Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme

Teo Grünberg

Öne Çıkan Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme Gönderileri

Öne Çıkan Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme kitaplarını, öne çıkan Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme yazarlarını, öne çıkan Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
‘Kavram olarak anlamlar’ yoktur, sadece belli durumlarda ‘belli sözcükleri anlama’ vardır.
Sayfa 10 - Önsöz , Hüseyin BatuhanKitabı okudu
Zaten bir “tanım” ı bir ifadenin tam olarak anlaşılmasını, yani anlamının tüketici bir şekilde belirlenmesini sağlıyan bir yöntem olarak yorumladığımıza göre, ancak “formalize” dillerde halis tanımların mümkün olduğunu kabul etmek zorundayız. Günlük dile, dolayısiyle olağan bilimsel ve teknik dillere ait hiç bir ifadenin anlamı “tam” olarak belirlenemediğinden; böyle bir ifadeyi, ait olduğu dil çerçevesinde “tanımlanamıyan” bir ifade saymalıyız. Buna göre, bu türlü ifadelerin “tanımlanması”, ilgili dillerin “formalize” edilmesine, dolayısiyle söz konusu ifadelerin eski anlamlarından sıyrılıp yeni bir anlam kazanmasına bağlıdır. Böylece halis tanımlamanın ancak “felsefe” (“öndayanaksız-felsefe” anlamında) çerçevesinde mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Reklam
Görülüyor ki, "sezgisel-olarak apaçık" sayılan önermeler, önünde sonunda, doğrulukları çok köklü bir alışkanlığa dayanarak (veya salt görünüşe bakarak) kabul edilen birer önermeden başka bir şey değildir.
Bilgi-üretme (sağlama) çabasında, bir yandan buluş-bağlamı (context of discovery), öbür yandan da belgeleme-bağlamı ("haklı-gösterme bağlamı": context of justification) vardır. (Bkz. Reichenbach, Eleıııents of Symbolic Logic, s. 2). Yarı-bilinçli, bilinç-altı veya bilinçsiz faktörleri içine alabilen buluş-bağlamında bilgi ifade ettikleri (yani doğru oldukları) sanılan bir takım önermeler (varsayımlar) bulunur. Belgeleme-bağlamı ise sadece tam-bilinçli, rasyonel faktörlerden kurulu olup, bu bağlamda daha önce buluş-bağlamında öne sürülen varsayımları belgelemeye (yani doğru olup olmadıklarını tespit etmeye) çalışılır. Buluş-bağlamının incelenmesi büsbütün felsefenin konusu dışında olup bilgi-psikolojisi ve bilgi-sosyolojisinin görevidir. Buna karşılık, belgeleme-bağlamının incelenmesi empirik bilimlerin konusu dışında olup felsefenin (ve onun bir dalı olan mantığın) görevidir.
Hüseyin Batuhan
Gerçekten de bu eserde insanı en çok şaşırtan şey, yazarın zekasının bir "elektronik beyin" dakikliğiyle çıkarım-zincirlerini geliştirmesi. Bu durum okuyanda çok kez gücünü aşan bir dikkatini toplama çabası gerektiriyor.
Sezgisel-olarak apaçık oldukları kabul edilmiş olan Euklides geometrisinin paraleller postülatı, fizikteki zaman ve uzayın mutlaklığı, kütlenin değişmezliği, süredurum ilkesi, v.b. sayısız ilkeler (prensipler) bilimlerin ilerlemesi sonucu olarak çürütülmüştür.
Reklam
