Bunun sebebi, rastlantı, yanlışlık ve yanlış anlamalardan meydana gelen bir arapsaçı; asla çıkmadığı ve hiçbir zaman çıktığını iddia etmediği bir seyahat sayesinde ön adını dünyamızın dördüncü kıtasına verme şerefine erişmiş bir insanın hikâyesi.
İnsanlar artık okumayı, yazmayı, hesaplamayı bilmemektedir; Batı dünyasının kral ve imparatorları fermanlarının altına kendi adlarını yazmaktan bile acizdir.
1000 yılında dünya yok olacaktır, kehanet böyledir. Tanrı dünyayı işlediği bunca günah nedeniyle cezalandıracak, diye vaazlar vermektedir rahipler kürsülerinden.
Yıl 1000. Batı dünyasında,insanlar seyahat etmemektedir, yabancı topraklardan habersizdir; herkes Doğu’dan aralıksız olarak akın eden vahşi halklardan kaçıp kale ve kentlere sığınmaktadır. Köşeye kıstırılmış halde, karanlıkta, cesaretten yoksun yaşamaktadırlar.
Bazen bu ağır, uyuşturucu uykunun içinden, dünyanın bir zamanlar farklı, daha renkli, daha geniş, daha aydınlık, daha neşeli, macera ve olaylarla dolu olduğuna ilişkin belli belirsiz
bir anı canlanır.