Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı?

Johns Mool

Öne Çıkan Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? Gönderileri

Öne Çıkan Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? kitaplarını, öne çıkan Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? yazarlarını, öne çıkan Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Akdeniz kısmı ki, Bursa ve Aydın vilayetleriyle ayrılır. Burası Anadolu'nun en münbit, en zengin kısmıdır. Burada, Türk yalnız değildir. Türk, kimliğine ne kadar alakadar görünüyorsa, Rum da aynı nisbette bulunuyor. Büyük şehirlerin, kasabaların ticaretinin önemli bir kısmı Rumlarda, Ermeniler'dedir. Bilhassa Rumlar, siyasi teşkilatlarıyla bir "Rum muhiti" meydana getirmişler. Türkler içinde bir Avrupa kolonisi gibidirler. Mesela sahil, tamamiyle Yunanlıların elindedir. Bütün deniz sahili, adaların birer karakol nöbetçisidirler. İzmir'den Sivas'a kadar silsile ile uzanan bu teşkilatla alâka dar bir Rum bana dedi ki: "Bu vilayetlerdeki Türkler gittikçe azalmaya başlıyorlar. Bunların evlerini, arazilerini satın almak, cemiyetimizin en esaslı bir işidir. Her ne olursa olsun, bu vilayetin arazisini Rumlara intikal ettirebilmelidir ki, Makedonya'nın çete çarpışmaları başlasın! Dünyanın en cesur ve en metin milliyetçisi köylülerdir." Fakat bu Rum milliyetçisinin de itiraf ettiği gibi, henüz arazinin mühim bir kısmı Türkler'dedir. Çünkü Türk köylüdür. Bu arazi elinden alınabilecek mi? Ne yazık ki, istimlak meselesi şiddetle devam ediyor.
Sayfa 38 - Selis Kitaplar, 1. Baskı: Ocak 2009
Selçukiler devrinde henüz faal olan Türk dehası, Osmanlı devrinin başlangıcında atıllaşmaya başlıyordu. Evvela yorgun idi, Selçukiler zamanındaki manasızlaşan tahsil ile hiçbir şey öğrenmemişti. Bir âlim, kendi zekasından önce evvelki müçtehidlerin yorumlarını izlemek zorundaydı ve bu baskı da bizzat kendiliğinden kaynaklanıyordu. O, anlamayarak, bilemeyerek Arap dehasının mantıklarına ram olurken, herkesin böyle olmasını arzu ediyor ve olmayanlar tekfir ediliyordu. Pek tabii, bu Arap müctehidleri hükümran iken, Arap lisani, Arap terbiyesi, Arap idaresi, nihayet Arap hayatı sosyal hayatı da hükümran olmaya başlıyor. Türkçe okuyabilmek için evvela Arapça'dan başlanıyordu. Dine hiç kimse taarruz edemez, din mukaddestir. Yalnız niçin bir çocuk anlamadığı bir usul ile tahsile başlasın?..
Sayfa 28 - Selis Kitaplar, 1. Baskı: Ocak 2009
Reklam
Gazi Mustafa Kemal Atatürk: tmm.
Anadolu'nun bugünü ve geleceği yalnız ''Anadolu Türk'ünün'' değildir. Bu kıta için emek, akıl, para, gemi, asker feda eden ve birçok siyasi buhranlar geçiren İngiltere'nin de bir hissesi vardır.
"...Bir manevi istiladan başka birşey olmayan din, milletin karakteriyle üst üste gelip çakışarak bir seçilme/ayıklanma devri geçirmiş ise, o hükümetin bir millet hükümeti olduğundan şüphe edilemez..."
Sayfa 15 - Selis Kitaplar, 1. Baskı: Ocak 2009
Türkiye'nin yaşayabilmesi için Türk'ün hakimiyeti lazımdır. Zira bir hükümet, bir millettir. Biz Türkiye'yi seyrederken, Türk milletini görmeliyiz. Halbuki Türkiye'de bir hükümet yoktur. Çünkü suni hükümet olmaz, böyle bir hükümet yokluğa mahkumdur.
Sayfa 24 - Selis Kitaplar, 1. Baskı: Ocak 2009
ben de diyorum neden hep başım dönüyor..
Sabık bir devlet başkanının dediği gibi: ''Türkiye o kadar kıymetli bir elmastır ki ona sahip olacak bir zengin yoktur. O herkesin, her zenginin önünde tekerlenir gider ve daima öyle yuvarlanacaktır.''
Reklam
Düşünmelidir ki; beş asırdan beri Avrupa'yı tehdit, sonra tahriş eden bu Türkiye hakkında birşey bilemiyoruz. "Bu hükümet yaşayacak mı, yaşamayacak mı?" sorusu öyle tekrar ediliyor ki, eğer gelecekteki asırlar görünebilseydi, aynı soruyu işitirdik. Sabık bir devlet başkanının dediği gibi: "Türkiye o kadar kıymetli bir elmastır ki ona sahip olacak bir zengin yoktur. O herkesin, her zenginin önünde tekerlenir gider ve daima öyle yuvarlanacaktır."
Sayfa 17 - Selis Kitaplar, 1. Baskı: Ocak 2009
1912 yılı öncesinde anadoluya gelmiş olan amerikalı gazetecinin yorumu..
''Yedi sene Türkiye'de kaldım. Türkiye hükümetinin şeklini anlamak için Suriye vilayetinden aşağı inmedim. Bu sahada gördüğüm en mühim nokta, Türkiye olan bu kıtanın Türklerindeki kaygısızlıktır. Anadolu'daki Türk, her bir İslam unsurundan daha kayıtsız görünüyor ve hükümetin kuruluş, düşüş ve seçimiyle hiç ilgili görünmüyor. Balkanlar meselesini, Yemen meselesini hiç bilen yok! Hatta eski muharebelerin mağlubiyetinden bile bahsedilmiyor. Ben hiçbir yerde görmedim ki, Rusya, Avusturya, İngiltere vesair hükümetlere ''kin'' ve ''intikam'' ile duygulanan bir insandan bahsedilsin. Herkes Yemen'e giden askerlerden, Rumeli'deki siyasi çetelerden, şehitlerden bahseder, fakat hiç kimse ''bu niçin böyledir?'' diyemiyor.''
Türkiye her ne kadar, bir zamanlar bir kağıt yangını gibi birçok ufuklara kadar yayılmış ise de, o kağıt yangınının nihayetindeki yokluk gibi, bu suni hükümet de yok olduğunu anladı.
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.