Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir

Abraham Galante

Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir Gönderileri

Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir kitaplarını, Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir sözleri ve alıntılarını, Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir yazarlarını, Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yazarı yahudi. Kurtarıcı sanılanlar en büyük hain olabilir
Hars ve medeniyet sahibi olan bir millet, mazisini unutmayı arzu etmez ise, bir müessese’i içtimaiye olan lisanının yazısını değiştiremez. Türkler eski ve harsa ve medeniyeti malik olduklarından, eslafın müteaddit asırlarda yazdıkları asarın yazısını terk edemezler
Acaba, Japonların bu çetrefil yazısı, terakkilerine mâni olmuş mu? Hayır! Demek ki yazının şekli mâni-i terakki değildir. Bunun ile beraber, Japon yazısının güçlüğünü hiçbir kimse inkar etmez; fakat, lisânlarının ve ecdadının mirasının hatırı için, Japonlar bu vatanî hususda fedakarlığa katlaniyorlar. Zaten vatana hizmet etmek demek; fedakârlıktara kattanmak değil midir? Lisân mirası hakkında parlak bir misal daha getireyim: İngilizce, gerek kıraat, gerek imlâ cihetinden, Türkçe kıraat ve imlâdan kat kat zordur. İngilizce mütekellim Cemâhir-i Müttefika-i Amerika, İngilizceyi telaffuz etdikleri gibi -kıraâti ve imlâyı bozmak demekdir- yazmağa teşebbüs etmek istemişler ise İngilizler: "Biz lisanımızdan bir nokta bile defa edemeyiz. canı isteyen İngilizce öğrensin, istemeyen ögrenmesin" diye cevab vermişlerdir. Arablar, "Ataların lisanı zengin bir hazinedir" derler ve haklıdırlar.
Reklam
Mazisini gâib eden millet, kendisini tanıyamaz ve kendisini başkalara da tanıttıramaz. Muarızlarımız ve düşmanlarımız, "medeniyete hizmetiniz nedir?" sordukları vakit ne diyeceğiz?! Bir milletin medeniyeti, âsârının ve vesâikinin şehadetiyle tesbit edilir. Arab harfleri ortadan kalktığı gün, mazimiz ortadan kalkar ve biz, Fuad Bey'in dediği gibi, zengin harsımıza rağmen harssız bir millet haline geçeriz.
Geçende Beyoğlu tiyatrolarından birinin kapısında, üst tarafı Türkçe yazı, alt tarafı Fransızca yazı ile yazılmış bir Fransız piyesinin ilânını gördüm. Piyesin ismi: ’Je te veux". Manası "Ben seni isterim" idi. Bu isim Türkçe yazı ile 'Jetevo" suretinde yazılmıştı. Ben, Türkçe metni 'Je t'ai vu" (manası "ben seni gördüm") okudum ve Fransızca'yı okuduktan sonra, yanlış okuduğumu anladım
Gemicilik tabiratından olan "voiles en ciseaux" ve "martre de dause”un Türkçe mukabilleri "ayı bacağı" ve "perkâr" (pergel) dır. Görülüyor ki bu iki Türkçe tabir, Fransızca tabirlerin tercümesi değil, belki muadilidir. Zira bu iki tabir, Fransızca tabiratın tercümesine nazaran değil, mevzubahs eşyanın şekl-i vaziyetlerine nazaran Türkçe'ye ithal olunmuştur ki gayet iyi bir usûldür
Fuad Bey, Türkoloji Kongresi'ne iştirak etmiş olan Kazan Türkleri murahhaslarının, Arap harfleriyle yazılmış yüz senelik bir edebiyata, yani millî harslardan bahis âsâra mâlik oldukları için Lâtin harflerini kabul edemeyeceklerini söylediklerini kaydettikten sonra, on üç asırlık tahrirî bir edebiyata mâlik olan Türkler Lâtin harflerini nasıl kabul edebilirler, diye sordu. Fuad Bey'in bu sualini tasvib etmeyen hiçbir fert bulunmaz, zannederim.
Reklam
