Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ama Hangi Osmanlı?

Ekrem Buğra Ekinci

Ama Hangi Osmanlı? Gönderileri

Ama Hangi Osmanlı? kitaplarını, Ama Hangi Osmanlı? sözleri ve alıntılarını, Ama Hangi Osmanlı? yazarlarını, Ama Hangi Osmanlı? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
272 syf.
8/10 puan verdi
·
44 günde okudu
Ama Hangi Osmanlı?
Türklerin Serüveni
Türklerin Serüveni
kitabında
Ekrem Buğra Ekinci
Ekrem Buğra Ekinci
'nin yazısını çok beğenince kendisinin bir kitabını okumaya karar vermiştim. Bu gaye neticesinde hem içeriğine hem de ismine bakarak "Ama Hangi Osmanlı" kitabında karar kıldım. Açıkçası kitabın ismi bana
Taha Akyol
Taha Akyol
un muhteşem kitabı
Ama Hangi Atatürk
Ama Hangi Atatürk
ü hatırlattığı için kitabı tercih etmemde etkili oldu. Ama Hangi Atatürkte
Taha Akyol
Taha Akyol
Atatürkü farklı açılardan ele aldığı için bu kitabın da Osmanlıyı farklı açılardan ele alacağını düşünmüştüm lakin kitap bu anlamda beklentimi karşılamadı. Sayın Ekici bizlere kitapta Osmanlıya dair muhtelif mevzuları irdeliyor. Kitapta şehzade eğitiminden Osmanlı anayasa macerasına, Osmanlı armasının sırrından haremağalarına dair pek çok farklı konu mevcut. Şahsen ben en çok kardeş katli, Osmanlı Tımar sistemi, Doğunun İstanbula bakış açısı ve Türkiye ve Osmanlı arasında tevarüs eden şeyler yazılarını ayrıca beğendim. Kitabı da gerek dili gerek içeriği ile severek okudum. Osmanlı tarihine merak duyanlara öneriyorum lakin uyarmış olayım kitap Osmanlı tarihine dair temel bilgileri bilmeyi gerektiriyor. Bu alanda okuma yapmamış kimseler için zorlayıcı bir kitap olacaktır.
Ama Hangi Osmanlı?
Ama Hangi Osmanlı?Ekrem Buğra Ekinci · Timaş Yayınları · 2013124 okunma
Bizlere gösterilen,tanıtılan,anlatılan Osmanlı tu-ka-ka
Halbuki; *Yahudiler İspanya'da zulüm görürken, Sultan 2.Bayezid onlara kucak açtı vatandaşlık verdi. *Sultan Abdülmecid, tıp fakültesinde okuyan tek bir Yahudi öğrenci için,kendi dinine uygun mutfak kurulmasını sağladı. *Osmanlı donanması, gayrimüslim neferlerin dini bayramlarında demir atardı. *Şeyhülislâm,gerektiğinde Padişahın uygulamalarını hukuka aykırı bulup fetva ile engelleme hakkına sahipti. *Telgrafı bulana memleketinde kimse yüz vermezken, Sultan Abdülmecid,kendisini davet edip telgraf hattı kurdurup;dünyada ilk telgrafı çeken kişi olmuş. *Pasteur kuduz mikrobunu bulduğunda, Avrupa'da ciddiye alınmamış;Abdülhamid Han,bir nişan ve teşekkür mektubu göndermiş. *Akıl hastaları Avrupa'da içine şeytan girmiş diye yakılırken,Osmanlılar akıl hastaneleri kurarak delileri hasta kabul etmiş;kuş sesi,su sesi,musikî ile tedavi etmiştir.(2.Bayezid) ...........
Sayfa 9
Reklam
Osmanlı'nın Matbaa Fetvası..
Zamanın şeyhülislâmı Yenişehirli Abdullah Rumî Efendi'ye, "Basma sanatında (matbaa) maharet iddia eden Zeyd, lugat, mantık, hikmet,heyet (astronomi) ve bunların emsâli âlet ilimlerine dair telif olunan kitaplarının harf ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp, kâğıtların üzerine basarak, bunların benzerlerini elde ederim dese, Zeyd'in böyle kitap basmasına şer'an izin verilir mi?" diye soruldu. (Fetvâlarda ger çek isim zikredilmez; sembolik isimler kullanılır.) Şeyhülislâm şöyle fetvâ verdi, "Kitap basma san'atını iyi bilen kimseler, bir kitabın harf ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp, buradan kâğıtlara basmakla, bu kitaptan az zamanda kolayca, çok sayıda elde ediyor. Böylece çok ucuz kitap yazılmasına sebep oluyor. Faydalı bir iş olduğundan, şeriat bu kimsenin bu işi yapmasına izin verir. Kitapta yazılı ilmi bilen birkaç kişi, önce kitabı tashih etmelidir. Tashih ettikten sonra basılırsa, güzel bir iş olur." Öteden beri bizde söylenen, "Avrupa'da matbaa bulunup, kitaplar basılırken, bizdeki din adamları matbaa günahtır, gâvur icadıdır diyerek engellediler. Yıllarca geri kalma mıza sebep oldular" sloganının gerçeği budur.
