Akışkan Modern Dünyada Kültür Sözleri ve Alıntıları
Akışkan Modern Dünyada Kültür sözleri ve alıntılarını, Akışkan Modern Dünyada Kültür kitap alıntılarını, Akışkan Modern Dünyada Kültür en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günümüzdeki kullanımı ile 'ilerleme' temel olarak bizim isteklerimizi göz önüne almayan ve duygularımızla ilgilenmeyen durdurulamaz bir süreçtir, durdurulamaz ve baskıcı gücü 'yenemiyorsan, onlara katıl' prensibine göre bizden yumuşak başlılıkla boyun eğmemizi ister. Tüketici pazarlarının empoze ettiği inançlara göre tembellik, düşüncesizlik ve uyuşukluğa karşı ölümcül bir tehdittir. 'ilerlemeye katılmak' ya da 'ilerlemeyi takip etmek' emirleri, insanların nefesini sürekli enselerinde hissettikleri kişisel olmayan, toplumsal faktörlerin neden olduğu bir kişisel felaket kuruntusundan kaçma isteği tarafından verilir.
Her şeyden önce, her çağda, çeşitli kin, öfke ve memnuniyetsizliklerin bir araya gelip yoğunlaştığı bir tehdit hissettiklerinde yöneticilerin hemen başvurdukları 'böl ve yönet' anlayışı vardır.
Konuyu Philippe Beneton'un yeni ürettiği terimleri kullanarak yaptığı etraflı çalışmasıyla sonuçlandırırsak, başlangıç itibariyle 'kültür' düşüncesi üç özellik etrafında sınıflandırılabilir: optimizm, yani insanın doğasındaki değişim potansiyeline olan inancın sınırsız olması; üniversalizm, yani insan doğası ve potansyelinin kendi taleplerini karşılayabileceği düşüncesinin bütün milletler, mekanlar ve zamanlar için aynı derecede geçerli olduğu varsayımı; ve son olarak da Avrupa-merkezcilik (eurosentrizm), yani Avrupa'da ortaya çıkan, orada politik ve toplumsal kurumlarda yasa koyucular tarafından tanımlanan, bireysel ve toplumsal yaşamın yöntemi ve modeli olarak kabul edilen fikirlerin doğru ve haklı olduğu düşüncesi.
Günümüzde kültür, yasaklardan değil, tekliflerden, kurallardan değil, önermelerden oluşur. Bourdieu'nun daha önce belirttiği gibi günümüzde kültür, ayartma ve baştan çıkarma yoluyla çekici ve cezbedici şeyler ortaya koymakla meşguldür; polis gücü yerine halkla ilişkiler (PR) kullanarak ve yeni görevler değil, yeni ihtiyaç ve istekler üreterek, tohumlarını atarak ve büyüterek. Eğer günümüzde kültürün dengeleyici rolü ile ilgili bir şey varsa, bu mevcut durumun korunması değil, sürekli değişim için karşı konulamaz bir taleptir (her ne kadar aydınlanma döneminden farklı olarak, yönü olmayan ya da önceden belirlenmemiş bir yön de olsa da). Kültürün, iş hacmine odaklı piyasalar gibi artık toplumun tabakalaşmasına ve bölümlerine hizmet etmediği söylenebilir.
Çoğu evlilikte olduğu gibi, güvenlik ve özgürlük ancak birlikte var olabilir, fakat birlikte var olmak kolay değildir. Özgürlük olmadan güvenlik, kölelik anlamına gelir ve güvenlik olmadan özgürlük kronik belirsizliğe dönüşür ve sinirsel yıkıma neden olur.
Sanat, kendisinden bahsedildiğinde nadiren eskiden olduğu gibi kutsallık iddia eden ya da saygılı bir hava uyandırmaktadır. Yumruk yumruğa gelmek yok. Barikatlar kurmak yok. Bıçakların ışıltısı yok. Bir sanat türünün diğerinden üstünlüğüne dair konuşmalar tutkusuz ve heyecansız bir şekilde geçmekte ve kınayan görüşler ile karakter suikastları eskisinden çok daha nadir görülmektedir. Bu durumun arkasında utanma, kendine güvensizlik ve yönünü şaşırma yatar: eğer sanatçıların yerine getirecekleri büyük ve önemli görevleri yoksa, eğer ürünleri seçilmiş birkaç kişiye şöhret ve servet sağlamak ve müşterilerini eğlendirmek ve kişisel zevkler vermekten başka bir amaca hizmet etmiyorsa, bu durumda, kendilerine sürekli eşlik eden kamusal aldanıştan başka ne ile değerlendirilebilirler? Marshall McLuhan bu koşulları ustaca özetler: 'sanat, size, geriye kalan şeylerdir'
Moda, kimlik problemleri ve ütopyanın dönüşümü ile ilgili araştırmalar William Blake'in dünyayı içerisinde 'görmeye çalıştığı' kum taneciklerine benzer. Başka bir deyişle, 'sonsuzluğu avucunun içinde tut' ve onu sıkı tut. Bu, birkaç kum tanesinin içinden görülen dünya, biz akışkan modern çağın yerlilerinin hep birlikte yaşadığımız dünyadır. Düşüncelerinizin seyrinde yakaladığınız sonsuzluk, bizim Lebenswelt'imiz (şimdi deneyimlediğimiz dünyamız) deneyimlerimizin dünyasıdır, bir başka deyişle yaşadığımız dünyadır. Kültürün tarihsel emirleri altında bizler ve başka sanatçılar tarafından şekillendirilmiş bir dünyadır.
Çoğu evlilikte olduğu gibi, güvenlik ve özgürlük ancak birlikte var olabilir, fakat birlikte var olmak kolay değildir. Özgürlük olmadan güvenlik, kölelik anlamına gelir ve güvenlik olmadan özgürlük kronik belirsizliğe dönüşür ve sinirsel yıkıma neden olur. Ya da güvenlik ve özgürlük den geleyici, telafi edici ve nötralize edici ortaklarının kurtarıcı etkileri bir yana, hevesle kabul edilmiş değerler olmaktan çıkıp uykusuz kabuslara dönüşürler. Güvenlik ve özgürlük birbirlerine bağımlıdır, fakat aynı zamanda ayrışık oldukları için birbirini dışlar. Birbirlerini eşit olmayan ölçülerde çeker ve iterler, bu karşıt duyguların birbirine oranı, araların da dengenin sağlandığı (uzun süreli değil) 'ideal ölçüden', sık sık görülen (rutin sayılabilecek sıklıkta) sapmalara bağlı olarak değişir.