"Yaşantılar" (experiences) da fiziksel olaylar gibi dört-boyutlu bir uzay-zaman çerçevesi içinde yorumlanabilir; ancak yaşantıların kapladığı uzay-zaman bölgeleri fiziğin objektif uzay-zamanı içinde değil, sübjektif (psikolojik, fenomenolojik) uzay ve zamanın içinde yer alır. "Sübjektif uzay" görme-alanı -visual field-, işitme-alanı -auditive ve field-, dokunma-alanı -tacitile field-, .. gibi duyusal alanlardan meydana gelir. imdi bütün yaşantılarm -birer somut bilinç-verisi olarak -(sübjektif) "zaman" içinde olduğu genel bir şekilde kabul edildiği halde, hepsinin (sübjektif) "uzay"ın da içinde bulunduğu söylenemez. Nitekim bir "düşünme", "bilme", "inanma", "şüphe-etme" veya "isteme" akt'ının, hatta bir "sevinç" veya "üzüntü" duygusunun böyle bir "uzay"ın içinde belli bir "yer'' kapladığının öne sürülmesi gülünç olsa gerek.
§ 7. Metafizik, Bilim ve Felsefe
En geniş manasında ''filozof', yeni bir kavram-çerçevesi yaratan (veya eski bir kavram-çerçevesini değiştiren) adam demektir. Buna göre, bilgi-sağlama çabasının sözü geçen (1) aşaması "filozof"un görevidir. Bu geniş anlamda Euklides, Archimedes, Galilei, Newton, Maxwell, Einstein, Planck, de Broglie, Heisenberg gibi yeni kavram-çerçeveleri yaratan veya hiç olmazsa zamanlarındaki bilimsel kavram-çerçevelerinde derin değişiklikler yapan bilim-adamları birer "filozof" sayılmalıdır. (1) Bilgi-sistemleri için yeni kavram-çerçevelerinin yaratılmasıl veya eldeki kavram-çerçevelerinin değiştirilmesi.
Birileri daha okusun bu kitabı.. yalnız hissetmeyeyim
bilgi-sağlama çabasında gördüğümüz iki aşamanın (kavram-çerçevelerinin yaratılması aşaması ile bu çerçevelerin işlenmesi -yani bulunan tek tek bilgilerin bu çerçeveler içinde  belgelenmesi- aşaması) yanı sıra üçüncü bir aşama belirmektedir. Bu 3. aşama 1. aşamada yaratılıp 2. aşamada işlenmiş olan  bilgi-sistemlerinin kavram-çerçevelerinin öndayannksız-olarak yeniden kurulmasıdır. 1. ve 2. aşamaların her ikisi de bilginin elde  edilmesi için gereklidir. Buna karşılık, 3. aşama her türlü bilgi  için gerekli olmaktan uzak olup, yalnız "güvenilir" yani "öndayanaksız" bilgi için gereklidir. Bundan dolayı bu üçüncü aşamaya ancak modern felsefede rastlıyoruz.³ ³ Descartes'ın metodik-şüphe'si bu aşamanın ilk önemli belirtisi sayılabilir.  İngiliz empiristlerinin (özellikle Berkeley ve Hume) kurdukları  fenomenalizm, Husserl'in "(transcendental) fenomenolojik-indirgeme"si,  (reduction), Gergonne'un "örtük-tanımlama"sı, H. Poincarenin "uzlaşım"ı, salt matematiğin XIX. yüzyılda Weierstrass, Cantor gibi matematikçiler tarafından daha sağlam temeller üzerine yeniden-kurulması, Hilbert'in öncüsü olduğu aksiyomatik metod, ve en sonda da (last but not least) sembolik mantık ve analitik-felsefe bilgi-üretme çabasının bu üçüncü aşamasının en önemli adımları sayılabilir.
"Mantık" terimi iki ayrı manada kullanılmaktadır: a) "Mantık" terimi çeşitli nesnel dil-sistemlerinin "değil", "ve", "veya", "ise", "bütün", "bazı", "dır" gibi mantıksal ifadelerden kurulu lojik-iskeletlerini gösterir. Buna göre her bir dil-sisteminin kendine özgü bir mantığı vardır. Yani bu manada "mantık"tan değil, "mantıklar"dan söz etmek yerinde olur. Her mantık, iskeleti olduğu dil-sistemini kullanan kişilerin çıkarım (inference, raisonnement) çabalarının dilsel belirtisidir. b) "Mantık" (a) manasındaki mantıkların yapılarını inceleyen, dolayısıyla ancak üst-dilde ifade edilebilen bir bilgi-sistemi demektir. (b) manasını (a) manasından ayırt etmek için (b) manasındaki mantığa "üst-mantık" (metalogic) de denilmektedir.
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.