Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tin Kemiktir Serisi 4. Kitap

Antroposen'e Hoşgeldiniz

Slavoj Zizek

En Eski Antroposen'e Hoşgeldiniz Sözleri ve Alıntıları

En Eski Antroposen'e Hoşgeldiniz sözleri ve alıntılarını, en eski Antroposen'e Hoşgeldiniz kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün, anti- kapitalizmden yana eksiğimiz yok, doğrusu; hatta, kapitalizmin saçtığı dehşete yönelik eleştirilerin üst üste yığıldığına şahit oluyoruz : Çevreyi fütursuzca kirleten şirketlerle, bankalar devlet parası ile kurtarılırken yağlı yıllık primlerini cebe indiren ve zenginliğine zenginlik katan yoz bankerlerle, kötü koşullarda ve düşük ücretle çocukların uzun saatler çalıştırıldığı işyerleriyle (sweat shops) ilgili kitaplar, derinlemesine gazete yazıları, TV haberleri, vb. vb. gırla gidiyor.Ama bu eleştiri bombardımanında bir bit yeniği de yok değil : Yoz çevre kirleticisi diye damgalanmış bir şirkete odaklanmak, o şirketin böyle davranmasına neden olan sistematik baskıları karartmaktır.
Sayfa 34 - Encore
İnsanoğlunun At Gözlükleri
“Kolektif deneyimimizin öylesine katıksızca dışında kalan bir şeyle karşılaşıyoruz ki, orta yerde tartışılmaz delilleri bile olsa, o şeyi görmüyoruz, artık. Bizim durumumuzda bu ‘bir şey’, bizi yaşatan Yeryüzü üzerindeki muazzam biyolojik ve fiziksel başkalaşmaların bombardımanıdır.” Ayres, jeolojik ve biyolojik katmanda, asimptotik bir fonksiyonu takiben sıfır noktasına yaklaşan dört adet “ani voltaj yükselmesi” (ivmeli hareket) sıralıyor. Söz konusu sıfır noktasına ulaştığında nicel genişlemesi, kendi tükenme noktasına da ulaşacak ve bir başka niteliğe dönüşmek zorunda kalacak dört ivmeli hareket: nüfus artışı, kaynakların tüketilmesi, karbon gazlarının emisyonu, türlerin kitlesel olarak nesillerinin tükenmesi. Bu tehditle başa çıkabilmek için kolektif ideolojimiz, örtbas etme ve kendini kandırma mekanizmalarını seferber ediyor, hem de olup biteni iradi olarak ve dolaysızca yok sayma noktasına varıncaya dek: “Tehdit altındaki insan toplumlarının genel bir davranışsal örüntüsü de, başarısızlığa uğradıkça, krize daha bir odaklanmak yerine at gözlükleri takmaktır.” Feci, ama ciddi değil…
Encore YayınlarıKitabı okudu
Reklam
2 Ağustos 2007’de bir Rus ekibi, Kuzey Kutbu’ndaki buz tabakasının altına içinde bir Rus bayrağı taşıyan bir titanyum kapsül yerleştirdi. Rusların Arktik bölgeler üzerindeki işbu hak iddiasının altında yatan, ne bilimsel amaçlardır ve ne de politik ve propaganda amaçlı bir gövde gösterisi. Bu hareketin gerçek amacı, Arktik bölgelerdeki dev enerji hazinelerini Rusya’ya kazandırmaktır: bugünkü tahminlere göre, dünyanın el dokunulmamış petrol ve gaz rezervlerinin neredeyse bir çeyreği Arktik Okyanusu altında yatmaktadır. Rusya’nın hak iddiasına, muhtemelen, Arktik bölgelere sınırı olan şu dört ülke itiraz edecektir: ABD, Kanada, Norveç ve (Grönland üzerindeki egemenliği nedeniyle) Danimarka.
Encore YayınlarıKitabı okudu
İlginç Zamanlar Çağı
Çin’de, eğer birinden gerçekten nefret ediyorsanız, ona “İnşallah ilginç zamanlarda yaşarsın.” diye beddua edilirmiş. Tarihi olarak ilginç zamanlar, kargaşa, savaş ve iktidar mücadelelerinin yaşandığı, milyonlarca masumun ağır bedeller ödediği dönemlerdir. Bugün, apaçık ki, bir ilginç zamanlar çağına yaklaşmaktayız.
