Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Amerikan Müdahaleciliği

Noam Chomsky

Amerikan Müdahaleciliği Gönderileri

Amerikan Müdahaleciliği kitaplarını, Amerikan Müdahaleciliği sözleri ve alıntılarını, Amerikan Müdahaleciliği yazarlarını, Amerikan Müdahaleciliği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Suç, kendi alanlanını denetlemek için güç kullanmayı umut eden koyu şovenist sağa verilmiş bir hediyedir. Ve bunun anlamı şu: Olası ABD eylemleri ve bu eylemlerin tetikleyeceği etki-tepki zinciri bir kenara bırakılsa bile, muhtemelen yaşanana benzer veya ondan da beter daha fazla saldırı olacaktır. Gelecekte yaşanması muhtemel olaylar, en son yaşanan zalimliklerden önce tahmin edilenlerden bile daha uğursuz olacaktır."
Sayfa 198 - Aram Yayıncılık - Bombalamalar Üzerine - 13 Eylül 2001
"Petrol üzerinde denetim kurulmasının önemi aşağı yukarı I. Dünya Savaşı döneminde anlaşılmıştır. Bu dönemde, İngiltere başlıca dünya gücüydü ve bölgenin büyük bölümünü denetliyordu. Bununla birlikte, I. Dünya Savaşından sonra İngiltere’nin bölgeyi doğrudan askeri işgalle denetleyecek askeri gücü yoktu. Askeri gücü bunu yapamayacağı bir düzeye düşmüştü. Dolayısıyla başka araçları öne çıkardı. Birisi hava gücünün kullanılması ve aynı zamanda, o tarihte en büyük zulüm olduğu düşünülen, zehirli gazdı. Zehirli gazın en coşkulu destekçisi, Kürtlere ve Afganlara karşı kullanılmasını isteyen Winston Churchill’di."
Sayfa 155 - Aram Yayıncılık - "II. Dünya Savaşından itibaren ABD ezici bir üstünlükle dünyanın egemen gücüne dönüştü ve hemen ardından açık açık Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını ele geçirmeye yöneldi -bu konuda bir tartışma yoktu."
Reklam
"Modem Türk devletinin bütün tarihi boyunca Kürtler fena halde ezildiler, ama işler 1984’de değişti. 1984’te, Türk hükümeti Güneydoğu’da Kürt nüfusuna karşı büyük bir savaş başlattı. Ve bu devam etti. Gerçekte, halen devam etmektedir. Eğer ABD’nin Türkiye’ye askeri yardımına bakarsak -genellikle oldukça iyi bir politika göstergesidir- Türkiye tabii ki stratejik bir müttefikti, dolayısıyla her zaman oldukça yüksek düzeyde askeri yardım aldı. Ancak yardım 1984’te, karşı-ayaklanma savaşı başladığında, büyük artış gösterdi. Bunun, açıkça görülebileceği gibi, Soğuk Savaşla hiçbir ilgisi yoktu. Karşı-ayaklanmadan kaynaklanıyordu. Yardım yüksek düzeyde kalmaya devam etti ve zulümler arttıkça, 1990’larda doruğa çıktı. Yardımın en yüksek olduğu yıl 1997 idi. Gerçekte tek başına 1997 yılında ABD’nin Türkiye’ye askeri yardımı, sözümona Soğuk Savaş sorunlarının olduğu bütün bir 1950­-1983 dönemine göre daha yüksekti. Sonuç büyük ölçüde utanç vericidir: Öldürülen on binlerce insan, iki ya da üç milyon göçmen, 3.500 civarında köyün yıkıldığı yoğun bir etnik temizlik."
Sayfa 149 - Aram Yayıncılık - Bu durum 1999’a kadar sürdü. 1999’da Türkiye’nin yerine Kolombiya geçti. Kolombiya yar küredeki en kötü insan hakları siciline sahiptir."
