Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Analitik Felsefe: Bir Yanılsamanın Tarihi

Aaron Preston

Analitik Felsefe: Bir Yanılsamanın Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Analitik Felsefe: Bir Yanılsamanın Tarihi sözleri ve alıntılarını, Analitik Felsefe: Bir Yanılsamanın Tarihi kitap alıntılarını, Analitik Felsefe: Bir Yanılsamanın Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Scott Soames
''Analitik felsefecilerin (aralarında tarihçiler de olmak üzere) yüksek düzeyde özelleşmiş konuları sürekli olarak daha da incelen ayrıntılarda soruşturmaktan daha çoğunu yapmaları gerekir. Ek olarak, daha büyük, sentetik tablolar kurmaya çalışmamız gerekir ki, bunlar tikel sorunlar üzerine sağın ve ayrıntılı anlayışlar tarafından biçimlendirilmişken, aynı zamanda o anlayışların ötesine geçer. Felsefe tarihinde, bu şimdi olduğumuz nokta ve ona nasıl ulaştığımız konusunda daha geniş ve daha kullanışlı bir tablo geliştirme girişiminde bulunmak demektir.''
Yaşamın anlamı uğruna araştırma, gerçeklik arayışı, ahlaksal değerleme için ussal bir temel keşfetme girişimi, ya da özgür istenci, bilinci, ya da kişisel özdeşliği yirminci yüzyılda analitik düşünceyi çok sık karakterize etmiş olan o natüralizmin ötesine giden terimlerde anlama isteği-tümü de şimdi ölü bir disiplinin, yani geleneksel felsefenin, analitik devrimden önce varolan türden felsefenin boş hayalleri olarak çizilip atılır.
Sayfa 35 - İdeaKitabı okudu
Reklam
Kişinin sarıldığı düşüncelerin kişinin kurumsal, politik ve daha geniş toplumsal ortamı tarafından etkilenmediğini düşünmek saflıktır. Aynı zamanda, bir kişinin görüşlerinin yalnızca o ortamların bir işlevi olduğunu sanmak da doğru değildir; çünkü bütünüyle açıkça görünür ki, zamanla düşünceler toplumsal realiteleri değiştirebilir.
Sayfa 79 - İdeaKitabı okudu
Analitik felsefe geleneksel felsefe ile önemli ölçüde uzlaşma kurmayı başarmışken, ikisinin birbirine yabancı kalmayı sürdürdüğü önemli noktalar da vardır. Geleneksel olarak, felsefenin herşeyin üzerine yayılan hedefi genel-ve o anlamda herşeyi kucaklayan-bir dünya görüşünün ussal olarak yapılandırılmasıdır, öyle bir dünya görüşü ki, yalnızca metafiziksel değil ama moral sorulara da usauygun yanıtlar sağlamakta, böylelikle kaba-ve-hazır bir yol haritası olarak hizmet etmektedir ki, bu insanları hedefteki summum bonumuna, bir eudaimonia ya da 'serpilme' yaşamına doğru yönlendirecektir. Bunu ortaya koymanın bir yolu felsefenin geleneksel telosunun törel ve kılgısal olduğunu söylemektir, kuramsal değil. Bununla birlikte, bu çağdaş kafa için yanıltıcı olacaktır, çünkü geleneksel görüş felsefi kuramcılığı bölümsel olarak eudaimonia için oluşturucu yapar ve dolayısıyla kendini ve başkalarını eudaimonia yaşamına doğru götürmek için hiç olmazsa bir ölçüde kuramsal anlağa iyeliğin zorunlu olduğunda diretir.
Sayfa 25 - İdeaKitabı okudu
Geleneksel felsefenin özlemlerinden biri yoklanmamış hiçbir sayıltısının olmaması, 'varsayımsız' olmaktır. Bu hedef sonunda ulaşılamaz olsa bile, salt ona ulaşma girişiminin kendisi bile yalnızca bir felsefeci olarak değil ama bir insan olarak kuramsal temellere sürekli dikkat edilmesini gerektirir. Bu ʻyoklanan bir yaşam' yaşama biçimindeki Sokratik buyrumda örtüktür, ve felsefenin doğası ve yöntemleri üzerine ikinci-düzen derin düşünmeyi-e.d. felsefe- ötesini- felsefenin kendisinin parçası yapan şeydir. Bu böyle olduğu için, felsefe herhangi bir paradigmayı normal bilimin yaptığı gibi sorgusuzca alamaz.
Sayfa 142 - İdeaKitabı okudu
Geleneksel felsefe kuramsalı ve kılgısalı karmaşık bir bütünün iki özsel bileşeni olarak birleştirirken, analitik felsefe yalnızca onları ayırmakla kalmaz, ama birini felsefenin asıl alanının ötesine düştüğü için bir yana atar.
Sayfa 25 - İdeaKitabı okudu
Reklam
Sonuç olarak, Newtoncu paradigmayı anlamak Newton sonrası İngiltere'de genel olarak bilgi üzerine getirilen sınırlamaları anlamaktır.
Sayfa 150 - İdeaKitabı okudu
Biçimselleştirme üzerinde diretme hiçbir zaman analitik felsefe içerisinde evrensel olmamıştır; ne de analitik felsefenin gerçek dünyadan yabancılaşmasının biricik kaynağıdır. Yalnızca en açık kaynaktır-ki bu nedenle eleştirel dikkatte aslan payını alır.
