Beş yıllık sürgün döneminin ardından yazarın yazdığı ilk eser. Evlendikten sonra kaleme aldığı ayrıca ilk eser. Genç yazar, sürgün yıllarından sonra yazdığı bu eserinde mizah ve alaycılık önplanda.
Yazar, evliliği, dönemin sosyal hayatını, yüksek tabakayı, devlet sistemini hem eleştiriyor hem de dalga geçiyor. Aşağı tabakadaki insanların ünvanlara olan düşkünlüğünden tutun da bu uğurda yapmadıkları alçaklıklara değin her bir şeyi tek tek inceleyip okura sunmuş.
Genç Dostoyevskiden de işin açıkçası bu eseri okumak beni şaşırtmadı. Rus toplum yapısını ve insanlarını o kadar iyi analiz edip betimliyor ki o insanları diğer eserlerinde görüp kalıcı bir fikir edinmemek elde değil.
Yazar sade anlaşılır akıcı bir dille olayları okurla konuşarak anlatıyor. Ki zaten ilk dönem eserlerinde ve son dönem eserlerinde görülmeyen bir tarzıdır bu. Belki de bu tarzda yazdığı ilk ve son eseridir. Ama okurla konuşması bile estetik kokuyor yazarın.