimde zayıflamıştı, ancak ideolojik otoritesi erkeklik, babalık ve aile idealleri içinde sağlam olarak kalmıştı.
Sayfa 49 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Yine de cadılık kavramı tarihe gömüldükten sonra bile evlilik kurumu dışında yaşayan kadınların gücünden, cinselliğinden ve olası ekonomik sorumluluğundan kaynaklanan korkular sürmüş ve günümüze kadar gelmiştir. Çağdaş toplumda bu kadınlara yöneltilen saldırılar alay etme ve lezbiyenlikle suçlama biçimini almıştır.
Sayfa 49 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Kadınlar uzun zamandan beri toplumun şifa dağıtıcıları olarak görülmekteydiler. Şifalı otlar üzerine bilgi sahibi olmak kolgezen hastalık ve ölüm tehdidine karşı önlemdi. Ancak bu bilgi kadınlara güç ve otorite sağlıyordu. Sözde cadılara yöneltilen en yaygın suçlamada bu tedavi güçleri olmuştur (...) Bu dönemin aynı zamanda tıp biliminin erkeklere özel bir bilim haline getirilmek için uğraşıldığı bir dönem olması tesadüf değildir. Kadınların şifa dağıtması hem profesyonel açıdan hem de cinsiyet açısından tehlikeli olmuştur. -şifa verme ancak erkeklere özel bir iş olduğunda otorite kazandırabilir.
Sayfa 48 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Erkek yönetimindeki bir ailenin dışında yaşadıkları için bu kadınlar, diğer kadınların koca ve sevgilileri açısından cinsel bir tehlike yaratıyordu. (Günümüzde de ayrılmış ya da boşanmış kadınlar böyle görülür) O dönemde kadınların cinsel ihtiyaçlarının erkeklerinkinden daha fazla olduğuna inanılırdı. Bu yüzden bir bağıntısı bulunmayan kadınlar çok tehlikeli bulunuyordu. Dahası bekar ya da dul bir kadın gayrimeşru çocuk doğurduğunda topluluğun potansiyel maddi yükümlülüğü artmaktaydı.
Sayfa 48 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Yine de birçok kadın patriarkal bir aile ortamında yaşamıyordu ya da yaşayamıyordu. Evlenmemiş, dul kalmış veya terkedilmiş kadınlar önemli bir azınlıktı. Bunlar geçimlerini sağlayabilmek için benzer durumdaki kadın ve/veya çocuklarla yaşamak zorundaydılar. Bu kadınların evlilik kurumunun dışında dolayısıyla patriarkal denetim ve otoritenin dışında yaşıyor olmaları ekonomik, toplumsal ve cinsel açıdan tehlikeli bulunuyordu. Bu kadınların yarattığı korku ve şüphe 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa ve Amerika'da binlerce "cadıya" işkence yapılıp öldürülmesiyle sonuçlandı. Cadılık suçlamasıyla karşı karşıya kalanların ezici çoğunluğunu kadınlar oluşturuyordu. Bunlar çoğunlukla evlenmemiş ya da dul kalmış yaşlı kadınlardı. Yalnız yaşadıklarından başlarında bağımlı olacakları ve hizmet edecekleri bir erkek reis bulunmuyordu. Bu nedenle hem komşuları için potansiyel bir maddi sorumluluk hem de dini açıdan şüpheli kişiler olarak görülüyorlardı.
Sayfa 47 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.