"Sunulan üçüncü argüman, ki en azından doğru olmak gibi bir değeri vardır, Saddam Hüseyin’in bir canavar olduğudur. Gerçekte, eğer Tony Blair’i, Bili Clinton’ı, Madeleine Albright’ı ya da bu konuda görüşlerini dile getiren hemen herkesi dinlediğinizde, bu adam öyle bir canavardır ki, yaşamasına izin veremeyiz diyerek tekrar tekrar yaptırımları haklı gösterirler. Saddam Hüseyin en acımasız gaddarlığı bile yapmıştır -yani, tüyler ürpertici bir biçimde Kürtleri gazla zehirleyerek, kendi halkına karşı kitle imha silahlan kullanmıştır. Bunlann hepi doğrudur, ancak atlanan iki sözcük var. 'Doğru, Saddam -kendi halkına karşı zehirli gaz ve kimyasal silahlar kullanarakbizlm desteğimizle en büyük kötülüğü yapmıştır.' Tepkimizin de kanıtladığı gibi, besbelli ki bizim için bir önemi olmayan bu zulümlerden tamamen bağımsız olarak, Saddam gözde bir dost, ticari bir ortak ve bir müttefik olarak kaldıkça desteğimiz gerçekte devam etti -devam etti ve aslında arttı. Yapabileceğiniz ilginç bir deney, egemen basındaki tartışmaların herhangi bir yerinde, yukandaki iki eksik sözcüğün eklenmiş olduğu bir yer bulup bulamayacağınızı görmektir. Bunu okuyucu için bir deney olarak bırakacağım. Ve bu aydınlatıcı bir deneydir. Size yanıtı doğrudan verebilirim: Bulamayacaksınız. Ve bu aynı zamanda bize kendimiz hakkımızda da bir şeyler söylüyor, ve tabi argüman hakkında da."
Sayfa 146 - Aram Yayıncılık - Ortadoğu'da Barış Olasılıkları - Noam Chomsky’nin, Toledo Üniversitesi’nde, 1. Yıllık Maryse Mikhail Konferansında yaptığı konuşmanın metni:
"Zihnin kötümserliği, fakat iradenin iyimserliği için çaba göstermeliyiz."
Aram Yayıncılık
"Türkiye yaklaşık 2-3 milyon kişinin göç etmesine, 3 500 köyün yıkılmasına -bu Kosova’nın yaklaşık yedi katıdır- on binlerce insanın öldürülmesine yol açan kanlı, acımasız bir karşı-ayaklanma programı ve etnik temizlik operasyonu yürütüyordu (bunun NATO içinde olduğuna, sınırların ötesinde olmadığına dikkat edin). Bunu nasıl yapıyorlardı? Evet,
Bill Clinton
Bill Clinton
yönetiminin akıttığı askeri yardımla. Zalimlikler arttıkça yardım da arttı. Bu yardımın önemli bölümü yasal değildi, çünkü Kongre tarafından yasaklanmıştı. Dolayısıyla dolambaçlı yollardan yapılması gerekti. Yardım neden azaldı? Çünkü saldırdıktan yerli nüfusu büyük ölçüde bastırdılar, işte bu nedenle yardım azaldı."
Sayfa 111 - Aram Yayıncılık - "Evet; bu, zalimlikleri tırmandıracaktır. Çok büyük olasılıkla, halihazırda yarı-kürede en kötü durumdaki insan haklan ihlalleri düzeyini arttıracak ve hatta daha da kötüleştirecektir."
Reklam
"Nüfusun belki üçte biri ABD’nin diplomatik ve askeri desteğiyle ortadan kaldırıldı. 1999’un başında vahşet tekrar tırmanmaya başladı. Yılın ilk aylannda binlerce insan Endonezya ordusu ve paramiliter güçleri tarafından öldürüldü. Bu olay ABD’de fazla haber konusu yapılmadı, ama çok da gizli kaldığı söylenemez. Geçen Eylül ayında bu durum, 750.000 kişinin, yani nüfusun %85’inin evlerinden sürüldüğü, zalimce sürüldüğü ve ülkenin büyük bölümünün yakılıp yıkıldığı bir noktaya kadar tırmandı. Birkaç yüz bin kişi Endonezya’ya sürüldü. 150.000 kişi hala orada, Endonezya’daki toplama kamplarında bulunuyor. ABD hiçbir şey yapmadı. ABD’nin pozisyonu şuydu: “Bu onların sorumluluğu ve sorumluluklarını azaltmak istemiyoruz.” Sonuna kadar benimsenen pozisyon buydu."
