Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anton Çehov Hikayeler-İlk Gençlik Klasikleri Dizisi 19

Anton Çehov

Anton Çehov Hikayeler-İlk Gençlik Klasikleri Dizisi 19 Sözleri ve Alıntıları

Anton Çehov Hikayeler-İlk Gençlik Klasikleri Dizisi 19 sözleri ve alıntılarını, Anton Çehov Hikayeler-İlk Gençlik Klasikleri Dizisi 19 kitap alıntılarını, Anton Çehov Hikayeler-İlk Gençlik Klasikleri Dizisi 19 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ne kadar harika bir gün. Çay mı demlesem , kendimi mi assam karar veremiyorum...''
İnsanlar eğlenebildikleriyle arkadaş olurlar, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş.
Reklam
''Sabah uyanmışım da göl kurumuş gibi hissediyorum, sanki bütün sular toprağın altına çekilmiş.'' ''I feel like that I woke up in the morning and found the lake dried up, like all the water sunk into the earth.'' #AntonChekhov
"Mutluyken görmezden geldiğin şeyler mutsuzken canını yakar. Çünkü insan hatalarını mutluyken değil, hep mutsuzken anlar." Anton Çehov
Reklam
Diyebilirim ki birbirimizi sevmediğimizi söylemekten duyduğumuz mutluluk, başkalarının karşılıklı sevgilerini bildirmelerinden duydukları mutluluktan daha büyüktü.
"İhtiyar Kurt"
Fakat efendiler, benim onu sevişimin sebebi ne öyle güzel oluşu ne de narin yapısıydı. Bu çeşit kaliteler bir kadının tabiatındadır. Bulunması zor şeyler değildir. Onu, ruhunun önemli bir güzelliği sebebiyle severdim. Çok severdim.
Sayfa 117Kitabı okudu
Eğer sen, kusursuz olsaydın; başkalarının kusurlarını bulup çıkarmaya bu kadar meraklı olmazdın.
"Gözlerine bakıp da yapılan sahte bir gülücük yerine, yüzüme karşı gösterilen gerçek bir nefreti tercih ederim."
Reklam
''...Ne kadar harika bir gün. Çay mı demlesem , kendimi mi assam karar veremiyorum...''
İlk öykü, "Istırap"
Ve tornacı ağlamaya başladı. Üzgün oluşundan fazla kızgındı. Tam ıstırap çekmeye başladığını zannetmeye başladığı bir sırada her şey birdenbire sona ermişti. İhtiyar karısıyla daha doğru dürüst yaşamaya başlamamıştı bile. Ona kalbini açmaya, ona nasıl acıdığını söylemeye fırsat dahi bulamamıştı. Tam kırk sene onunla beraber yaşamıştı, fakat bu kırk sene sanki sis içinde geçmiş gibi geliyordu ona. İçki, kavga, dövüş ve sefalet içinde hayatın nasıl geçtiğinin farkına bile varmamıştı. Ve karısı sanki kendisinden öç alırmış gibi ona, onu ne kadar sevdiğini, nasıl onsuz yapamayacağını, ona karşı yaptıklarından son derece pişman olduğunu söylemek fırsatını vermeden ölüp gitmişti. İşte o daha ziyade buna içerliyordu...
Belki de ölmesi gerekiyordu o gün. Kapattığı tüm ışıklar gibi sönmeyi bilemedi. Umut derdi utanmaz; belki de dediği ne varsa içinde kaldı hep, büyük bir acıyla...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.