Ana soğuk düşüncelerle okuduğum ,okudukça içinde kayboldugum gerçekçi bir eserdi. .. işçi ve soylu sınıfın çatışmasını birebir yansitan eser. Okunabilir .
Bu korku yüzünden mahvoluyoruz hepimiz. Bize hükmedenler, korkularımızdan yararlanıyor ve bizi istedikleri gibi kullanıyorlar. Korktukça bataklığa saplanıyoruz. O bataklıktaki ağaçlar gibi korktukça çürüyoruz...
İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne.
İşte asıl cinayet bu.. Utanılacak bir cinayet..
Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar.
Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar.
Anlıyorsun beni değil mi anne?
Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç birşey anlamaz hale getiriyorlar.
Biz, talihsiz insanlar, her şeyi pek güzel hissederiz de anlatmayı bir türlü beceremeyiz. bu yüzden kendimizden utanç duyar, kendimize kızarız ve yaşam her yandan üstümüze üstümüze gelir; bizi boğar, nefes almaya çalışırız ama, hissedip de anlatamadığımız düşünceler buna meydan vermez.
Hepimizin arkadaş olduğunu hissetmedikçe, aynı istekle, haklarımız için mücadele etme isteğiyle sıkı sıkıya birbirine bağlı dostlardan oluşan bir aile oluşturmadıkça, daha iyi bir hayata ulaşamayız.
Onlara zulmediyorlar, ter döktürüyorlar, eziyorlar, birine öbürünün eliyle vurduruyorlar. Onları tüfek, cop, kaldırım taşı haline getirmişler, sonra da: bu devlettir! diyorlar.
Bu bir cinayet, Ana! Milyonlarca insanın öldürülmesi, ruhların katli... Anlıyor musun? Ruhu öldürüyorlar. Bizlerle onlar arasındaki farkı görüyorsun: Bizden biri bir insana vurdu mu, utanıyor, acı çekiyor, özellikle tiksinti duyuyor! Oysa ötekiler, acımadan, kılları kıpırdamadan, rahatlıkla binlerce kişiyi öldürüyorlar, zevkle öldürüyorlar! Kendilerini insanlara egemen kılma imkanını sağlayan parayı, altını, önemsiz kağıt parçalarını, bir sürü ıvırzıvırı korumak için boğuyorlar. Düşün bir kez: Kendilerini savunmak, korumak için değil, varlık aşkına yapıyorlar. İçerden değil, dışardan sakınıyorlar.