Sayfa 110 - Aram Yayıncılık - insani Müdahele - 5 Temmuz 2000
Barbarlığın En Yüksek Aşaması: ABD
"ABD sürdürülebilir kalkınmayı mı zorluyor? Benim bildiğim kadarıyla ABD’nin zorlaması sürdürülemez kalkınmama içindir. Örneğin Ticari Fikri Mülkiyet ve Ticari Yatırım Önlemleri (TRIP ve TRIM) gibi Dünya Ticaret Örgütünün kurallarına bir bakın, ABD politikasına içkin olan programlar kalkınmayı ve büyümeyi engellemek üzere tasarlanmıştır. Bu nedenle, fikri mülkiyet hakları tam da tekelci fiyatlandırma ve kontrolün korunmasına yöneliktir. Gerçekte artık mega-şirketler olan şirketlerin tekelci fiyatlar isteme hakkını garanti etmektedir; örneğin ilaç sanayiinin ürettiği ilaçların dünyanın çoğu yerinde, hatta ABD’deki halkın bile satın alamayacağı bir düzeyde fiyatlandırılmasını garanti etmektedir. Örneğin, ABD’deki ilaçlar Kanada kadar yakın bir ülkedeki aynı ilaçlardan çok daha pahalıdır, yine örneğin Avrupa’dan bile çok daha pahalıdır ve üçüncü dünya için bu tam da milyonlarca insan ölüme mahkum etmektedir."
Aram Yayıncılık - Sürdürülemez Kalkınma - 30 Mayıs 2000 - Bir söyleşide Cbomsky'ye şu soru soruldu: "ABD'nin gelişm ekte olan dünyayı sürdürülebilir ’kalkınma için zorlamasının ardındaki saikler nelerdir?" Cbomsky’nin yanıtı şöyleydi:
"Sistematik kalıplardan genellikle bir şeyler öğrenebiliriz; o zaman daha önceki şampiyon Türkiye üzerinde biraz duralım. Önde gelen bir ABD karakolu olarak, Soğuk Savaşın başlangıcından bu yana önemli düzeyde askeri yardım aldı. Ancak silah teslimatlan Soğuk Savaşla hiçbir bağlantısı olmaksızın, 1984’de hızla artmaya başladı. Aslında bu yıl, Türkiye’nin büyük ölçüde Kürtlerin yaşadığı Güneydoğu’da büyük ölçekli bir karşı-ayaklanma harekatı başlattığı yıldı. Silah teslimatları bütün 1950-1983 (mali yıllar) döneminin toplamını aştı ve ağır silahlar (savaş uçakları, tanklar vb.) dahil, Türkiye’nin askeri donanımının yaklaşık %80’ine ulaşarak 1997’de doruğa çıktı. 1999 itibariyle Türkiye, 2-3 milyon kişilik bir insan göçünü, 3.500 yıkılmış köyü (NATO bombardımanı altındaki Kosova’nın 7 katı) ve on binlerce ölüyü ardında bırakarak uyguladığı terör ve etnik temizlikle Kürt direnişini büyük ölçüde bastırmıştı.
Bill Clinton
Bill Clinton
yönetiminden gelen devasa silah akışı bu hedefleri gerçekleştirmek için artık gerekli değildi. Buna rağmen, 1990’Iann uç noktaya varan bazı devlet terörüne dayalı uygulamalar sayesinde kazanılan büyük başarıya karşın, askeri operasyonlar devam ediyor ve Kürt vatandaşlar hala en küçük haklarda bile yoksunlar (yine, Miloşeviç yönetimi altındaki Kosova’dan çok daha acımasız bir rejim)."
Sayfa 92 - Aram Yayıncılık - Kolombiya I - 24 Nisan 2000
“İnsani krizlere” dönük ilke daha önce tartıştığımız teknik anlamda uygulanır: Zengin ve imtiyazlı kişilerin çıkarları tehlikeye düştüğünde. Buna uygun olarak, yukarıda belirtilen örnekler “insani krizler” olarak nitelendirilmez, dolayısıyla gözünü başka tarafa çevirmek ve bir şey yapmamak, zorunlu olmasa da, kesinlikle bir tercihtir."
