Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alamut Efsaneleri

Farhad Daftary

En Beğenilen Alamut Efsaneleri Gönderileri

En Beğenilen Alamut Efsaneleri kitaplarını, en beğenilen Alamut Efsaneleri sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Alamut Efsaneleri yazarlarını, en beğenilen Alamut Efsaneleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...Nizari devletinin ilk yıllarından itibaren Selçuklular, kuzey İran ve Horasan'daki Nizari topraklarına seferler düzenlediler. Ancak üstün askeri güçlerine rağmen Nizarileri savaş alanında yenmekte başarılı olamadılar. Bunun sebebi Nizarilerin gösterdikleri inanılmaz birlik ruhu ve farklı bölgelerde konuşlanmış kalelerinin zapt edilemez oluşuydu. Selçuklular ve Sünni yandaşları da bunun sonucunda başka bir politikaya başvurdular: Nizari İsmâilîlerini toplu halde katletmek. Bu yöntem kent bölgelerinde yaşayan ve İsmâilî olmaları nedeniyle suçlanan insanların, ateşe atılarak ya da kılıçtan geçirilerek öldürülmeleri şeklinde uygulandı ve özellikle Nizarilerin gerçekleştirdiğinden şüphelenilen suikastlardan sonra daha da şiddetlendi. Halep, Şam, Kazvin ve İran'daki Selçuklu başşehri İsfahan başta olmak üzere, güney Horasan'daki kasabalar ve diğer bölgelerdeki şehirlerde çok sayıda Nizari bu şekilde katledildi ve mallarına el konuldu....
.....Bahreyn Karmatîleri, 927 yılında Abbasilerle girdikleri bir muharebenin ardından neredeyse Bağdat'ı zapt edeceklerdi. Ebu Tahir'in yıkıcı faaliyetleri, hac döneminde Karmatî ordusunun başında Mekke'ye girip şehri yağmalaması ile son buldu. Karmatîler hacılara günlerce işkence uyguladılar ve sayısız kez kutsal varlıklara saygısızlık gösterdiler. En sonunda da, muhtemelen İslâm çağının sona erdiğini sembolize etmek amacıyla kutsal Kâbe taşını yerinden alıp başkentleri el-Aksa'ya götürdüler. Karmatîlerin Mekke'yi yağmalaması tüm İslâm dünyasını şok etmişti..........................................Karmatîler nihayet 951 yılında, bazı İsmâilî karşıtı kaynakların iddia ettiği gibi Fâtımî halifesi el-Mansur'un (946-53) talebine cevaben değil, Abbasiler tarafından ödenen yüklü miktardaki tazminat karşılığında kutsal Kâbe taşını iade ettiler.
Reklam
Nizarilerin ve fedailerinin düzenli olarak haşhaş kullandıklarını gösterecek hiçbir kanıt yoktur. Görevlerini yerine getirme fırsatını yakalamak için, uzun süreler boyunca sabırla tetikte bekleyen fedailerin, bilhassa haşhaş gibi insanı güçten düşüren bir ilaca bağımlı olmalarının, başarılarını son derece kötü bir şekilde etkileyeceğini söylemeye de aslında hiç gerek yoktur. Tarikatın isyankâr politik yapısını bizzat oluşturan Hasan Sabbah'ın dünyevi zevklerden uzak, sade kişiliği bir yana, Nizari fedailerinin bağlılıkları ve disiplinleri, ilk Şiî gruplarında yer alan atalarının seçkincilik ve benzersiz bir birlik ruhu ve adanmışlıkla dolu hayat felsefelerinden geliyordu
Önemli bir Müslüman Şiî topluluğu olan Nizari İsmâilîleri, Ortaçağ Avrupa'sında Haşaşiler ismiyle nam salmışlardır. Çirkin bir şekilde haşhaş kelimesinden türetilen bu yanlış isim, 12. yüzyılın başlarında Ortadoğu'daki bu gizemli tarikatın üyeleriyle ilk olarak temasa geçen Haçlılar ve yanlarında gelen batılı yazarlar sayesinde geniş bir kitleye yayılmıştır. İslâm inancına ve yaşayışına karşı tamamen ilgisiz olan Ortaçağ Avrupa halkları da bunun sonucu olarak, Haşaşilerin gizli faaliyetleri ve onların gizemli liderleri Dağın Şeyhi ile ilgili bir dizi hikâyeyi kulaktan kulağa aktarmışlardır. Zaman içinde, Marco Polo'nun kalemiyle zirveye ulaşan Haşaşi efsaneleri hiçbir temele dayanmadan oraya buraya çekilmişler ve "Haşaşi"nin karşılığı olan "Assasin" kelimesi, ihmalkâr bir etimoloji ile Avrupa dillerine "katil, suikastçı" anlamına gelen bir kavram olarak girmiştir.