Encore YayınlarıKitabı okudu
Etik Kapitalizm
Haziran 2010’da Apple ürünlerinin üreticilerinden Shenzhen’deki (Çin) Foxconn’un (iPad’leri üreten Taiwan sermayeli bir şirket) işçileri arasında, yüksek stresli iş koşullarının yol açtığı bir intiharlar dizisi patlak verdi. Yüksek bir kattan atlayarak hayatına son veren on birinci işçinin ardından şirket bir dizi önlemi devreye soktu: Zorla, işçilere kendilerini öldürmeyecekleri, depresyona girmiş arkadaşlarını rapor edecekleri, akıl sağlıkları bozulduğunda psikiyatri kliniklerine başvuracakları, vb. vaadler içeren sözleşmeler imzalattı. Sonra, bunun üstüne tüy dikmek ister gibi, dev fabrikasının binalarının etrafına güvenlik ağları koymaya başladı. İşte bu, en saf şekliyle etik kapitalizmdir – bakın, psişik çöküntülerinin nedeni olan sömürücü iş koşullarını değiştireceğine işçilerinin psişik sağlıklarıyla bile ilgileniyor.
Encore YayınlarıKitabı okudu
Rumsfeld
“Bilinen bilinenler vardır. Bunlar bildiğimizi bildiğimiz şeylerdir. Bilinen bilinmeyenler vardır. Yani, bazı şeyler vardır ki bilmediğimizi biliriz. Fakat bilinmeyen bilinmeyenler de vardır. Bunlar bazı şeyler ki bilmediğimizi bilmeyiz.” Onun eklemeyi unuttuğu önemli bir dördüncü tanım var: ‘bilinmeyen bilinenler’, bildiğimizi bilmediğimiz şeyler.
Encore YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Samimi bir çevreci için, optimal habitat, milyonların dipdibe yaşadığı büyük şehirlerdir: Böyle bir şehir çokca atık, hava ve su kirliliği yaratsa da buradaki kişi başına kirlilik, kırsalda yaşayan, çağdaş ve çevre bilinci yüksek bir ailenin neden olduğundan çok daha düşüktür
Bugün, doğal felaket tehdidiyle ilgili şu ikilemi yaşıyoruz: Ya tehdidi ciddiye alacağız ve eğer felaket vuku bulmazsa, bize gülünç gözükecek adımları atacağız ya da hiçbir şey yapmayacağız ve eğer felaket vuku bulursa, her şeyimizi yitireceğiz. En kötü alternatif, bu ikisinin arasında durmayı seçmek, yani sınırlı tedbirler almaktır
Bütünün (Yeryüzündeki hayat) kaderi fiilen parçalarından birinde (yeryüzündeki türlerden birinin sosyo-ekonomik üretim tarzı) ne olup bittiğine bağlanmış durumda.
tabiat ancak kendini tabiatla karşıtlık içinde algılayan bir öznelliğin bakış açısından tehditkar bir Öteki olarak görülebilir: Öznenin tabiatın tehditkar olumsuzluğu diye gördüğü şey, ancak tabiata karşı kendi olumsuz ilişkisinin aynadaki aksidir.
Reklam
Feci, ama ciddi değil…
“Tehdit altındaki insan toplumlarının genel bir davranışsal örüntüsü de, başarısızlığa uğradıkça, krize daha bir odaklanmak yerine at gözlükleri takmaktır.” Feci, ama ciddi değil… Peki, sıklıkla, özellikle de bir felaket başgösterdikten hemen sonra, duyageldiğimiz kıyametçi sesler var – bunlar ne olacak? Buradaki temel paradoks, aşırıya kaçan kıyametçiliğin (şu dünyanın sonu yakın mantrası) bir savunma şekli, gerçek tehlikeyi ciddiye almaktansa onu karartmanın bir yolu olmasıdır. Bu nedenledir ki, bizi eli kulağındaki tehdit konusunda ikna etmeye çalışan bir çevreciye verilecek en iyi karşılık, umutsuz iddialarının gerçek hedefinin kendi inançsızlığı olduğunu söylemektir – öyleyse, ona “Boşuna kaygılanma, felaketin gelmesi zaten kaçınılmaz!” makamında bir cevap vermeliyiz
Sayfa 10 - EncoreKitabı okudu
