Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Antikçağda Aydınlatma Araçları

Sedef Çokay

Antikçağda Aydınlatma Araçları Gönderileri

Antikçağda Aydınlatma Araçları kitaplarını, Antikçağda Aydınlatma Araçları sözleri ve alıntılarını, Antikçağda Aydınlatma Araçları yazarlarını, Antikçağda Aydınlatma Araçları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Homeros
Homeros
, Alkinoos'un sarayını anlatırken, "Heykeller dikilmişti güzel ayaklıklar üstüne, yanan çırağlar tutuyordu ellerinde altından delikanlılar, konaktaki şölenleri aydınlatmak için geceleri" dizelerini kullanır. Böylece, meşale veya mum taşıyan heykellerin- Lykhnouhoi'un gece düzenlenen symposionlarda, etrafı aydınlatmak için, Homeros zamanından beri kullanıldıkları anlaşılır.
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - V. Lykhnoukhoi
"Bütün bunlara ek olarak, kandillerin kült törenlerinde, mezar ve sunaklarda yakıldıkları veya adak olarak sunuldukları bilinmektedir. Mezarlarda ölen kişinin yanına veya mezara kandil konulması, eski bir gelenektir. Ölen kişinin yaşamı boyunca kullandığı kandili öbür dünyada da kullanacağı düşünülerek konulmuş olabilir. Mezarlarda bulunan kandillerin çoğu, ya bir kez yakılmış veya hiç kullanılmamıştır. Bunlar tören sırasında çevreye ışık sağlamış olabilecekleri gibi, ölümün karanlığına karşı ışık verici olarak sembolik bir anlam da taşıyabilirler. Ayrıca Roma geleğinde, ölen kişinin evinin kapısına kandil konulması da oldukça yaygındır."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - III. Kandil
Reklam
"M.S. 3. yy. da vatandaşlar, geceleyin de hamama gidip, gelirlerdi. Alexander Severus, hamama, aydınlatmada kullanılmak üzere, yağ hediye etmiştir. Pompei'deki Forum Hamamı'nda yaklaşık 1000 kadar kandil bulunmuştur. Hamamdaki izler de yapay aydınlatmanın fazla olduğunu göstermektedir. Portiko tavanında, banyo odalarının nişlerinde, pencere altlarında is izlerine rastlanmışır."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - III. Kandil
"Klasik dönemde kandiller, evlerde nişler içine yerleştirilerek, duvara çakılı askılara ya da tavandan sarkan zincirlere asılarak veya özel masalar üzerine konularak kullanılırdı. Kandillerin duvarlara yerleştirilmiş ahşap askılara asıldıkları, duvar yüzeyindeki is izlerinden anlaşılmaktadır. Tapınak ve kutsal mekanların aydınlatılmasında, ışığın olabildiğince fazlalaşması istenmiş ve bu nedenle kandilin burun sayısı arttırılmıştır. Kaunos'da bulunmuş olan çok burunlu kandiller, bir çukur içinde topluca ele geçmiştir. Bu kandillerin tapınağa adandığı, tanrının malı olarak kutsal bir nitelik kazandıkları ve rahipler tarafından tapınak alanında açılan bir çukura dolduruldukları ileri sürülmüştür. Bununla birlikte, kandillerin tapınaklarda kullanıldıklarına ilişkin en güzel örnek, kuşkusuz, Atina Akropolü'ndeki Erekhtheion'a Kallimakhos'un adadığı kandildir. Bu kandil bütün bir sene boyunca, gece ve gündüz, sürekli yanıyordu; yirmi burnu ve hurma ağacı biçiminde bir kapağı vardı."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - III. Kandil - Günlük Hayatta Kandil Kullanımı
"Antik çağda en sık kullanılan ve kazılarda sık sık karşılaştığımız grubu oluşturan kandil, Grekçe "Lykhnos", Latince "Lychnus" ve "Lucerna" olarak adlandırılmıştır. Ege dünyasına bakıldığında, Giric'ce, Mısır etkili olduğu ileri sürülen, taştan yapılmış kandillerin, pişmiş toprak kandillerden daha yaygın olarak kullanıldığı görülür. Myken kültüründe de pişmiş toprak kandiller az olmakla birlikte, bu kültüre ait fazla taş kandil de bulunmamıştır. Bu durum, onların, aydınlatma için daha çok meşaleyi tercih ettiklerini düşündürmektedir."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - III. Kandil - Yunan ve Roma:
"Antik Çağ'da mum taşıyıcı olarak, ortasında sivri uçlu bir çıkıntı veya deliğin bulunduğu, phanos tipi meşalelere benzeyen, metal veya pişmiş topraktan yapılmış ayaklar kullanılıyordu. Fakir halk için bunların ahşap ve çömlekten yapıldıkları anlaşılmaktadır. Mum taşıyıcılar daha sonraki yüzyıllarda daha gelişerek şamdan biçimini aldı ve bunlara "candelabrum" (Şamdan) adı verildi."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - II. Mum
Reklam
Roma'da