Aram Yayıncılık - Balkanlarda Kriz - "Benzer nedenlerle, Clinton’un Afrika politikası Batılı diplomatlar tarafından “Afrika’yı kendi krizlerini çözmekle baş başa bırakmak” şeklinde anlaşılmaktadır."
Reklam
"Türkiye’nin Kürtleri şiddetle bastırması yıllardır büyük bir skandaldi. Bu skandal 1990’larda zirveye ulaştı. Göstergelerden birisi, Türk ordusu kırsal bölgeleri yakıp yıktıkça, 1990-1994 arasında bir milyondan fazla Kürdün buralardan gayri resmi Kürt başkenti Diyarbakır’a kaçışıdır. Türkiye’nin İnsan Haklarından sorumlu Devlet Bakanına göre iki milyon kişi evsiz bırakıldı ve Bakan bunun kısmen “devlet terörünün” sonucu olduğunu kabul etti. İşkence, binlerce köyün yıkılması, napalmlarla bombalamalar ve genellikle on binlerce olduğu tahmin edilen, sayısı bilinmeyen savaş kayıplarının (hiç kimse ölenleri saymıyordu) yanısıra, yalnızca Kürtlerin öldürüldüğü “esrarengiz cinayetler” (özel timlerin neden olduğu sanılmaktadır) 1993 ve 1994’te 3.200’e ulaşmıştı. Türkiye’nin yaptığı propagandada cinayetlerden Kürt terörü sorumlu tutuldu ve bu iddia ABD’de genellikle kabul gördü. Büyük ihtimalle Sırp propagandası da aynı uygulamayı izliyor. 1994 yılı Türkiye’de iki rekora tanıklık etti: Jonathan Randal’ın bölgeden geçtiği habere göre, 1994 “Kürt bölgelerinde baskının en çok arttığı yıldı” ve Türkiye’nin “Amerikan askeri teçhizatının en büyük ithalatçısı haline geldiği, böylece dünyanın en büyük silah alıcısı olduğu” yıl oldu."
Sayfa 57 - Aram Yayıncılık - Balkanlarda Kriz - "Standart bir argüman bir şey yapmak zorunda olduğumuzdur: Gaddarca eylemler sürüp giderken bir kenarda oturup bekleyemezdik. Argüman o kadar saçmadır ki, seslendirildiğini duymak oldukça şaşırtıcıdır."
"Her bir sorunun kendi niteliklerine göre değerlendirilmesi gerekir."
Sayfa 68 - Aram Yayıncılık - Balkanlarda Kriz - Mayıs 1999
"Reagan-Clinton’lı yılların başlıca yeniliği, uluslararası hukukun ve bağlayıcı yükümlülüklerin çiğnenmesinin bütünüyle açık hale gelmiş olmasıdır. Bu tutum aynı zamanda ilginç açıklamalarla desteklenmişti. Öyle ki, eğer dürüstlük ve insani sonuçlar önemli değerler olarak kabul edilseydi, bu açıklamalar gazetelerin baş sayfalarında yer alır ve okul ve üniversite müfredat programlarında önemli bir yer tutardı. En üst düzeydeki yetkililer uluslararası hukuk ve kurumların önemini kaybettiğini, çünkü ABD’nin ezici bir güce sahip olduğu erken savaş sonrası dönemde yaptıkları gibi, artık ABD’nin emirlerine uymadıklarını açıkladılar."
Sayfa 63 - Aram Yayıncılık - Balkanlarda Kriz - "Reagancılar yeni bir çağ açarken, Clinton döneminde dünya düzeninin hor görülmesi, şahin politika analistlerini bile endişelendirecek kadar aşırı bir noktaya ulaştı." - Mayıs 1999
"Tek başınıza bir konum almak büyük ölçüde özgüven, belki de birinin sahip olması gerektiğinden daha fazla özgüven gerektirir; çünkü size doğru gelen gördüğünüz ve duyduğunuz her şeyle karşıtlık içindedir."
Aram Yayıncılık - Bilgilenmek ve Entelektüel Özsavunma - 8 Mart 1999
"Anlamak bedava değildir. Yalıtılmış bir birey için, bu işin müthiş zor olmakla hepten umutsuz olmak arasında bir yerlerde olduğu doğrudur."
Aram Yayıncılık
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.