296 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel bir tarihi araştırma eseri. Daha çok Hasan Sabbah adı ile bilinen Haşhaşi diye adlandırılan tarikat hakkında daha önceden yazışan efsaneleri çürüten ciddi bir araştırma. İşin aslının Şii mezhebine dayandığı, İsmailiye tarikatı ve Hasan Sabbah hakkında bilinmeyenlerin anlatıldığı bir kitap. Aynı zamanda haşhaş kullanma efsanesinin yalan olduğu, cennet bahçeleri diye bir şeyin olmadığı, Haçlılar ve Suriye Nizarileri yani İsmailiye tarikatının Suriye kolu ile ilgili derin bilgiler veren ve tespitlerde bulunan bir kitap. Mutlaka okunması gerekenlerden.
Alamut Efsaneleri
Alamut EfsaneleriFarhad Daftary · Yurt Kitap Yayın · 200847 okunma
Nizariler, bağımsızlıklarını ve siyasi güçlerini kaybettikten sonra artık Yakın Doğu'daki politik olaylar üzerinde hiçbir etkin role sahip olmadılar ve Frenklerle aralarında bundan sonra hiç doğrudan bağlantı kurulmadı. Durum böyle olunca, Frenkler Ortaçağın sonraki dönemlerinde Nizariler hakkında yeni hiçbir şey öğrenemediler. Bu sayede Marco Polo ve diğer batılıların son derece süslü ve hayal ürünü masallarının yayılması için gereken zemin hazırlanmış oldu. Bundan sonra da, sözde mantıkçılık ve nesilden nesle aktarılan düzmece tarihçiliğin eseri olan Haşaşi masalları çıktı...
Reklam
Avrupalıların, İsmâilî Müslümanları üzerine kurdukları efsaneler ve hayali kurguların kökü Haçlılar dönemine dayanmaktadır ve Dağın Şeyhi ile temsil edilen İsmâilî lideri etrafında örülmüştür. Bu hayal ürünü masallar, zamanla uyuşturucu güdümlü vahşet efsanelerine dönüşmüş ve haşhaş kullanan manasına gelen "assassin" kelimesinin, Avrupa dillerinde katil anlamında kullanılmaya başlanması yüzünden günümüze kadar gelmiştir.
Topluluğun ve devletin kurucusu olan Hasan Sabbah her şeyden önce, yaşamı boyunca son derece sade bir hayat tarzını benimseyen ve tarikat içinde İslâm'ın kurallarının büyük hassasiyetle uygulanmasını sağlayan bir stratejist, yol gösterici ve fikir adamıydı. Herhangi bir rekabetçi anlayışa sahip olmayan Sabbah'a karşı, kendisini sayyidna yani efendimiz ismiyle çağıran Nizariler tarafından büyük saygı duyuluyordu. Alamut'taki mezarı, 1256 yılında Moğollar tarafından yıkılana kadar bir hac mekânı vazifesi gördü. Hasan, Nizari İsmâilî halkının dini temellerini belirlediği bilimsel eserler de ortaya koydu. Ama yoğun bir tempo içinde silahlı ayaklanmalarını idare etmek ve düşmanlarıyla dolu çeşitli muhitlerde hayatta kalmak için uğraşan Nizarilerin karmaşık dini ve felsefi spekülasyonlarla uğraşacak pek vakitleri yoktu.
İleride göreceğimiz üzere, haşhaş kullanan anlamına gelen ve Müslüman rakipleri tarafından Nizarileri kötülemek amacıyla maksatlı olarak çıkarılmış olan haşişiye, haşişiyin veya haşişin gibi isimler, suikast eylemine ilk kez tanık olan batılılar tarafından, fedailer için kullanılmaya başlandı. Maksatlı olarak çıkarılmış olan bu terimlere ve eksik bilgilere sahip gözlemciler ve yazarlar tarafından uydurulmuş masallara rağmen, tehlikeli görevlerini yerine getirecek fedaileri motive etmek veya şartlandırmak amacıyla haşhaş ya da başka bir uyuşturucu maddenin kullanıldığına dair ortada hiçbir kanıt yoktur. Tam tersi, hem İran hem de Suriye'de inanılmaz bir birlik ruhu ve kendini adamışlık örneği gösteren bu fedailer, görevlerini başarıyla yerine getirebilmek adına uygun fırsatı yakalayabilmek amacıyla, çok uzun süreler boyunca sabırla beklemek zorunda kaldıkları için sürekli tetikte ve ayık durumda olan insanlardı. Elde bulunan kanıtlar göstermektedir ki; gerçekte Nizari fedaileri, dinlerine ve ait oldukları topluma hizmet etmek amacıyla, inançlarının bir göstergesi olarak kendilerini feda etmeye gönüllü olan genç ve adanmış insanlardı.
37 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.