Genelde gençlik kitapları şaşırtıcı derecede hızlı ve akıcı biter. Ama Alacakaranlık dehşet derecede yavaş akıyor...
"Bak bu kitap gençlik kitaplarının baş yapıtı, yapma Maria oku Maria" diye diye kendimi avutsam da olmadı. -Kitabı almak için böbreklerimden birini gözden çıkardım. Ondan sebep bitirmeye çalışıyorum. :D-
Konusu:
şapşal mı şapşal tatlı mı tatlı kızımız Bella birden bire babasıyla yaşamaya karar verir. -Anne ve babası ayrı- gittiği şehire ayak uydurmaya çalışması, okul hayatını falan okuyoruz ilk 100 sayfada.
Sonrasında Edward diye gizemli ve inanılmaz derecede yakışıklı -kitabın hemen hemen her sayfasında Edward'ın ne kadar muazzam olduğunu okuyoruz zaten- biriyle tanışıyor. Ve edebiyat tarihinin en inanılmaz olayı yaşanıyor; Tanıştıktan 2-3 sayfa sonra kavga falan ediyorlar. Şapşal çift...
Yemin ederim başka bir olay yok. Ayrıca Edward'ın acilen psikolojik tedavi falan görmesi lazım. Aniden değişen ruh halleri, psikopat psikopat haraketler. Tamam Edward en vampir sensin kardeşim.
Yanlış hatırlamıyorsam 5 kitaplık bi seri. İndirimdeyken -ne indirim ama!- ilk iki kabını almıştım. Mecbur bitiricez. Umarım ve umarım bunları yazdığıma ilerleyen sayfalarda ve ilerleyen kitaplarda pişman olurum. "Çok güzelmiş gençler kesin alın" falan derim. Umarım paramı boşuna harcamamışımdır. Ve yine umarım "bu kitap yerine Zweig'in eserlerinden alsaydım" demem. Umarım!..