Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aramakla Bulunmaz

İsmail Kara

Aramakla Bulunmaz Gönderileri

Aramakla Bulunmaz kitaplarını, Aramakla Bulunmaz sözleri ve alıntılarını, Aramakla Bulunmaz yazarlarını, Aramakla Bulunmaz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nâilî
Kadem kadem gece teşrifî Nâilî o mehin Cihan cihan elem-i intizâra değmez mi?
Sayfa 87
Mehmet Akif
"... Çünkü o vakte kadar Hakkı'yı ne zaman görsem ya edebiyat menkıbeleri dinletir, yahut lisan mebâhisini dinlerdim. (...) Hayfâ ki [Emrullah Efendi'nin] demin söylediğim makaleleri meydana çıkıverince bizim mütalâtın kâffesi su görmüş teyemmüm gibi hükümden sâkıt oldu!" (Mehmet Âkif, Eski Hâtıralar, SM, IV/85, s.114-115)
Sayfa 68
Reklam
Mehmet Akif
"Meşrutiyet'i müteakip de millet bir hayli (Emrullah Efendi'nin) mesâi-i tahrirânesinden müstefid oldu. Ancak bir müddet siyâsiyyat ile meşgul olması kendisinin asıl ilm ü irfan sahasında göstereceği faaliyeti bittabi tenkis etti. Emrullah'dan bu vatan asıl bundan sonra hizmet görecek, asıl bundan sonra gereği gibi istifade edebilecekti. Çünkü artık siyâsiyyat âleminden çekilmiş idi; artık neşriyat-ı ilmiyeye hasr-ı vücûd etmek kararını vermişdi. Vâ esefâ ki ecel o vücûd-i muazzezi bize çok gördü. İnna lillâhi innâ ileyhi râci'ûn." Sebilürreşad-Pek Azim Bir Zıya, XXI/309, s.404.
Yahya Kemal
Yeni Mekteb'den Mekteb-i Edeb'e geçişim Şark'dan Avrupa'ya geçişim oldu. (...) Elifbe'yi o gün söktürdüm. Kitabımı da sevdim. Aradan iki ay geçti. Kıraati söktürmeğe başladım. Kıraat kitabımda bir bahçeyi tasvir eden bir nesir vardı; onu pek beğenirdim. Bir gece babama da okudum. Keyfinden rakısını fazla içti.
Sayfa 64 - (Yahya Kemal, Çocukluğum, Gençliğim, Siyâsi ve Edebi Hatıralarım, 1986, s.1-2, 28-29)
Yahya Kemal
Hıdırellez günü mektep, Üsküp civarında Tahta Ilıca'ya tenezzühe (gezinti, gezme) giderdi.
Sayfa 63
Yahya Kemal
Mektebe başlayışım kadîm an'aneye tamamıyla uygun oldu. Erkenden muallim-i evvel Sabri ve muallim-i sâni Ganî efendiler bizim selamlığa geldiler; çarşıdan bana savatlı (gümüş üstüne kurşun işleme) bir divit, boyundan geçirilir, sırmalı bir cüzdanlık alınmıştı. Gani efendi kalemi açtı, divitin mürekkebine batırdı. Bir "Rabbi yessir" yazdı. Sonra üstüne şeker döktüler, bana o yazının mürekkebini şekerli şekerli yalattılar.
Sayfa 57
Reklam
Tüketti sanma hezârân hikâyet-i aşkı O sevdadan dahi söylenmedik neler kaldı
Sayfa 36
Benim talebelik yıllarımda, -demek ki 30-35 sene öncesinden bahsediyorum- birileri tesadüf yerine tevâfuku kullandığında, bu lisânî tasarruf onun Risâle-i Nur cemaatından olduğuna, en azından Bediuzzaman merhumun eserleriyle bir şekilde hukuku bulunduğuna işaret ederdi. Kesin olarak mı? Evet kesin olarak...
Sayfa 21
Babanzade Ahmet Naim
1933 Üniversite reformuyla tasfiye edilenler arasında 1911'den beri Darülfünûn felsefe grubu hocası olan Ahmet Naim Bey de vardı. Fakat Buhârî muhtasarı Tecrid-i Sarîh tercümesi ve şerhi gibi büyük ve muhalled bir işle iştigâl ediyor oluşu bu tasfiyeyi muhtemelen gözünde küçültmüştü. Çok az insana nasip olacak bir işin, bir mazhariyetin dünyasında yaşıyordu. Tercüme "hasta namazı" bölümüne gelmişti. Kendisi de hasta idi, kalp rahatsızlıkları gittikçe daha fazla kendini hissettiriyordu. Hadisin "[Efendimiz] (s.a.v) sonra ikinci rekatta da evvelkisi gibi yapardı" kısmını tercüme etti, muhtemelen öğle namazının geçmekte olduğunu farketti, metnin tercümesini tamamlamadan kalktı ve namaza durdu, ikinci rekâtın secdesinde de teslim-i ruh etti. (14 Ağustos 1934, Pazartesi) (...) Âkif diyâr-ı gurbette en yakın dostu Babanzâde'nin vefat haberini aldıktan sonra Şerif Muhidddin (Targan)'a yazdığı mektupta, "Naim'in vefâtı beni çok sarstı; hânümânım yıkılmış da ben altında kalmışım sandım." demiş. Bunu biliyoruz ve fakat yıllar önce ona ithaf ettiği şiirin secde ile başlayıp secde ile bitmiş olması "kehanet"ine (kendisinin) ne dediğini bilmiyoruz.
Sayfa 12
Eser Telifi
'men ellefe fekad istahlefe' [Eser telif eden geriye halef bırakmış olur]
Sayfa 182 - Yusuf Karali Hoca'nın Mektubundan
422 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.