Fransız tarihçi Sedillot der ki, "Avrupa, pusula, kâğıt, barut ve ateşli silahlar gibi buluşlarla, Müslümanlar sayesinde tanıştı. Garb aydınlanmasının bir sebebi de budur. Derinin az bulun ması ve pahalı olması sebebiyle herkes kolay bulamazdı. Kâğıt bunu ortadan kaldırdı. Böylece ilme ve insanlığa büyük bir hizmet edil miş oldu. Bunun şerefi Müslümanlara aittir".
Mustafa Kemal'in Yahudi mıydı?
Itamar Ben-Avi (1882-1943) adlı bir Yahudi gazeteci 1940 senesinde neşredilen hatıralarında, 1911 senesinde Kudüs'teki Kamenitz Oteli'nde Trablus'a gitmek üzere olan genç bir Osmanlı subayı Mustafa Kemal Bey ile harp üzerine birkaç mülakat yaptığını yazmaktadır. Güya kendisine Sabetay Sevi'ye inananların soyundan geldiğini, fakat kendisini Türk kabul ettiğini, hatta babasının Venedik'te basılmış bir Tevrat'ı öğretmek üzere kendisine Karaim Yahudisi bir hoca tuttuğunu söylemiş; bir de aklında kalan tek duayı "Shema Yisrael Adonai Eloheinu ve Adonai Ehad" (Dinle ey İsrail! Rabbimiz olan Allah tektir) okumuş. Gazeteci "Efendim, bu Yahudilerin en mühim duasıdır" deyince de, "Benim de gizli duamdır beyim, benim de!" demiş. Bu hâdiseyi Amerika'da neşredilen Jewish Daily Şubat 1999 sayısında yeniden gündeme getirmiş; Hillel Halkin, 24 Temmuz 2007 tarihli The New York Sun nüshasında buna dair bir yazı kaleme almıştır. Benzer bir iddia Amerika'da Alman asıllı Yahudilerin neşrettiği Aufbau mecmuasının 26 Kasım 1999 nüshasında Heinz Gestrein'in kaleme aldığı "Türkler'in Babası Bir Yahudi Oğlu muydu?" başlıklı yazıda tekrarlanmıştır.
Sayfa 248Kitabı okudu
Osmanlı ve Muhyiddin İbn-i Arabî
Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan 60 sene evvel Şam'da vefat eden ve manevi keşifleriyle tanınan Muhyiddin Arabî'nin, "Inne aslaha'd-düveli ba'de's-sahiliberi ed-Devletü'l-Osmâniyye ve lâ inkırâze ilâ yevmi'l-hatmi ve'l-kiyame" (Sahabeden sonra en salih devlet Osmanlı Devleti'dir ve kıyametin zuhuruna kadar yıkılmaz) sözü meşhurdur.
Reklam
Osmanlı Hanedanın Seyyid Olduğuna Dair İddia
Osmanlı hanedanının muhibbi bibliyofil Ali Emini Efendi'nin "Hâdim ve Hâfiz-ı Emânât-ı Mübâreke, Hulefâ-yı Celile-i Osmaniyye'nin Şeref-i Silsile-i Siyâdetleri ve İlm-i Celîl-i Ensâbin Feväidi" adında Osmanlıların seyyid olduğunu ispatlayan bir makalesi vardır. (Osmani Târih Encümeni Mecmu'ası 2/19, 30 Eylül 1335, sf. 417-435)
Bir Mısır dışişleri bakanının "Osmanlı Devleti'nin yıkılışı ile tesbih tanesi gibi darmadağın olduk" sözü çok mânidardır.
Kahire'de iken Ezher yakınındaki meşhur Fişâvî kahvesinde oturup kahve içiyorduk. Bir ara arkadaşlar aralarında birisinden bahsederken "Vallahi, eş-şahs İstanbulî" dediler. "Kimmiş bu İstanbullu şahıs?" diye merakla soracak oldum. Anladım ki bahsettikleri şahıs İstanbullu felan değilmiş. Kibar, terbiyeli, kültürlü, şık kimselere böyle söylerlermiş.
Sayfa 231
Ümid Türkiye'dedir..
Seneler evvel Türkiye'deki bir cumhurreisi seçimi arefesinde, Sudan müftüsü iyi birinin seçilmesi için dua ettiğini söyledi. Bir ahbabım "Sudan nere, Türkiye nere!" gibisinden hayret izhar edince müftü, "Niçin şaşırıyorsunuz? Ümid Türkiye'dedir (el-Emel fi Türkiye)" demişti. Arapların neredeyse tamamı, Islâm dünyasındaki ezilmiş, sinmiş hâlin, Türkiye sayesinde yok olacağını; tabiri caizse yiğidin düştüğü yerden kalkacağına inanmaktadır.
Sayfa 230
Reklam
Bilmeyen Türk tarihini Çanakkale'den ibaret zannedebilir. Halbuki Çanakkale büyük bir harp içinde lokal bir savunma muharebesidir. Mağlubiyeti engelleyememiş; hatta harbi geciktirerek kaybın faturası nın ağır olmasında rol oynamıştır. 250 bin gibi korkunç zayiata sebep olan bir müdafaa harbi....
Tesalya Harbi
Osmanılı Devleti'nin kazandığı son harp, 1313 (1897) tarihli Yunan Harbi'dir. Tesalya Harbi adı da verilen bu harpten kimsenin fazla haberi yoktur. Mekteplerde bahsedilmez, merasimi yapılmaz. Bu harp vesilesiyle yakılan meşhur Dömeke Türküsü bile Çanakkale'ye ait zannedilir. Sebebi çok basit; bu harbi Sultan Hamid kazanmıştır da ondan.
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.