Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Argol Şatosu'nda

Julien Gracq

Argol Şatosu'nda Sözleri ve Alıntıları

Argol Şatosu'nda sözleri ve alıntılarını, Argol Şatosu'nda kitap alıntılarını, Argol Şatosu'nda en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yara­ya neden olan el, yarayı iyileştirendir de."
Hüzünlü ve ya­banıl bir orman, saltık sessizliği ruhu acıyla boğan, uyuyan bir koruydu. Tüm ağırlığıyla devinimsiz, kırışık yüzeyinde dolaşan bulutların koyu lekeleriyle hareli derisi iyice belirginleşen bir yı­anın halkaları gibi şatoyu sımsıkı sarıyordu. Gökyüzünün bu düz ve beyaz bulutları sanki korkunç derinlikteki yeşil uçuru­mun üzerinden çok yükseklere doğru süzülüyordu. Bu yeşil de­nize bakıldığında açıklanması güç bir sıkıntı duyumsanıyordu.
Sayfa 19 - YKYKitabı okudu
Reklam
.. sözün yan­sıması, güzelliğin parıltısı, sanki bu beklemede kalmış, ağır ve devinimsiz, her olayı en son patlama gücüne, en delirtici sonuçlara götüren bu insan yükünün yakınındaymış gibi düzensiz ve uzun titreşimler yaratırdı. Her ikisi de uzun zamandır bilmeden bu kokuşmuş, muhteşem ve insan soluğundan daha keskin ha­vayla beslenmekteydi; insan kondansatörü, aniden çakan şimşek­ler gibi durmadan birbirlerine coşkunun ve tehlikenin tüm sar­hoşluğunu gösteren, insanın aklını karıştıran bu iki yüzün bir­leşmesinden doğar gibiydi. Yaşamın ve güzelliğin armağanlarının, en coşku veren deneyimlerin, büyülü pırıltısıyla içlerine do­ an bu yansıtıcı ışığının tam altına getirilmedikçe onlar için de­ğeri yoktu. .
Sayfa 25 - YKYKitabı okudu
Sonsuz enginliği bir anda tarayan göze ne bir kuş ne de bir yelkenli sunan bu deniz, ..özellikle ölümü çağrıştıran boşluğu yüzünden katlanıl­maz geldi. Çünkü parlak bir gökyüzünün altında tümüyle grim­si ve soluk bir beyazlıkta kalmasına karşın, yüzeyi çok düzgün bir biçimde kabarıktı. İnsanın gözü, elinde olmadan kıvrımları izliyor, bakışlar karşı konulmaz bir biçimde, yalnızca korkunç ve boş akı görünen, iyice kabarmış yüzeyi insan ruhuna en daya­nılmaz sorunları yönelten, gözbebeği geriye kaymış göz imgesi­ni düşündürüyordu. Sıvı öğe içinde koyun karmaşık kıvrımlarını pek az arayla izler gibi görünen ince beyaz çizgiler, zaman zaman sessizce kıyıya doğru ilerliyordu. O zaman insanın kulağı şaşkınlıkla su setinin yıkılmasına benzer korkunç bir çökmenin sesini algılıyor ve dana dili gibi serin, pürtüklü ve geniş sıvıdan oluşan bir dil kıyının kumlarını gıcırdatıyordu. .
Sayfa 27 - YKYKitabı okudu
.. nefret bu kulede pusu kurup kaçak bir ziyaretçiyi beklemişse, gelen kişi çok kısa bir süre sonra tehlikeyle karşı karşıya kalacak demekti! .
Sayfa 15 - YKYKitabı okudu
Hegel'in insanın düşüşü mitine getirdiği bir açıklama..
Doğal ve sezgisel biçimiyle tinsel yaşam masumiyetin ve güven veren yalınlığın görüntüsünü taşır, ancak ruhun özü daha yüksek bir şeyi özümleme koşullarını içerir. Tinsel olan, doğal olandan, özellikle de hayvansal yaşamdan kendini bilme yüceliğine ulaşan ve kendi öz varlığını bilmeyle ayrılır. Bu ayrım da dönüşerek kaybolmalı ve özümsenmelidir, böylece ruh, barışa doğru yeniden utku dolu bir yola açılabilir. **Öyleyse uyum tin­seldir**, yani düzeltme ilkesi yalnız ve yalnız düşüncededir. **Yara­ya neden olan el, yarayı iyileştirendir de**."
Sayfa 23 - YKYKitabı okudu
Reklam
Düşünce saf bir içgüdü değildir, aksine özellikle akıl yürütme ve düşünmeye olan eğilimi içerir. Çocuk masumiyeti, düşüncenin kendi kendi­si için elde edilmesi gerektiğini anımsattığı için tatlı ve sevimli­dir." .
