Öne Çıkan Aleve Dokunmak kitaplarını, öne çıkan Aleve Dokunmak sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Aleve Dokunmak yazarlarını, öne çıkan Aleve Dokunmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Aleve Dokunmak” adlı romanında okurları, babasıyla 7 yıl aradan sonra görüşen bir gencin yaşadığı acıya, yıkıma ve mücadeleye ortak ediyor.
Kitapta annesinin isteğiyle yıllardır görüşmediği babasıyla bir hafta geçirmeye hazırlanan ve bu sürede neler olup biteceğine dair aklının ucuna asla getiremeyeceği şeyler yaşayan Lukas’ın hayatının kısa bir kesitine şahit oluyoruz.
Lukas, o gün için oldukça heyecanlıdır oysa babası hem geç kalmış hem de oğlu ile kapı önünde karşılaştıklarında onu tanımamıştır. İlk baştan tam bir fiyaskoyla adım attıkları bu bir haftada babasının kanser olduğunu, bilinmedik akrabalarını ve hiç tanımadığı babasının ailesinin gerçek yüzünü öğrenen Lukas, sinirlerini zorlayan pek çok olaya karşı direnerek kaçıp gitmek yerine hayata karşı dimdik durmayı başarır. Belki de babasıyla geçirdiği bu korkunç bir hafta onun hiç olmadığı kadar büyümesini sağlar…
Aleve DokunmakZoran Drvenkar · On8 Kitap · 201316 okunma
Babamı yedi yıldır görmüyorum ve tüm bu zaman boyunca ondan tek bir haber de
almadım. Bugün, nihayet yeniden görüştüğümüzde, elimi bile sıkmadı. Hatta kaç yaşında olduğumu dahi unutmuştu. Bunların üstüne, bir de kanser olduğunu öğrendim. Onun hayatı hakkında en ufak bir bilgim yok.”
Arabaya bin,” diye ekliyor babam usulca. “Lütfen, artık bin.”
Araba boyunca yürüyor. Güneş gözlükleri gözünde, ağzı çizgi gibi.
Yolcu kapısını açıyor ve sırt çantamı alıyorum, kapıyı gürültülü bir şekilde çarpıyor ve Berlin istikametine doğru yürümeye başlıyorum.
Babamın babası çalınmış araba ticaretiyle uğraşırmış; arabalar kaybolur, bir gün içinde renkleri değişir, yeni belgeler ve yeni bir sahip edinirlermiş. Kolay paraymış bu.
Aynı anda birkaç işte birden çalışan ve dolayısıyla, tam olarak ne iş yaptığını kimsenin bilemediği insanlar vardır ya, işte babam eskiden onlardanmış.
Komik görünüyor olmalıyım. Babasını çözemeyen, onun tarafından Hamburg’a sürüklenen, orada bir üvey kardeşi olduğunu öğrenen, bir cama fırlatılan, babasının abisini bıçakla tehdit eden ve hepsinin üzerine, bir de kuzenine âşık olan komik oğul.
Baban sana problemlerinden hiç bahsetmedi mi?”
“İnez,” diyorum ve öne doğru eğiliyorum. Dirseklerim masaya dayalı, ellerimi dua eder gibi birbirine kavuşturmuş durumdayım.
Neil benim üvey kardeşim. Ve Bayan Reigenbach da, üvey annem gibi bir şey. Babam, annemle evlendiğinde ve evlilikleri boyunca, Bayan Reigenbach’la da “gizli bir
ilişki” sürdürüyormuş. Nitekim annemle babamın geçinememelerinin bir sürü nedeni arasında bu durum da varmış.
Gırtlağıma kadar boka batmış durumdayım, ama bunun seninle hiçbir ilgisi yok, hem de hiç... Seni seviyorum, tamam mı ve benden hiçbir şey ummaman gerektiğini kafana yerleştirirsen, seninle anlaşabiliriz.
Babamı hep, ikinci şeride park ederek yolu tıkayan, çevresinde ne olup'bittiğini takmayan biri olarak anımsayacağım. Hep yolda duran, canı nereyi çekerse kendine
orada yer bulan ve başkalarının ne düşündüğüne metelik vermeyen biri olarak...