Sayfa 39 - İdeaKitabı okudu
Entellektüel çabanın büyük kütlesinin bu paradigmaya [Newtoncu paradigma] öykünmeye yönelmesi ile, yalnızca İngiltere'de değil ama bütün Batı dünyasında, bilgi kazanmak için başka yöntemler kullanma olanağı ve bilimsel yöntemin kendisinin felsefi temellendirmesi giderek artan bir biçimde gözardı edildi. Kıta Ussalcılarının girişimleri gibi, görgül bilimlerin bir a priori metafizik dizgesinde sağlam felsefi temellendirme gereksinimi içinde olduklarını ileri süren girişimlere karşın, ve Hume'un girişimi gibi, bilimsel yöntemde gizli rahatsız edici epistemik problemler (özellikle duyu- algısı, nedensellik ilişkileri ve tümevarım üzerine dayanması açısından) olduğunu gösterme girişimlerine karşın, saf bir iyimserlik altında bütününde Batı kültürü Newtoncu paradigma yönünde sürüklendi; modern düşüncede bilimselciliğe doğru itkinin nedeni budur.
Sayfa 151 - İdeaKitabı okudu
Analitik felsefenin olağandışı sürecinin özelliklerinden biri geleneksel olarak-eş deyişle, linguistik felsefe olarak - anlaşıldığı gibi analitik felsefenin hızlı doğuşu ve sonra düşüşüdür. Düşüşü en özeksel iki özelliğinin terk edilmesinden oluşur: Linguistik tez ve eşliğindeki karşı-metafiziksel duruş. Genel olarak konuşursak, bu özellikler terk edildi çünkü analistler linguistik tezin ayrıntılarını geliştirmeyi başaramadılar, hiç olmazsa bunu yaygın uylaşım yaratacak bir yolda yapamadılar.
Sayfa 96 - İdeaKitabı okudu
Reklam
Analitik profesyonel ölçünleri sürdürme ile ilgili endişeler tarafından zorlanarak, diye sürdürür Solomon, felsefeciler olağan insan yaşamında doğallıkla kendilerini gösteren felsefi problemleri önemsizleştirme ve bunun yerine teknik yöntemler ve biçimsel dizgeler yoluyla ele alınabilecek daha karışık problemleri yeğleme eğilimine girmişlerdir. Bu yolda, der, felsefe kendini bir kavramsal beceriler kümesine daraltmış, "ince" ve hemen hemen dışlayıcı yeğlemeden yana varsıllığa ve türlülüğe karşı savaş açmıştır. Uslamlama ve mantıksal analizden yana neredeyse başka herşeyi dışlayıcı bir yeğleme tutumuna girmiş, Hegel'in "spekülasyonunu" ve herşeyi kucaklayan deneyim kavramını bir yana atmıştır.
Sayfa 35 - İdeaKitabı okudu
Bunun yerine, paradigmanın topluluğun yeni üyelerine iletilmesi 'norm uyuşumculuğu/norm conformism' denilen yeterince onaylanmış bir düzenek yoluyla yer alır. Toplumsal öğrenmenin uyuşumcu iletim modeline göre (ki Boyd ve Richerson 1985 tarafından getirildi), doğal seçmenin bir sonucu olarak, insanlar yalnızca 'nüfusta en sık olan kültürel özellikleri yeğlemeli olarak benimseme yönünde bir yatkınlık taşırlar' (Henrich ve Boyd 1998: 219), ki burada 'en sık' belirli bir yerel nüfusta 'en yaygın' olan demektir. Bu yatkınlık, olağan durumda, insanların tam olarak ayrımsadıkları birşey değildir; dahaçok, insan davranışını kendini bildirmeksizin güder. Uyuşumcu iletim doğrudan toplumsal öğrenmenin çeşitli düzenekleri yoluyla işler ve bunlar birarada infocopying ya da bilgi-eşleme olarak anlatılır (Henrich ve Gil-White 2001: 172ss). Bu yalnızca mekanik düzlemde davranışlara öykünmeyi değil, ama ayrıca o davranışların yöneldiği hedefleri çıkarsama ve onlara öykünme yeteneğini de kapsar. Gerçekte, bilgi-eşlemede içerilen 'öykünme'nin yalın papağan davranışı biçimini alması gerekmez, ama örneğin birinin politik görüşünü kesintisiz olarak kaydırarak onu hayran olunan bir modelin görüşüne yaklaştırması gibi daha ince öykünme biçimlerini alabilir.
Sayfa 144 - İdeaKitabı okudu
Ve Russell Moore'un analiz yöntemini Principia'nın matematiksel mantığı ile birleştirdiği zaman, Newtoncu paradigma felsefede hemen hemen tam olarak gerçekleşti, çünkü şimdi anlamlar öyle bir notasyona ve bir 'dil'e çevrilebiliyordu ki, matematiğin kendisi gibi, sıradan-dilin ve sıradan deneyimin yalnızca biçimsel/yapısal özelliklerini temsil ediyor, onların yananlamlı ya da nitel özelliklerinden ya da çağrışımlarından hiç birini barındırmıyordu. Böylece, 'linguistik' simgelerin matematiksel kalkülüsün mekanistik sağınlığı ile ele alınmasını sağlıyordu.
Sayfa 163 - İdeaKitabı okudu