Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aleviliğin Doğuşu

Rıza Yıldırım

Öne Çıkan Aleviliğin Doğuşu Gönderileri

Öne Çıkan Aleviliğin Doğuşu kitaplarını, öne çıkan Aleviliğin Doğuşu sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Aleviliğin Doğuşu yazarlarını, öne çıkan Aleviliğin Doğuşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
400 syf.
10/10 puan verdi
Kullandığı kaynaklar, konuya getirdiği bakış açısı ve anlatımındaki duruluk ile gerçekten çok güzel bir kitap. Anadolu Aleviliğini anlamak için okunması gerekir bence. Okuma tavsiyem önce aleviler ve sonra gerçekten 'kendinden olmayanları' anlamak isteyen sünniler için.
Aleviliğin Doğuşu
Aleviliğin DoğuşuRıza Yıldırım · İletişim Yayıncılık · 201828 okunma
Kolonizatör Dervişler
Öte yandan Osmanlı idaresi yeni fethedilmiş toprakları kolonileştirmede Bektaşilerden faydalanmış, böylece hem Türkmen-Müslümanları hem de Müslüman olmayan nüfusu İslamileştirmişti. Özellikle de Yeniçerileri oluşturan Hıristiyan kökenli askerlerin dinini değiştirme ve dinsel eğitiminde Bektaşiler yoğun olarak kullanılmıştı. Bu dervişler tarafından kurulan tekkeler aynı zamanda seyahatçiler için yemek ve yatacak yer de sağlıyordu.
Sayfa 103 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şah Abbas'ın gulamlar lehine tavır belirleyip Kızılbaş Türkmenlerin gücünü kırması Fatih Sultan Mehmed'in Çandarlı ailesi ve Türk aristokrasisini pasifize edip sistemde devşirmelerin ağırlığını artırması ile özde aynıdır. Aynı devşirmeler gibi gulamların da temel özelliği şaha mutlak bağlılıkları ve bağımlılıklarıydı. Bu mutlak itaatin nedeni ise Osmanlı devşirmesi ile aynıydı: 1) toplumsal köklerinden kopmuş köle statüsü, 2) özel bir eğitimle beyin yıkama.
Sayfa 334 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Yeni-Çerilerin Doğuşu
Osmanlı tarih anlatılarına göre, 1361'de Edirne'nin fethinden hemen sonra gazalardan elde edilen köle sayısı dikkate değer şekilde artmıştı. İyi bilinen bir İslami ilkeyi izleyen danişmend Kara Rüstem köleler de dahil olmak üzere ganimetin beşte birini (pençik) devlet hazinesine aktarmayı önerdi. Kısa bir zaman diliminde hazineye ait kölelerin sayısı o kadar arttı ki zamanın önde gelen devlet adamları -Çandarlı Kara Halil, Kara Rüstem vd.- bu köleler ya da kullarla bir askeri birliğin kurulmasını önerdiler. Ancak asker olmadan önce bu köleler Türk dilini ve kültürünü öğrenmeleri için Türk ailelerin yanına gönderildiler. Aşıkpaşazade ve Oruç bu "yeni-çeri" ya da "yeni askerlerin" beyaz başlıklar giydiğini belirtir.
Sayfa 99 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
İslam'da Heterodoksi
Gayr-i müteşerri dindarlık ise kurtuluşun karizma aracılığı ile sağlanabileceğine inanır. O yüzden sıradan insanlar için kurtuluşa ermenin tek yolu karizmatik kişilere bağlanmaktır. Karizma imamet veya velayet olarak karşımıza çıkar. Dolayısıyla ikinci dindarlık biçimi şeriat kurallarına kulak asmaz. Alevi şemsiyesi altında birleşen dini geleneklerin hepsinin ortak özelliği karizma merkezli bir kurtuluş inancına sahip olmalarıdır. O yüzden bir şeriatları yoktur. Kurulu şeriat düzenlerine (mezhepler) de ait değillerdir.
Sayfa 20 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bildiğimiz bilmediğimizin cılız bir gölgesi olmaktan öteye geçebiliyor mu ¿
Reklam
Bir Ehlileştirme Aracı Olarak Bektaşilik
16. yüzyılın ortasından itibaren Bektaşi tarikatının Osmanlı idaresinin desteğini (yeniden) kazandığı görülür. Bu yeniden meşruiyet kazanmanın değişen Kızılbaş politikasıyla bir ilgisi olduğunu düşünmek için yeterli nedenimiz vardır. Osmanlı Devleti'nin Kızılbaşları Bektaşi babaları aracılığıyla "evcilleştirmek" istediği fikri ilk defa Köprülü tarafından öne sürüldü ve sonra Melikoff ve Ocak tarafından devam ettirildi. Esasen Bektaşi tarikatının ehlileştirme misyonu çok daha geniş bir alanı kapsıyordu. Anlaşıldığı kadarıyla, kuruluş döneminin bakiyesi olan tüm gayri-müteşerri gruplar Bektaşi çatısı altında toplanıp sisteme entegre edilmek istenmişti. Gerçekten de daha önce abdallar, kalenderiler, haydariler, vs. gibi isimlerle müstakil varlıklarını sürdüren grupların 17. yüzyıl ortalarına gelindiğinde ortadan kaybolduğu, bunların mirasının Bektaşi tarikatı tarafından devralındığı görülmektedir. Ancak bu gelişmenin ne kadarı planlanmış Osmanlı projesiydi ne kadarı kendiliğinden gelişen toplumsal süreçlerdi bilemiyoruz. Kesin olan, Osmanlı idaresi bu gelişmeyi en azından tol ere ve hatta teşvik etmişti.
Sayfa 345 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
15.Yy Anadolu coğrafyasındaki çatışmaların altında yatan sebepler
İdeolojik olarak, Kızılbaş Hareketi 15.YY. Ortalarından itibaren İslam dünyasını etkisi altına alan Mehdici cereyanların bir parçası olarak görülebilir. Ancak bu Mehdici inançların yükselişinin arkasında cok daha temel toplumsal ve siyasal dönüşümlet vardı. Töre temelli aşiret konfederasyonlarından şeriat temelli bürokratik imparatorluk düzenine geçilirken eski ve yeni düzenin arasında amansız bir mücadele baş göstermişti. Osmanlı örneğine bakacak olursak 15.yüzyıl şeriat temelli merkezi bürokratik bir imparatorluğa dönüşen Osmanlı rejimi ile Türk Moğol geleneğini sürdürmek isteyen Türkmen aşiret güçleri arasında bitmez bilmeyen çatışmalara sahne olmuştu.
Sayfa 23 - İletişim Yayınları
"Safevi devleti Türkçe konuşan Kızılbaş oymaklarından meydana gelmiş bir feodal aristokrasi tarafından kuruldu." Oktaj Efendiev
Sayfa 262 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Çocuk yaşta zihnimi çıkmaz bir ikileme sokan esas problemin, yüzlerce ırkı, dili,kültürü, düşünce geleneğini içinde barındıran koskoca İslam medeniyetini beş şarta sıkıştırıp bu dar kalıbın dışında kalan her şeyi İslam dışı ilan etmek olduğunu, ancak akademik düşünme biçimlerine aşina oldukça anlayabildim.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.