Aile Sorgulanıyor!
Diana GittinsEn Yeni Aile Sorgulanıyor! Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Aile Sorgulanıyor! sözleri ve alıntılarını, en yeni Aile Sorgulanıyor! kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tek bir aile tipi olduğunu iddia eden bir ideoloji hiçbir zaman gerçekle uyuşmaz, çünkü bazılarının ancak yakınlaşabildiği diğerlerinin ise uzağından bile geçmediği bir ideal ortaya koymaktadır. İşte aile ideolojisinin bu yönü insanların ailenin krizde olduğuna inanmalarına sebep olmaktadır. Asıl sorun gerçekle ideal arasındaki farktır.
Aile asla toplumun geri kalan kısmından izole edilerek ele alınamaz. Bu nedele ailenin krizde olduğunu söylemek toplumun krizde olduğunu söylemenin bir başka yoludur.
İnsanların yaşam süresinde meyana gelen artış evliliklerin ortalama olarak eskiden olduğundan daha uzun sürdüğü anlamına gelmektedir. 22 ya da 23 yaşında evlenen bir çift eskiden 15 ya da 20 yıl birlikte yaşarken günümüzde 40 ya da 50 yıl yaşayabilmektedir. "Ölüm bizi ayırana kadar" sözü günümüz çiftleri için çok farklı bir anlam taşımaktadır. Evlilik sözleşmesinin süresi uzamıştır. Bu koşullar altında asıl şaşırtıcı olan evliliklerin üçte ikisinin boşanmayla sonuçlanmıyor olmasıdır.
17. yüzyıldan sonra dünyanın yorumlanmasında bilim ve bilimsel örneklerden yararlanılmaya başlanması otorite ve toplumsal cinsiyet ile ilgili temel inançlar ebedileştirilmiştir. Tek fark bu kavramların artık Tanrı ile ilgili olarak değil "doğa" çerçevesinde ele alınmasıdır. Erkekler "doğa gereği" otoriter, güçlü, akıllı kadınlar ise "doğa gereği" itaatkar, zayıf, pasif ve sezgisel görülmektedir. Bu yüzden erkekler, idare etmeye kalkarlar, durumları kadın ve çocukları yönetmeye uygundur. Bu patriarkal varsayımlar bilimin ve hükümet politikalarının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bu anlayıştan sapmak günah olarak değil doğaya aykırı ve patolojik olarak etiketlenmeye başladı.
Patriarkanın batıdaki biçimi Yahudi Hıristiyan teolojisinin bir vasiyeti niteliğindedir. Otoritenin, adaletin, merhametin kaynağı tek erkek tanrı kavramı üzerine kuruludur. Kurtuluşun yolu Tanrı'ya eksiksiz bir itaatten ve oğullarının kurtarıcı doğasına inanmak ve onları sevmekten geçer.
Kadınların tek elde ettiği, gelecek nesillere iyi annelik yapmanın yollarıyla ilgili bir sürü nasihatti.
Bir toplum ya da aile nasıl organize olursa olsun her zaman ev işinin tanım gereği kadın işi olduğu varsayılmıştır. Bu durum kadının ücretli işi olup olmamasını, evli bekar, dul ya da boşanmış, genç ya da yaşlı olmasını göz önüne almaz. Erkekler için eşdeğer bir varsayım yoktur, bir erkek çöpü dökebilir, çocuğun bezini veya bulaşıkları yıkayabilir ya da yerleri süpürebilir ama bunları yapmayı istemezse bir çoğunun yaptığı ve yapmaya devam ettiği -hiçbir biçimde toplumsal ve ekonomik olarak dışlanmaz ya da cezalandırılmaz -erkekler için ev işine katılım her zaman gönüllüdür.
Patriarka kadının "doğal kaderinin" anne olmak olduğunu iddia edip garimeşru çocuğu olan kadınları doğal bulmaması ironiktir. Bu bile anneliğin sosyal bir kavram olduğunu kanıtlamaya yeter.
Kendi çocuğu olsun olmasın başkalarına annelik yapmak kadın olmanın bir parçası sayılır. Patriarka, kadınlık kavramının erkeklerden asla beklenmeyen bir biçimde kendini başkalarına hizmet etmeye adamak idealiyle özdeşleştirmiştir. Babalık kavramı annelik kavramının tersine sadece meydana getirmek ya da en fazla biyolojik çocuklarına karşı -asla başkalarına değil- belirsiz bir sosyal ve ekonomik sorumluluk anlamını içerir. Ama kadınlardan medeni hali ve yaşı ne olursa olsun çocuk, teyze, abla yeğen ya da torun olarak akraba ve yakınlarına annelik etmeleri beklenir.
Nüfus politikalarının ve doğum kontrol kampanyalarının çok azı başarı kazanabilmiştir. Çünkü insanların asıl sorunu doğum kontrolü değildir. Asıl konu insanların çocuk sahibi olmak istemeleri ve bunun nedenleridir. Çocuk sahibi olmak istemeyenler için bunu sağlayacak bir yöntem her zaman bulunabilir.