Edward güneşin altında insanı şaşkına çeviriyordu. Bütün bir akşamüzeri ona baktığım halde alışamadım. Teni bembeyazdı, üzerinde binlerce elmas varmış gibi parlıyordu. Hiç hareket etmeden çimlerin üzerinde yatıyordu; gömleğinin önü açıktı, heykel gibi parlak göğsü görünüyor, çıplak kollan parlıyordu. Gözleri kapalıydı ama elbette uyumuyordu. Heykele benziyordu. Mermer gibi pürüzsüz, kristal gibi parlaktı.