Lâtin harflerinin isti'mâline taraftar olanlardan bazıları, lisanımız Lâtin harfleriyle yazılacak olursa ecnebilerin kolay kolay Türkçe öğreneceklerini iddia ederler. Bü iddianın mahiyet ve isâbetini tetkik etmezden evvel şunu söylemek isterim ki, dünyada hiç bir millet yoktur ki, lisanını ecnebilere kolaylıkla öğretmek için lisanının herhangi bir şubesinde tadilat yapmağa kıyâni etsin ve hatta o tadilâtı yapmağı bile düşünsün.
Arap harflerinin kusurları: Arap harflerinin kusurları yalnız savâittedir. Türkçe'de doğrudan doğruya "e" sadâşını veren harf yoktur. Islahı lâzımdır. Türkçe'de doğrudan doğruya "i" sadâsını veren harf yoktur. Biz bunları "ye" ile ifade ederiz. Islahı lâzımdır. Türkçe'de "ü, ö, u, o" sadalarını veren harfler yoktur. Biz bunları "vav" ile ifade ederiz. Islahı lâzımdır. "Islahı lâzımdır" ta'birinden, elifbamıza yeni harflerin ithali lâzım geldiği anlaşılmasın. Ben bu meseleyi uzun uzadıya "Türkçe'de, Arap ve Lâtin harfleri ve imlâ meseleleri" ünvanlı eserimde izah ederek, ıslah edilecek harfler için şu şekilleri gösterdim: — İşaretsiz "ye" harfini, sâmite ve tensip ve kabul edilecek işaretli "ye" harfini sâite saymak. — İşaretsiz "vav" harfini, sâmite ve tensip ve kabul edilecek işaretli "vav" harfini sâite saymak. — "e" sâitesine gelince, eserimde işaretli "hâ-yı farisî" ile "yuvarlak hâ"yı gösterdim. Çünkü şâir ahvâlde "he", sâiteden ziyâde sâmitedir.
Zannediyorum mevzunun özü budur sanırım
Ben lisanımızın Türkçeleştirilmesine taraftarım. Hâl-i hâzırda Türkçemiz ıstılahat lisanı olmağa müsait değildir. Binâenaleyh, o zaman gelinceye kadar Arapça ve Acemce ile yapılan ıstılahlara muhtacız.
"Avrupaî ta’birler", Avrupa kıtasında yaşayan milletlerin lisanlarında kullanılan ta'birler demektir. Ben, Turklerin "Avrupaî ta'birler"i kullanmağa meyyâl olduklarını farz edeceğim. Malûmdur ki Avrupa'da en ziyade ilmin terakki ettiği yerler Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca tekellüm edilen yerlerdir. Türkler, bu Avrupaî ta'birleri gelişigüzel mi yani kâh Almanca’dan, kâh İngilizce'den, kâh Fransızca'dan, kâh İtalyanca'dan mı yahut muayyen bir lisandan mı alacaklar? Birinci halde lisanımız İlmî tam bir vahdet değil, gayrı İlmî yamalı bir vahdet teşkil ve ikinci halde kendisini dar bir çerçeve içinde hapsedecektir.
Reklam
."Halk" gazetesinin 111 numaralı ve 20 Mart 1926 tarihli nüshası, bu kongrenin mukarreratı hakkında tafsilat verir iken, İlmî ıstılahlar hakkında ittihaz olunan kararı şöyle yazıyor: "Kongre, ilim ıstılahları hakkında bir karar almıştır. Bu karara göre, badema (bundan böyle) İlmî ıstılahlar için Fars veya Arap lügatlerinin değil, münhasıran Âvrupaî tabirlerin isti'mâlini teklif etmektedir. Bu maksatla, Türk cumhuriyetinde İlmî ıstılahların tanzimi için birer ıstılah encümeni te'sisini teklif ediyor." Bu karar, ilmin endişesinden uzak "siyasî" bir maksat ile alınmamış ise, herhalde "gayrı İlmî" bir karardır. Niçin?
104 syf.
8/10 puan verdi
Kitap daha çok okunsun diye amme hizmeti
Yazarı ilk defa araştırınca hayli ilginç gelen bir yaşamla karşılaşmıştım. Yazarımız yahudi asıllı bir Türk. Kendisi eğitimci. Gazetede de çalışmış. Aynı zamanda bir Türk milliyetçisi. Bir dönem Chp'den de milletvekilliği yapmış olan birisi. Bu kitabını, önceden yazdığı makalelerden oluşturup birleştirerek yayımlamış. Kitabın adında bir iddia
Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir
Arabi Harfleri Terakkimize Mani DeğildirAbraham Galante · Bedir Yayınları · 199613 okunma
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.