Yazarımız kendini şair olarak tanıtmayı tercih etse de genel görüş kendisinin öykücülük de daha iyi olduğu ve bu yönden ün kazandığıdır. Ünü ülkesinin sınırlarını aşmış ve ne yazık ki siyasi görüşü nedeniyle kendi ülkesinde çok geç fark edilmiştir. Hiç roman yazmayan yazarımızın bu kitabı gazetede yayınlanan düzyazılarının derlenmesinden ortaya çıkmıştır.
“Yaşadığımız dünya bir yanılgı, gülünç bir yansılamaydı.”
Puslu Kıtalar Atlası’ndaki önsözüyle Hulki Aktunç şöyle der; ‘Edebiyat tarihince, kimbilir kaç yazar, bilerek ya da bilmeden Borges yordamıyla yazmıştır. Yazmıştır da -öyle- yazma yordamını imzalayan, Borges olmuştur.’
Ve şöyle aktarır Borges kitabında; “Bana öyle geliyor ki, iyi okurlar, iyi yazarlardan da az.”
Kitap; kadim masalları ve gerçek yaşam öykülerini ardı arkası kesilmeden ve insana soluk aldırmadan sıralıyor. İnsanı, insanlığın alçaklığına en çıplak gözle baktıran ve insanlığın kabullenmekten kaçındığı alçaklığa bir boy aynası tutmaktan geri kalmıyor. Büyülü gerçekçiliği sonuna kadar yansıtan kitap da; kendini ilah ilan edenlerden, kaçakçılığı bir sanat haline getirenlere, korkusuz kadın korsanlardan, iflah olmaz haydutlara kadar birçok alçak insana ne yazık ki daha çok insanlığa tanık olmak mümkün.
Alçaklık: alçak olma durumu, alçakça davranış, pespayelik, şenaat.