Sayfa 23 - YKYKitabı okudu
Zamanın korkunç kum saatiy­di!
insan eliyle biçimlen­dirilmiş, hüzün dolu, gri, yıpranmış ve yaklaştıkça, görünüşe göre uzun zaman önce terk edilmiş bir mezarlık ,.. Kumların yayılımı taş kapakla­rın alt düzeyine gelmiş olduğundan mezar duvarları kumla tü­müyle örtülmüş gibi görünüyordu. Kumdan, gözle görülür bir düzensizlikle Gael haçlarına benzeyen, kolları tuhaf bir biçim­
Sayfa 28 - YKYKitabı okudu
Düşünce saf bir içgüdü değildir, aksine özellikle akıl yürütme ve düşünmeye olan eğilimi içerir.
bu görkemli senfonilerin altında, suların yüzeyinde, nehirden saydam ve kıpırtısız bir serinlikle yükselen ağaç sütunlarının aşılmaz tabyalarının sığınağında var olan tek şey, sessizlik ve dinginlikti. . Kıvrımlarından birinin genişlediği yerde güneşin eğik ışıklarına yakalanan ırmak, insanın gözüne kimi zaman ışıklı ve ışıltılı geniş dalgalarıyla çarparken kimi zaman da otların içinde sanki siyah ve yeşil, yağ akıcılığıyla kayan bir yılanın korkunç sessizliğinin duyuları etkilemesi gibi, bir doğa tuzağının kalleşliğiyle bu derin yamaçların koyu rengiyle uyum sağlıyordu. Bu doğal tuzak da gizem, merak ve bir kuş sesinin bile duyulmadığı bu yerlerin sessizliğinden derinden etkilenen insana hiçbir kaçış olanağı bırakmaz görünüyordu. Buralarda gecenin olağan ağırlığının fazla açık belirtileri, yalnızca gözünü -bulunmadığı kesin olsa da her çeşit kanıtın, görüş uzaklığını bu kara saydam suların o sırada tamamen belirgin olan derinliklerine kadar indirebileceği; anlaşılması son derece güç bir suçun işlendiği yer olan- toprağın serin derinliklerine daldıran güneşin beyaz, boş, kör eden, her bakımdan tuhaf varlığıyla yalanlanıyordu; yine de, hiçbir kanıtı bulunmayan gizemli cinayet yeri artık en sonunda gözü bu çok anlamlı kara ve saydam suların derinliğine iyice çekiyordu.
Sayfa 50 - YKYKitabı okudu
Reklam
.. kendisini çevreleyen bu dünyanın varlığını mucize sonucu hiçliğin üzerinde tutan, kuşku duyulmaz bir gücün sınırlarına yakın bir gerilimden çok, hayaletlere özgü bir kesinlikle desteklendiğine ve ruh için duyduğu korkunun tüm gerçekliğini yaratan sessizliğin bu zayıf görüntülerinin en hafif düzen farklılığında gözlerinin önünde dağılacağına, parça parça uçuşacağına inandı.
.. dünyanın şafağıyla, güneşin ilk ışıklarıyla yıkanmış çocuğu gibi,.. .. suların birdenbire çoğalması gibi, şimdi bu gecenin derinliğinden, yıkımından yavaş yavaş doğuyordu.
"Öyleyse uyum tinseldir, yani düzeltme ilkesi yalnız ve yalnız düşüncededir. Yaraya neden olan el, yarayı iyileştirendir de."
Sayfa 23 - YKY YayınlarıKitabı okudu
..ölümün acımasız özelliği..
.. sarkacın tekdüze sallantısında, alışılmamış ve tuhaf bir biçimde duyulur seslerle yankılanmasında, hemen ölümün acımasız özelliğini buldu. .. Duvar saati, o anda Herminien'a göre çok zengin özüyle, bu arada öteki özellikler yanında geri döndürülemez bir zamanın parçalarını saniye saniye sürüklerken, yoğun bir düşünceyle kasılan yüz çizgilerinde yarım kalmış, acı bir gülümseme dudaklarına can verdi. .
Hafif, çökmüş, çözülmüş, uçucu, pırıltılı, gerçek dışıydı ... .. içinde bir yerlerde son direnişi de kırılmıştı. Havadaki bulutlar gibi göksel, dalgalı, uçucu, gerçek dışı ve güçlü bir rüzgârın geri dönmemecesine kovaladığı bedeniyle, hiç devinmeden dinlendiği bu odanın gecesinin derinliğinde büyük bir fırtınaya tutulmuş bir ipek çilesinin iplikleri gibi her şey hafifti... Hafif, çökmüş, çözülmüş, uçucu, pırıltılı, gerçek dışıydı...
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.