Daha düne kadar global ısınmanın yarattığı korkulara, bunlar eski Komünistlerin soyunduğu bir çeşit kıyametçi korku tellallığı, ya da en azından, yetersiz bulgulardan çıkarılmış prematüre sonuçlar diyerek burun kıvıran; bize, paniğe mahal yok,temelde her şey aynı kalacak diye güvenceler veren aynı politikacı ve idareciler, bugün birden bire, global ısınmaya basit bir olgu, “her şeyin aynı kalmasının” bir şekli muamelesi yapmaya başladı. Temmuz 2008’de CNN “Grönland’ın Yeşillenmesi” adlı bir haberi tekrar tekrar göstererek buzun erimesinin Grönlandlılar için yarattığı fırsatları göklere çıkarttı – daha şimdiden açıkta sebze yetiştirebiliyorlarmış, falan… Bu haberdeki utanmazlık, global bir felaketin minnacık bir yararına odaklanmasından ibaret değil; bunun üstüne tüy dikmek üzere haber, gündelik dilde “yeşil” kelimesinin taşıdığı ikili anlamdan (nebatat anlamında “yeşil” ve çevreci kaygılar anlamında “yeşil”) istifade ederek global ısınma nedeniyle Grönland topraklarında daha fazla sebze yetiştirilebiliyor olmasını ekolojik bilincin yükselmesiyle ilintilendirmektedir…
Sayfa 11 - EncoreKitabı okudu
Önceleri imkansız ancak gerçek olmayan bir olgu diye yaşantılanan (ne denli olası olduğunu bilsek de gerçekleşeceğine inanmadığımız ve böylelikle imkansız diye görmezden geldiğimiz ama yaklaşmaya devam eden felaket ihtimali), şimdi, gerçek ancak artık imkansız olmayan bir nesne haline gelmiştir (felaket bir kere vuku buldu mu, “yeniden normalize” edilecek, dünyadaki normal akışın parçası olarak, daima ve zaten mümkün bir nesne olarak algılanacaktır). Bu paradoksları mümkün kılan şey, bilgi ve inanç arasındaki açıklıktır: Ekolojik felaketin mümkün, ve hatta muhtemel, olduğunu biliyoruz; ancak gerçekten vuku bulacağına inanmıyoruz.
Sayfa 12 - EncoreKitabı okudu
İçinde bulunduğumuz tatsız durumun paradokslarına bir örnek de,bizzat çeşitli ekolojik tehditlere karşı aldığımız önlemlerin kutuplardaki ısınmayı artırabileceğidir: Ozon deliği, Antarktika’nın iç bölgelerini global ısınmadan. korumaktadır. Böylelikle, eğer ozon deliği onarılabilecek olursa Antarktika da Yeryüzü’nün geri kalanını etkisi altında bulunduran ısınma kervanına katılmış olacaktır… En azından bir noktadan eminiz: Son birkaç on yıl içinde postendüstriyel toplumlarda “entelektüel emek”in hakim rolünden söz etmek modaydı – ancak şimdilerde, maddiyat, yakın zamanda kıtlaşacak kaynaklar için verilen savaştan (besin, su, enerji, mineraller, …) çevre kirliliğine kadar, tüm tutumlarıyla ve öç alırcasına otoritesini yeniden tesis etmektedir.Öyleyse, global ısınmanın yarattığı tüm olanaklardan şüphesiz ki istifade etmemiz gerekmekle birlikte, dev bir sosyal ve doğal felaketle karşı karşıya olduğumuzu, ve söz konusu fırsatların, tüm gücümüzle savaşmak zorunda olduğumuz bu felaketin yan ürünleri olduğunu, asla unutmamalıyız. Bu durumda, daha “dengeli bir bakış”ı tercih edersek, Hitler’e daha “dengeli bir bakış” talep edenler gibi davranmış oluruz: Tamam, Hitler toplama kamplarında milyonları öldürmüş olabilir ama bir yandan da iktidarı esnasında işsizlik ve enflasyonu kaldırdı, otoyollar yaptı, trenlerin zamanında kalkmasını sağladı...
Sayfa 13 - EncoreKitabı okudu
Bugün, anti-kapitalizmden yana eksiğimiz yok, doğrusu; hatta, kapitalizmin saçtığı dehşete yönelik eleştirilerin üst üste yığıldığına şahit oluyoruz: Çevreyi fütursuzca kirleten şirketlerle, bankalar devlet parası ile kurtarılırken yağlı yıllık primlerini cebe indiren ve zenginliğine zenginlik katan yoz bankerlerle, kötü koşullarda ve düşük
Sayfa 18 - EncoreKitabı okudu
180 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.