Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı?

Johns Mool

Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? Gönderileri

Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? kitaplarını, Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? sözleri ve alıntılarını, Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? yazarlarını, Anadolu'da Türkiye Yaşayacak mı? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
20. yy. anadolu köylüsünün durumu hakkında..
Bütün seyyahların itiraf ettiği gibi, Anadolu bir karaborsa sefaleti çekiyor. Pek fakir olan köylü, tarlasını sürebilmek için paraya muhtaçtır. Bu parayı mahalli tefecilerden fahiş faizlerle alıyor. Sonra hem malını tekele kaptırıyor hem de hiçbir şey kazanamadan diğer sene de tefecisine müracaat ediyor. Yalnız nafakasını temin edebilmek için tefecinin yakınlığını kurmak mecburiyetindedir. Hatta, müstemleke işleriyle meşgul sabık bir Alman bakanı demişti ki; '' Anadolu'nun üretimi sarrafların elindedir. Örneğin, pamuk eken bir köylü, beş on lira kazanacağı zaman, teminat ve kefaletten sonra ürününü de sarrafa satmak mecburiyetindedir. Fakat sarraf alıp almamak hakkını muhafaza eder. Ekseriya ucuz bir fiyat ile alır ve bedeli de kısmen borca ve faize tahvil ederek köylüye birkaç para verir. Köylü de sessiz sedasız köyüne geri döner.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk: tmm.
Anadolu'nun bugünü ve geleceği yalnız ''Anadolu Türk'ünün'' değildir. Bu kıta için emek, akıl, para, gemi, asker feda eden ve birçok siyasi buhranlar geçiren İngiltere'nin de bir hissesi vardır.
Reklam
Doğu meselesinin asri entrikaları içinde birçok diplomatik vaziyetlerin, birçok gizli mücadelelerin, hücumların, savunmaların sahnesi olan Anadolu'nun karışık bir tarihi vardır.
... Sünni mezhebine mensup olan Türk, kendisine Türk kelimesini izafe etmekten nefret ediyor. Çünkü hocaları ona öğretmişlerdir ki, Kızılbaşlar Türk'tür.
johns mool'a göre 20. yy. anadolu insanının genel durumu..
O parlak bir gelecek hayali kurmuyor. Bir ümit anlamıyor, elemlerinin, azaplarının, ihtiyaçlarının teskin edileceğine inanmıyor. Bu dünya böyle imiş, diyor. Sonra ''böyle geçecektir''de karar kılarak, sefil bir halde yaşıyor. Bu kıtanın psikolojisi budur. Bunun genele ait tahribatı ise ilgisizlik ve baskı karşısında boyun eğmek.
Reklam
Bir tüccar, muhitinin gelişmesiyle orantılı olarak itibarını da arttırır. Cehalet devrinde iptidai birer tüccar olan karaborsacılar, medeniyet devrinin de birer bankeridirler.
Bugün tarih-i kadim gösteriyor ki, bazı tesirler nedeniyle kaybolan medeniyetler, insanlarıyla mahvolmamışlardır. İnsanlar birçok ayıklanma devrinden sonra tekrar hayat bulmuşlar ve başka bir medeniyetin zeminini hazırlamışlardır.
Hayat, nüfusun adediyle değil paranın kuvveti ile kazanılıyor.
Reklam
Henüz cahil Türk köylüsü bir Rum kadar medeniyet eseri gösteremiyorsa da, Rum'un medeniyeti de sahtedir. Sahtekarlıklarıyla meşhur olan Rumlar, bugünkü eğitimin ağırlığını taşıyabilecek bir zihin gücüne sahip değillerdir. Onlar Draper'in söylediği gibi; ''Pişmiş bir dimağdırlar, eğitimin katkısıyla bir şey öğrenirler. Nasıl ki kuşların içinde bir papağan konuşuyorsa, öyle de insanların içinde bir Rum, tekrar ve taklit üzere eğitim görüyor...'' Eski Yunan yoktur, eski Yunanlı yoktur. Onların lisanı başka olduğu gibi, dimağları da başkaydı.
İzmir'den Sivas'a kadar silsile ile uzanan bu teşkilatla alakadar olan bir Rum bana dedi ki; ''Bu vilayetlerdeki Türkler gittikçe azalmaya başlıyorlar. Bunların evlerini, arazilerini satın almak cemiyetimizin en esaslı bir işidir. Her ne olursa olsun, bu vilayetin arazisini Rumlara intikal ettirebilmelidir ki, Makedonya'nın çete çarpışmaları başlasın.''
1912 yılı öncesinde anadoluya gelmiş olan amerikalı gazetecinin yorumu..
''Yedi sene Türkiye'de kaldım. Türkiye hükümetinin şeklini anlamak için Suriye vilayetinden aşağı inmedim. Bu sahada gördüğüm en mühim nokta, Türkiye olan bu kıtanın Türklerindeki kaygısızlıktır. Anadolu'daki Türk, her bir İslam unsurundan daha kayıtsız görünüyor ve hükümetin kuruluş, düşüş ve seçimiyle hiç ilgili görünmüyor. Balkanlar meselesini, Yemen meselesini hiç bilen yok! Hatta eski muharebelerin mağlubiyetinden bile bahsedilmiyor. Ben hiçbir yerde görmedim ki, Rusya, Avusturya, İngiltere vesair hükümetlere ''kin'' ve ''intikam'' ile duygulanan bir insandan bahsedilsin. Herkes Yemen'e giden askerlerden, Rumeli'deki siyasi çetelerden, şehitlerden bahseder, fakat hiç kimse ''bu niçin böyledir?'' diyemiyor.''
Türkiye her ne kadar, bir zamanlar bir kağıt yangını gibi birçok ufuklara kadar yayılmış ise de, o kağıt yangınının nihayetindeki yokluk gibi, bu suni hükümet de yok olduğunu anladı.
ben de diyorum neden hep başım dönüyor..
Sabık bir devlet başkanının dediği gibi: ''Türkiye o kadar kıymetli bir elmastır ki ona sahip olacak bir zengin yoktur. O herkesin, her zenginin önünde tekerlenir gider ve daima öyle yuvarlanacaktır.''
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.