İflâh olmaz bir çöküşe yakalanan her toplumsal sistem, kendisini kültürel çürümeyle ifade eder. Bunun yüzlerce görünüş biçimi vardır. Özellikle entelijensiya arasında, geleceğe ilişkin genel bir endişe ve karamsarlık hali yayılır.
Felsefi idealizmin önyargısının aksine, insan bilinci genelde olağanüstü
tutucudur ve daima toplumun, teknolojinin ve üretici güçlerin gelişiminin
çok gerisinde kalma eğilimindedir. "Normal" tarihsel dönemlerde,
alışkanlığın, biteviyeliğin ve geleneğin ağır yükü, kökleri türün uzak
geçmişinde yatan kendini koruma içgüdüsüyle, çiğnene çiğnene aşınmış
yollara inatla bağlı kalan insanların zihnine, Marx'ın tabiriyle bir Alp gibi
çöker. Ancak, tarihin olağanüstü dönemlerinde, toplumsal ve ahlâki düzen
dayanılmaz basınçların gerilimi altında çatırdamaya başladığında, halk
kitleleri, içine doğdukları dünyayı sorgulamaya ve bir ömür boyu taşıdıkları
inanç ve önyargılardan kuşkulanmaya başlar.