"Roma İmparatorluk Çağı'nda ise, özellikle Caligula, Nero ve Domitianus dönemlerinde gece düzenlenen şenliklerde meşale yarışmalarının yapıldığı bilinmektedir. İlk kez meşale ile yapılan çeşitli ışık oyunları Domitianus döneminde düzenlenmiştir. Aynı dönemde, gladyatör oyunları da gece, meşale ışığında yapılmaktaydı. Meşaleler, savaş hilesi olarak da kullanılmıştır. Ammianus Marcellinus, Persler'e karşı uygulanan bir taktikten bahsederken, bir ev hayvanının sırtına bağlanmış meşaleyle Persler'i yanılttıklarını, böylece etraflarını kolayca sardıklarını söyler. Ayrıca, Roma Döneminde de dini törenler ile evlilik törenlerinde meşale kullanımının oldukça yaygın olduğu bilinmektedir."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - I. Meşale
Antik Yunan'da
"Meşale kullanımı hakkındaki bilgiler, vazo ve duvar resimleri ile antik kaynaklardan edinilmektedir. Bunlardan Antik Çağ'da Yunanistan'da meşalelerin aydınlatma amacının dışında bazı şenliklerde de kullanıldığını, günümüzdeki bayrak yarışına benzer meşale yarışmalarının yapıldığını öğreniyoruz. Meşalenin, Demeter ve Persephone için düzenlenen Eleusis törenlerinde De kullanılması, dinsel bir nitelik kazanmasına neden olmuştur. Bu törenleri ifade eden vazo resimlerinde meşaleler birbirlerine bağlımiştir. Yunan mitolojisinde, Demeter ve Persephone gibi kimi tanrıların, meşaleyi bir atribü olarak kullandıklarını gösteren betimlerin yanı sıra Artemis ve Hekate'nin saldırı amaçlı olarak kullandıklarını gösterenler de vardır. Tapınaklarda da meşale kullanıldığı, ancak yağın akması sebebiyle bunun tehlikeli olduğu ve antik çağda birçok tapınağın meşaleden akan yağlar sebebiyle yandığı bilinmektedir."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - I. Meşale
Tarihsel gelişim içinde, aydınlatma araçlarının da, ihtiyaçlar doğrultusunda, gözlem ve deneylerle, yani deneme yanılma yöntemiyle geliştiği düşünülebilir. Böylece en basit aydınlatma aracı olarak, meşaleler karşımıza çıkar. Meşalenin, Eski Çağ Ön Asya dünyasında önce Mısır, ardından Assur uygarlığında kullanıldığı bilinmektedir. Antik Dönem öncesindeki bu uygarlıklarda meşale, reçine, katran gibi yanıcı sıvıların içine batırılmış saz veya asma dallarından elde edilirdi. Antik Yunan'da ise ocak alevi, en eski yapay ışık kaynağı olarak karşımıza çıkar. Hermes, Odysseus'u kurtarmak için Kalypso'nun adasına geldiğinde onu bir mağara içinde ocak karşısında otururken bulurdu. Bu kullanım, ısınma amaçlı olduğu kadar, aydınlatma amaçlı da olmalıdır.
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları - I. Meşale - Hom.Od. V, 263 vd.
"Hangi devirde olursa olsun, insanlar ihtiyaçlarını karşılamak üzere çeşitli çözüm yolları arayışı içine girmişlerdir. Doğal aydınlatmanın yanı sıra yapay aydınlatmaya da ihtiyaç duymuşlardır. İnsanoğlu, ateşle karşılaştığı ilk andan bu yana ondan çeşitli biçimlerde yararlanma yoluna gitmiştir. Ateşle ısınabileceğini, yemeğini pişirebileceğini, vahşi hayvanlardan ve belki kötü ruhlardan korunabileceğini ve hatta gecelerini aydınlatabileceğini öğrenmiştir. Sonra da ateşi kontrol altına almaya ve yanında taşımaya çalışmış, bunun bir sonucu olarak da, konumuzu oluşturan, aydınlatma araçları doğmuştur."
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları
Reklam
Yunan kentlerinde, halka açık yapılara önem verilmesine karşın, halkın oturduğu konutlar ise daima ikinci planda kalmıştır. Aralarındaki bu farklılığa rağmen her ikisinde de ortak olarak göz önünde bulundurulan nokta, bireyin mutluğunu sağlayacak koşulların öne çıkarılmasıdır. Nitekim, dış görünüşleriyle kaba olan konutlar, iç yapılarıyla ilginç kılınmaya çalışılmıştır. Eve giren ışığın olabildiğince fazla olması istenmiş ve bunun sağlanması için evlerin yönleri güneşe göre ayarlanmıştır. Doğu yönün sabahları ısındığı, batı yönün ise öğleden sonra güneşine uygun olduğu gözlemlenmiştir. Evin girişi güneye yöneltilerek, yazın ön bölümün gölge olması, kışın ise eğimli güneş ışınlarının, evin içine kadar girebilmesi sağlanmıştır. Bu düzenlemelerle birlikte, aydınlığın daha çok olması için pencerelere ihtiyaç duyulmuştur.
Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları
Roma geleneğinde, arkadaşlar birbirlerine yeni yıl hediyesi olarak, üzerinde "mutlu bir yıl dileğini" ifade eden yazının bulunduğu özel bir kandil veriyorlardı.
Laternalar, Güney İtalya vazolarından anlaşıldığı kadarıyla, Hellenistk Dönem öncesinde firm olarak, bir kovaya benziyorlardı.
Antik Çağ'da mum taşıyıcı olarak, ortasında sivri uçlu bir çıkıntı veya deliğin bulunduğu,phanos tipi meşalelere benzeyen, metal veya pişmiş topraktan yapılmış ayaklar kullanılıyordu. Fakir halk için bunların ahşap ve çömlekten yapıldıkları anlaşılmaktadır. Mum taşıyıcılar daha sonraki yüzyıllarda daha gelişerek şamdan biçimini aldı ve bunlara "candelabrum" (Şamdan) adı verildi.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.