İnternet yüzünden "anonimliğin ölümü"ne gelince, burada hikaye biraz daha farklı: Mahremiyet hakkımızı kendi rızamızla katlettiriyoruz. Ya da belki sadece, bize sunulan harikalar karşılığında ödenecek bir bedel olarak mahremiyet kaybına rıza gösteriyoruz. Belki de kişisel bağımsızlığımızı mezbahaya kendi ellerimizle göndermemiz için bize uygulanan baskı o kadar kuvvetli ki ve durumumuz bir koyun sürüsünün durumuna o kadar benziyor ki ancak birkaç istisnai isyankar, gözü pek, kavgacı ve dirençli irade ona karşı samimi bir girişimde bulunabiliyor.
Bauman, panoptikonun bir yandan mahkumların hareketini kısıtlarken bir yandan da gardiyanların hareketini kolaylaştıran temel modern kontrol yöntemi olduğunu kabul eder. Ancak gardiyanlar yine de zaman zaman varlıklarını somut olarak göstermek zorundaydılar. Üstelik hapishanelerin panoptikon şeklinde olması elbette pahalı bir projeydi. Hücrelerin bulunduğu blokların yarım daire şeklinde olduğu ve "denetmen''in merkezde bulunan ofisinden, mahkumlar tarafından görülmeden hücrelerin her birini görerek kontrol sağladığı bir tasanma sahipti panoptikon; Bu tasarım, denetmenin mahkumların hayatıyla ilgili daha fazla sorumluluk sahibi olması anlamına geliyordu.